Yazıma başlamadan önce Sayın Recai Oktan’a bana bu köşede yazma fırsatı verdiği için çok teşekkür ederim. Ayrıca, Facebook üzerinden, hoş geldin diyerek beni samimiyetle karşılayan ve güzel yorumlarıyla heyecanlandıran Yazı Dükkânı okur ve yazarlarına da çok teşekkür ederim. Ancak onlara bir özür borcum da var. Facebook kullanmadığım için bana hoş geldin diyen ve benimle ilgili yorum yapan hiç kimseye teşekkür edemedim. Bu nedenle, şimdi tekrar teşekkür ediyor ve beni mazur görmenizi diliyorum.
8 MART ……
“………
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
…………”
Nazım Hikmet Ran
*
Değerli okuyucular,
Toplumda kadınlarımıza verilen değeri, üstelik bir erkek bakış açısıyla, yukarıdaki şiirin oldukça iyi özetlediğini düşünüyorum. Günümüzde kadına yönelik bakış açısının da bundan çok farklı olmadığını söyleyebilirim. Net bir özeleştiri yaparsam, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında kadına verilen değer ve hakların günümüzde arzu edilen düzeyde olmadığını da rahatlıkla söyleyebilirim. Ne yazık ki kadının toplumdaki ikincil statüsü, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve ataerkil yapıya bağlı olarak hayatın her alanında (istihdamda, eğitimde, karar süreçlerinde, yönetimde, ailede, işyerinde…) halen devam etmektedir.
Bu nedenle 8 Mart ile ilgili konuşmak ve yazı yazmak benim açımdan çok keyifli bir durum değil maalesef. Çünkü 21. Yüzyılda halen kadın sorunlarını (özellikle kadın yoksulluğu ve kadına yönelik aile içi şiddeti) konuşuyoruz. Çoğunluğu Avrupa Birliği uyum süreci ve uluslararası anlaşmalar nedeniyle çıkarılmış olan tüm yasal düzenlemelere ve önlemlere rağmen kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çok fazla bir mesafe kat edemiyoruz. Bunun temel nedeni de erkek egemen kültürel yapı ve karar mekanizmalarında ağırlıklı olarak erkeklerin yer almasıdır. Mevcut kazanımların çoğu da kadınlarımızın kendi ısrarlı çabalarıyla yarattıkları bireysel başarılarıdır. Onları yürekten kutluyorum. İyi ki varlar.
Sizlere birkaç rakamla, bana göre en önemli sorun alanları olan istihdam ve aile içi şiddet üzerinden, kadınlarımızın mevcut durumunu da özetlemek istiyorum:
- İşgücüne katılım açısından gerek AB-27 ülke toplamında (%51,3) gerekse OECD içindeki (%53,1) kadınların yarısından fazlası işgücüne katılırken; Türkiye’de bu oran (%34,4) üçte bir düzeyindedir./1. Üstelik ülkemizde kadınların en önemli çalışmama nedenleri %54,8’le/2 ev işleridir.
- Kadınların istihdam edildiği alanlar açısından da ülkemizde cinsiyete dayalı ayrım vardır. Örneğin, mevcut parlamentomuzdaki kadın milletvekili oranı % 17,45 (104 kişi) olarak gerçekleşmiştir./3. Bu açıdan Türkiye Avrupa’da 37 ülke içinde sondan üçüncü sırada olup; birçok Afrika, Orta Doğu ve Asya Ülkesinden geridedir./4.
- Şu andaki mevcut kadın bakan sayımız iki kişidir (Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı) . BM Siyasette Kadın 2020 Haritasına göre bugün Avrupa’da devlet ve hükümet başkanlarından yarısından fazlası kadınken, İskandinav ülkelerinin birçoğu (Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç) kadınlar tarafından yönetilmektedir. Yine aynı rapora göre bakanlar kurulunda kadın olan ülkelerin sayısında da artış var ve bakanlar kurulunun %50’den fazlası kadın olan gelişmiş ülkeler (Finlandiya, İsveç, Fransa…) dışında gelişmekte olan ülkeler de ( Ruanda, Peru, Nikaragua…) dikkat çekicidir./
- Üniversitelerde kadın öğretim görevlisi oranımız % 50,35’dir. İstihdam açısından en eşitlikçi yapıya sahip istihdam alanı akademi ve devlet memuriyetidir. Ancak karar süreçlerinde yer alan kadın sayısı ne yazık ki oldukça düşüktür. Nitekim kadın rektör oranımız % 8,72; kadın dekan oranımız ise % 20,13’tür./6.
- Bürokrasinin önemli alanlarından bir olan ve bütün dünyada erkeklerin egemen olduğu diplomatik görevlerde, Türk Dışişlerinde görev yapan 266 Büyükelçiden %24,8’i ve 85 başkonsolosun %20,0’si kadındır2.
- 81 Mülki İdare Amiri içerisinde 2 vali (Nevşehir, Uşak), 1 merkez valisi, 12 vali yardımcısı, 21 Kaymakam ve 29 Kaymakam adayı kadındır (toplam 71 kişi)2 .
- HSK Temmuz 2020 verilerine göre, toplam 14.918 hâkimin % 46,10’u (6.878) ve 6.967 savcının %14,71’i (1.025’i) kadındır2.
- Türkiye’de ülke genelinde, hayatının herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kaldığını belirten kadınların oranı %39’dur1. Erkeklerin aile içinde şiddet uyguladığı bireylerin %80,9’unu ise aile içindeki eşler ve çocuklar oluşturmaktadır7. Şiddet konusunda gelişmiş ülkeler de ne yazık ki çok iç açıcı durumda değiller. Eşlerinden veya partnerlerinden fiziksel şiddet gören kadınların oranı İngiltere’de %28,0; Fransa’da %25,0; Belçika’da %22,0 ve Japonya’da %25,9’dur1.
- Ülkemizde 2020 yılında 408 kadın; 2021 yılı Ocak ve Şubat aylarında ise 48 kadın öldürülmüştür8. Sadece kadın oldukları için.
Bu istatistiklerden sonra, neden Cumhuriyet döneminden daha iyi olmadığımızı anlatabildiğimi ve daha fazla söz söylemenin anlamlı olmadığını düşünüyorum.
Kâğıt üzerinde kadınların sahip olduğu “eşitliğin” fiili olarak hayata geçmesini diliyor ve 8 Mart bağlamında tüm kadınların hak mücadelesi temelinde yaptığı her türlü katkı ve çabayı yürekten kutluyorum.
Sevgi ve saygıyla…
Müge Kantar Davran
***
Kaynakça
- KSGM, 2016. “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı: 2016-2020”, Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara.
- AÇSHB, 2019. “Türkiye’de Kadın”, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, https://www.ailevecalisma.gov.tr/media/19172/tr-de-kadin-eylul.pdf , (Erişim tarihi, 19.8.2020)
- TBMM, 2018. “Milletvekili Dağılımı” https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/milletvekillerimiz_sd.dagilim (Erişim tarihi, 19.8.2020). 4. Euronews, 2020. “Türkiye”, https://tr.euronews.com/2020/03/10/kadin-milletvekili-oraninda-turkiye-117-nci-sirada-zirvede-ruanda-ve-kuba-var (Erişim Tarihi: 05.03.2021). 5. BM, 2020. “Siyasette Kadın 2020”, Birleşmiş Milletler, https://turkey.un.org/tr/37491-un-women-ipu-siyasette-kadin-2020-haritasina-gore-kadinlarin-siyasi-temsili-hala-yetersiz , (Erişim tarihi: 04.03.2021) 6. YÖK,2020. Yüksek Öğretim Kurumu İstatistikleri, https://istatistik.yok.gov.tr/ (Erişim tarihi, 19.8.2020)
- Şenol, D., Yıldız, S., 2013. Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla Kadına Yönelik Şiddet Algısı 2013, Mutlu Çocuklar Derneği, Ankara. 8. Anonim, 2021. “Kadınlar İçin Dijital Anıt” , http://anitsayac.com/?year=2021, Erişim tarihi: 05.03.2021.
- Kadına Yönelik Bit(iril)meyen Şiddet… Müge Kantar Davran - 22 Mart 2021
- Kadının Öğrenilmiş Çaresizliği - 7 Mart 2021
Değerli yorumlarınız için herkese en içten teşekkürlerimi sunarım. Var olun…
Emeğiniz kaleminiz sağ olsun.
Yazım emeğinize sağlık. 👍
Kutluyorum kaleminizi emeğinize sağlık
Teşekkürler.
Çok emekli güzelbir metin….Kutluyorum
Çok teşekkür ederim…
Çok haklısınız görünen Köy Kılavuz istemez. Malesef gelinen nokta bu. Emeklerinize sağlık.❤️🌹🙏
Çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Emeğinize, kaleminize sağlık.