3. Bölüm

AH DEDE VAH DEDE 

V

-Dedoş, bugün Sevda hanımla buluşuyor musunuz?

-Buluşmaz mıyız torunum? Bundan böyle 24 saat beraberiz artık Sevda hanımla.

-Hayrola dedoş, evlilik çanları çalmaya mı başladı?

-Hemen, hemen. Birkaç güne tamamdır evlilik.

-Evlilik derken? Davullu zurnalı mı?

-Zevzeklik etme yine.

-Mesela dedim.

-Mesala-müsala deme. İşin suyunu çıkarma illâ ki.

-Hemen kızma dedeciğim. Şaka ediyorum. Hani beraber yürütecektik bu evlilik işini?

-Böyle gevezelik edersen, devre dışı kalırsın ona göre.

-Anladım dedoş. Saçmalamak yok.

-Hah şöyle. Adam gibi konuş, canımı ye.

-Oldu dedoş. Sen evleninceye kadar, laf salatası yok.

 ***

-Süslü Sevda, dedeyi tokatladıktan sonra vınn. Hemen bölge değiştiriyoruz.

-Anladım Fırıldak Necmi. Sanki acemi var karşında. Senden 5 yıldır ders aldığımı unutma.

-Hiç unutur muyum?

– Bu iyi bak. Şimdi Selo’ya nasıl bir tokat atacağız, onu konuşalım.

-Sen, Selo’yu tava getirmek için, bütün hünerini kullanıyorsun. Cilve, naz, kahkaha, kırıtma, sırıtma, neyin varsa.

-En iyi bildiğimiz işler bunlar Necmo. Sen, diğerlerine geç.

-Dede tava gelince zaten ilk yapacağı sana evlilik teklif etmek olur.

-Yapar mı dersin?

-Senin anlattıklarına bakarsan, geç bile kalmış.

-Diyelim etmedi? O zaman ne olacak?

-Sen teklif etmesi için ortamı hazırla. Konuşmayı, döndürüp dolaştırıp, iyi bir evliliğin ne kadar güzel olduğuna getir. Huzurlu bir ev ortamını özlediğinden dem vur. İllâ ki senin için, evlilik çok önemli olsun. Çünkü yalnızlıktan usanmış durumdasın. Arada, saçlarını savur, Selo’nun burnuna burnuna değsin. Güzel ve bol parfüm sür. Hasılı Selo’da düşünecek hal kalmasın.

-Lan Fırıldak Necmi, Allah kimseyi eline düşürmesin. İki dakikada haşat edeceksin adamı.

-Süslü Sevda, bunu sen yapacaksın. Pos bıyıklarla ben yapmayacağım.

-Haklısın kıl topu. Sende bu kadar kıl varken, bir kavanoz ağda bile temizlemez.( Seslice güler)

-Bütün zillerin üstünde Amma o zilleri, bana değil, Selo’ya şıngırdat.

***

-Torunum, birazdan çıkıyorum. Sevda hanımla çarşıya çıkacağız Ona güzel giyecekler alacağım istemiyor ama ben yine de alacağım.

-Yalnız, kesenin ağzını fazla açma. Dövizler yerlere savrulmasın.

-Ulan kerata. Her cavırlığı düşünürsün ya. Haklısın, fazla para almayayım. Neme lâzım, düşer falan da.

-Düşmese bile el değiştirebilir. Anladın sen onu?

***

-Selo’cuğum, çok beklettim mi? Vallahi çok üzüldüm. Gel sana bi sarılayım da, beni affet.

-Affedecek bir şey yok. Ben seni, ne kadar olsa beklerim. Yeter ki sonunda gel.

-Ayy! Çok ömürsün. Dayanamayacağım. Sena bir daha sarılacağım.

-Sarıl, sarıl da, bi gören olur, sonra ayıp olur.

-Varsın görsünler. Benim sevdiğim değil misin? Sarılırım da, öperim de Selo’şum benim.

-Çok güzel kokuyorsun? Senin bu parfümüne bayılıyorum Sevdoş’um.

-Sevdoşum mu? Sevdoş diyen dillerini sevsin bu Sevda senin.

***

-Vay dedem vay! Akıntıya kaptırdı kendini gidiyor. Bakalım, hangi dala takılıp, yavaşlayacak? Bunları gözden kaçırmayayım.

 Dananın kuyruğu koptu kopacak gibi duruyor.

***

-Sevda’cığım, daha ihtiyacın varsa alalım. Hevesin kursağında kalmasın.

-Sonra da alırız. Bunlar şimdilik yeter.

-Madem öyle diyorsun. Hadi senin eve götürelim bunları. Sana taşımak zor gelir.

-Götürelim Selo’cuğum.

-Sana taşımak zor gelir,  beraber taşıyalım.

***

-Güzel Sevdam. Ayaklarını uzat şimdi. Biraz masaj yapayım. Gezerken yoruldun.

-Pek yorulmadım da. Sen madem öyle istiyorsun?

-Ben isterim tabii. Güzel yüzün hiç solmasın. Her zaman böyle taze kal. Onun için sana iyi bakacağım.

-İlâhi, ömürsün vallahi Selocuğum.

-Sen ne zaman temelli benim oldun. Ben o zaman ömür olurum.

-Sen ne demek istiyorsun Seloşum.

-Ne demek isteyeyim evlenelim diyorum. Benimle evlenir misin Sevdoşum?

-Ayy, bu ne hız desem de, seninle evlenmek, benim için onur olur

-Nasıl evlenelim.

-İki tanık, bir memur yeter bize

-O halde hazırlıklara başlayalım.

  -Hazırlıklar çok sürmez. İki tanık yeter.

-Ne zaman evlenelim?

-Hemen bu hafta.

-Tamam anlaştık. Hemen jet hızıyla evlenelim.

***

-Torunum müjde, Sevda hanımla bu hafta evleniyoruz.

VI

-Selo’cuğum, sen nüfus cüzdanını ver, benimkini ben vereyim. Benim yeğen var Veli, evlilik işlemlerini o halletsin. Biz koşuşturmayalım.

-Tabii sultanım. Sen nasıl istersen öyle olsun.

-Ah! Canım benim. Ne kadar tatlısın.

-O senin güzelliğin aşkım. Asıl tatlı olan sensin.

-Sana ömürsün diyorum da inanmıyorsun Selo’cuğum. Sen gerçekten ömürsün. Ömrüm benim.

-Ah aşkım. Beni sürekli mest ediyorsun. Bu yüzden, bayılıyorum sana.

-Hadi hazırlan da çarşıya çıkalım. Yemek falan yiyelim. Bakarsın hoşuna giden bir şeyler olursa, alışverişte ederiz.

-Tamam aşkım çıkalım.

***

-Oğlum, dedenin evlilik işleri nasıl gidiyor.

-Dedeme bakarsan iyi gidiyor. Bana kalırsa, dedem, denize balıklama atlıyor.

-Atladığına göre yüzebilecek mi?

-Ne yüzmesi baba? O, suyun yüzünde kalmak istedikçe, ayaklarından dibe çekerler onu.

-O zaman daha dikkatli olmalıyız.

-Mümkün olduğu kadar dikkat ediyorum. Dedemle aramızı iyi tutuyorum ki sırlarını öğreneyim.

-Aman dikkatli ol oğlum. Çok tiptir. Bir kere şüphelendi mi, bir daha sır vermez.

-Benden şüpheleneceğine, Sevda’dan şüphelense daha iyi olur.

-Aptal âşık olmuş artık. Gözü bir şey görmez. Sen onunla aranı sıcak tut. Güvendi mi de, kendisi sapır sapır dökülür.

-Oldu baba. Dikkat ederim. Merak etme.

***

-Ne yemek istersin canım?

-Fark etmez. Sen ne yersen, aynısından olsun.

-Tamam o zaman. Garson, bakar mısın?

………………………………

-Başka bir isteğin var mı sultanım?

-Hayır canım. Doydum ben, teşekkür ederim.

-Sultanım, evlenince nerede kalalım.

-Sen nerede dersen orada kalırız canım.

-O zaman, evlenince, benim evde kalalım. 5 senedir kapalı. Rahmetli öldükten sonra, orada kalmak istemedim. Şimdi ise sen varsın. Orada kalabiliriz artık.

-Anlaştık canım. Seninle olduktan sonra, nerede olsa kalırım.

***

-Şekerim, eve gidelim de yorgunluk kahvelerimizi orada içelim.

-İçelim canım. Hem senin elinden kahve içmenin tadı bir başka oluyor.

-Canım benim.

***

-Dedoş, ne var-yok diye sorsam?

-Sor torunum sor.

-Ne var-yok dede?

-Valla torunum, benim işler ayna, çal çal oyna.

-Vayy! Dedeşkoya bak sen. Keyfi bin beşyüz.

-Ne bin beş yüzü, beş bin beş yüz torunum.

-Dedoş, sana neşeli olmak çok yakışıyor.

-Vay kerata vay! Para sızdırmanın yolunu da öğrenmişsin iyice.

***

-Selo’cuğum, kimliğini alabilirsin. Benim yeğen işlemleri yaptırmış. Nikâh memuru da arkadaşı zaten. Cuma günü, benim evde nikahımızı kıydıralım, olmaz mı?

-Olmaz mı aşkım. Bundan iyisi, Şam’da kayısı.

Hadi bakalım, bunun şerefine ne istersen iste benden.

-Sen bilirsin aşkım. Ben ne diyeyim sana.

-O zaman, gidelim sana güzel bir kolye alalım.

-Alalım Selo’cuğum. Madem öyle diyorsun.

-Diyorum ya. Dedim bile.

-Gel sana sarılayım. Bu da senin ödülün olsun.

***

-Dedoş, yüzün gülüyor. İşler yolunda galiba.

-İşler marul gibi torunum. Çıtır çıtır.

-Yeni baba annem de çıtır sayılır dede.

-Bana göre oldukça çıtır tabii. O çıtırla, bu Cuma onun evinde saat 10 da evleniyoruz. Oradan da doğru benim eve.

-Dede senin ev tozludur. Bir temizlikçi bulda temizlet bari.

-Haklısın torunum. Hiç aklıma gelmemişti.

-Gelmez tabii. Aklın Sevda hanımda geziyor.

***

-Baba, dedem, cuma günü Sevda hanımla evleniyor, ona göre.

-Nikah neredeymiş?

-Sevda’nın evinde. Saat 10’daymış.

-Ben o zaman, komiser beye durumu bildireyim. Zaten olaydan haberi vardı. Gerisini polis halletsin.

-En iyisi o baba. Biz bu heriflerle uğraşamayız. Hepsi ipini koparmış cinsinden.

-Haklısın oğlum. İşi kanuna bırakalım.

DEVAM EDECEK

Ali Tumbat son yazıları (Hepsini Gör)
1

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

Bir cevap yazın