Kumpanya’dan Tülomsaş’a – Yazı: Ethem Arı

 – 1894 yılında Anadolu-Bağdat demiryolunun yapımı sırasında küçük çaplı bakım ve revizyon atölyesi olarak kurulan fabrika (Anadolu-Osmanlı Kumpanyası) 1960-70’li yıllara değin halk arasında “kumpanya” olarak anılıyordu. Kumpanyalı olmak ayrıcalıktı.” Bizim oğlan kumpanyalı” diye kız istemeye gidince kapılar ardına kadar açılıyordu.
***
– Bu kuruluştan söz edince, 126 yıllık tarihinde en çok ses getiren ürünleri olan Devrim Arabalarından söz etmemek olmazdı.”1961 yılında Türk işçi ve mühendislerinin şeref anıtı fabrikada istim tutar. Bu 5600 beygir gücüne sahip ilk Türk buharlı lokomotifi KARAKURT’tur.

Yerli yapım Karakurt Lokomotifi

Aynı yıl fabrikanın otomobil imalatına öncülük etmesi uygun görülür. Bu amaçla 1.400.000 TL. ödenek ayrılır. Demiryolu Fabrikası bir kez daha imkansızı başarır. 4.5 ay gibi kısa bir sürede, motorundan kaportasına kadar tümüyle özgün 4 adet otomobil üretilir.(1)

Devrim Otomobili

– “Sırası gelmişken şunu da belirtelim ki, 19 Eylül 1985 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin 4. sayfasında, ekonomi bölümünde yer alan “İlk yerli otomobil Devrim’i Erbakan yapmıştı” başlıklı haberin aksine Prof. Erbakan’ın bu projeyle uzaktan yakından bir ilgisi ve katkısı olmamıştır.” (2)
***
– ”29 Ekim 1961 sabahı arabaları teslim almak için fabrikaya gelen oldukça kalabalık bir eskort ekibin arasında Devrim otomobilleri yola çıktı. Çıktı ama eskorttakiler benzin alma işinden haberli olmadıkları için, benzin istasyonuna uğramadan yola devam ettiler. Meclis’in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı. Aceleyle getirilen benzin 1. Arabaya kondu. 2. Arabaya konacağı sırada Cemal Paşa (Gürsel) Meclis’in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı Devrim otomobiline binmişti. Yola çıkıldı fakat, 100 metre kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa’nın “Ne oluyor?” sorusuna direksiyondaki Yük. Müh Rıfat Serdaroğlu, “Paşam benzin bitti” yanıtını verdi. Paşa’dan özür dilenerek 1 numaralı Devrim’e geçmesi rica edildi. Büyük bir hoşgörü ile buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’e bu otomobil ile gitti. İnerken ünlü “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama Doğu kafasıyla ikmali unuttunuz” sözlerini söyledi.

– Ertesi günü bütün gazetelerin söz birliği etmişçesine “100 metre gidip bozuldu” başlığını attıkları 2 numaralı Devrim aynı gün Hipodrom’daki geçit törenine katılıyor. Fakat basınımız ne bunu, ne de Cemal Paşa’nın Anıtkabir’e bir başka Devrim otomobili ile gittiğini yazmıyor. Yalnızca haber yorum ve fıkralarda harcanan bunca paranın boşa gittiğinden dem vuruyorlardı. Oysa aynı yıl Tarım Bakanlığı bütçesine konmuş bulunan “At neslinin ıslahı için” 25 milyon lira ödenekten ve sonucundan kimse söz etmiyordu. Halâ merak ederim, at neslinde o günden bugüne bir gelişme sağlanmış mıdır diye…”(2) 25 milyonun yanında 1.4 milyon nedir ki? “Küresel emperyalizmin nükleer silahı medyadır.”(3)

Tülomsaş (Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi Anonim Şirketi)

– Tülomsaş gibi 126 yıllık devasa bir kuruluşu kısa bir yazıda anlatmak olası değil. Üstelik Türkiye’nin tam bağımsızlık yolunda eğitim, sanayileşme, gelişmede gösterdiği “Türk mucizesinden sonra geldiği çizgisinde Tülomsaş’ı ayrı bir yere koyamayız. Cumhuriyet’in sanayileşmede, 1923-50 yılları arası her şeyi kendin yapmaya yönelik olarak “imalat sanayisi” dönemidir.1950-80 yılları arası dışarıdan gelen hazır parçaların Türkiye’de birleştirilmesine yönelik “montaj sanayisi” dönemidir. 1980-2002 yılları arası devletin aşamalı olarak sanayiden elini eteğini çekmesi demek olan “özelleştirme” dönemidir.2002 yılından sonra ise, sanayi adına kamu-özel ne var ne yoksa “babalar gibi satış” dönemi olarak tarihe geçmiştir.1990’lı yıllarda işler, kamu maliyetinin üstünde fiyatlarla özel sektöre verilmeye başlandı. “Daha yüksek fiyatlarla niye özel sektöre veriliyor?” diye sorduğumuzda “Ankara’dan gelen emir böyle” yanıtını alıyorduk. Giderek vagon ve lokomotiflerin fren, buji ve motor bölümleri dışında bütün işleri özel sektöre yaptırılmaya başlandı. Elbette özel sektöre fason üretim yaptırılır. Bunu özel sektör de yapmaktadır. Ancak, kendi işçisini işsiz bırakmak, maliyetinin üstünde yaptırmakla değil. Böyle iş görenlere “Ayıdan yana mısın, benden yana mısın?” denir. Sandık demokrasimiz ayıdan yana iktidarlar üretti. Öyle geldik bugünlere…
***
– 6 çocuklu yoksul bir çiftçi ailenin 5. çocuğuydum. Sahip olduğum her şeyi bu kamu kuruluşuna borçluyum. 12 yaşımda iken, 1966 yılında Eskişehir Demiryolu Fabrikası Çırak Okuluna başladım. 2012 yılına değin, Eskişehir Lokomotif ve Motor Sanayi Müessesesi (Elms), Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi Anonim Şirketi’ne (Tülomsaş) dönemlerini içinde yaşadım. Yani yükseliş, duraklama ve küçülme yıllarını nedenlerini içerden gözledim. Partizanlık ve din sömürüsü, yeterliliği (liyakat) olmayan insanları (yalakaları-yağcıları) etkili-yetkili yaptı. Onlar da kendileri gibi yetersizleri yeğlediler. Uzmanlık sınavları kalktı. Kamunun gereği olarak çalışan çalışmayan aynı ücreti alıyordu. Bilenle bilmeyen de bir oldu. Bilginin değeri, bilenin saygınlığı kalmadı.
***
– Eskişehir Anadolu Gazetesi’nin 4 Mart 2020 günkü sayısında “Eskişehir son dakika haberi: Eskişehir için şok niteliğinde birleşme ile Tülomsaş, Tüvasaş ve Tüdemsaş birleştirildi. Yeni şirketin adı Türasaş ve merkezi Ankara” haberini okuyunca üzüldüm. Ulaşabildiğim kaynaklarla bir yazı yazma sorumluluğu duydum. Yazık ki yeterli kaynak bulamadım. Bundan sonra Fabrikanın durumu ne olur? Kentimiz için önemli bir iş alanı ve gelir kaynağı olan Tülomsaş ile birlikte Eskişehir’in de kaybı büyük olacaktır. Günümüze kadar olanları düşününce iyimser olamıyorum.

Kumpanya’dan Tülomsaş’a giden yoldaki kilometre taşları.(Kay. Türkiye Demiryollarında 100 yıl, Tülomsaş 1894-1994 s.12-13

-1894- Anadolu-Bağdat demiryolunun yapılması sırasında küçük çaplı bakım ve revizyon atölyesi olarak kurulu (Anadolu-Osmanlı Kumpanyası)
1919- İngiliz işgaline uğrar. İngilizler tarafından işletilir.
1920- 20 Mart 1920 Milli güçlerin eline geçer. Eskişehir Cer Atölyesi adını alır.

Eskişehir Cer Atölyesi

1921- 20 Temmuz 1921 Yunanların işgali.
1922- 2 Eylül 1922’de ikinci kez kurtarılır.
1923- 500 bin m2 açık, 8 bin m2 kapalı alana ulaşır.
1924- Eskişehir Cer Atölyesi TCDD Genel Müdürlüğüne bağlanır.
1925- Montaj Atölyesi, Kazanhane, Çarkhane, Marangoz Evi, Köprü, Makas, Kantar ve Yol Emniyeti ile ilgili malzemeleri imal edecek atelyeler kurulur.
1930- Demirspor’ın kuruluşu. Toplam çalışan 500 kişiye ulaşır.
1932- 1 Mart 1932 tarihinde Çırak Okulu açılır.
1937- Toplam çalışan 800 kişi.
1943- 36.000 m2 kapalı alan.
1946- Kuvvet Santralının ve Sosyal Tesislerin açılışı. Cer ve Yol Atölyeleri toplam çalışan 3576 kişi.
1950- 01.01.1950’den sonra Cer ve Yol Atölyeleri birleştirilerek tek elden yönetilmeye başlanır.
1957- Ankara Gençlik Parkı için küçük tren imal edilir.
1958- Eskişehir Demiryolu Fabrikası adını alır.
1961- İlk Türk buharlı lokomotifi KARAKURT yapılır. 4.5 ay gibi kısa bir sürede motorundan kaportasına kadar tümüyle özgün 4 adet DEVRİM otomobili üretilir.
1963- Planlı yatırım döneminin ilk tevsiat (ekleme) çalışmaları başlar. 55 bin m2 kapalı alana ulaşılır.
1967- İlk dizel manevra lokomotifi üretilir.
1968- Fransız Semt-Pielstick firması ile 16 PA4 V-185 motor imalatı lisans anlaşmaları yapılır.
1969- Lokomotif Fabrikası kurulur. 70 bin m2 kapalı alana ulaşılır.
1970- Motor, Döküm ve Kimyasal İşlemler, Vagon ve Yol Gereçleri Fabrikaları kurulur. Eskişehir Lokomotif ve Motor Sanayii Müessesesi (ELMS) adını alır.
1971- Bakım ve Yardımcı Üretim, Elektrik Makinaları, Dişli Takım ve Kalıp Fabrikaları kurulur. Dizel elektrikli lokomotif üretimi yapılır.
1973- 75 bin m2 kapalı alana ulaşılır.
1975- 80 bin m2 kapalı alan, 805 adet tezgah, 3722 işçi, 498 memur, toplam 4220 personel. Yüzde 63 imalat, yüzde 37 tamirat 100 lokomotif hizmete verilir.
1976- Lokomotifte yüzde 77 yerli üretime ulaşılır.
1977- 111.300 m2 kapalı alana ulaşılır.
1978- 120.600 m2 kapalı alan.
1981- Atatürk’ün doğumunun 100. yılında “Atatürk ve Sanayi Sergisi” açılır.
1982- ELMS Kreşi hizmete açılır.
1984- 176 bin m2 kapalı alan. General Motors firması ile dizel elektrikli lokomotif imalatı için anlaşma yapılır.
1986- Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii A.Ş. (TÜLOMSAŞ) adını alır. 12 adet Krauss Maffei manevra lokomotifi imal edilerek hizmete verilir.
1987- 7 adet GM lokomotifi hizmete verilir.
1988- 5 adet Toshiba elektrikli lokomotif hizmete verilir.
1994- Projeleri Tülomsaş’a ait olan yol ve katener bakım araçları, hafif vinçli poz otosu ve dizel hidrolik manevra lokomotifi (Yunus Emre) hizmete verilir. Kalan 26 yılda da çeşitli tipte yük vagonları ve lokomotifler imal edilmeye devam edildi.

Kumpanya: Aynı görüşü paylaşan, aynı eylemi yapan kimseler topluluğu

Kaynaklar:

1)- Türkiye Demiryollarında 100 yıl 1894-1994 s.47

2)- Türkiye Demiryollarında 100 yıl  1894-1994 s.50-53 Devrim otomobili ekibinden Mk. Yük. Müh. Salih Kaya Sağın ile yapılan röportaj

3)- Küresel emperyalizmin nükleer silahı medyadır. Dç. Dr. Işık Özkaya

Her hakkı saklıdır. Ethem Arı ve Yazı Dükkanı Akademisi kaynak gösterilmeden kısmen ya tümüyle kullanılamaz, alıntılanamaz.

 

ETHEM ARI
İzlemek için
14

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

9 Yorumlar

  1. Emeğinize sağlık ustacığım.2002 den sonra gelen şimdiki müdür ,müdürlüğünün ilk günü konuşmasında söylediği artık talaşlı üretimi bitireceğiz sözü hala aklımda.Sonra bir çok üretim yapan tezgah atelyeleri kapatıldı. O zamanlar fabrikada montajı yapılmak için yurt dışından gelen 33000 lik seri lokomatiflerin şaşisi ve kabini fabrikada yapılırken. Kabinler özel sektöre verilmişti. Örnek boji imalatında bulundum.Boji Samsun’lu bir firmaya verilmişti.Bizim bojiyi işlememizi videoyla bildiriyorlardı. Sonra ben tayin oldum. Yani lokomatif imalatı sadece şase olarak fabrikada yapılıyordu.Saygıyla

    4
  2. Kaleminize,yüreğinize sağlık. İbretlik bir yazı kutluyorum.

    4
  3. Eskişehir lokomotif fabrikası Cumhuriyetin ilk yıllarındaki sanayi atılımımızın önemli bir unsurudur. Birçok gence iş olanağı tanımış, şehrin demiryolu kavşağı olmasına yol açmış ve Şeker Fabrikası gibi daha başka fabrikaların Eskişehir’de olmasına yol açmıştır. Vagonlarda şeker pancarı taşınır, hatta vagonlardan düşenler toplanırdı.Demiryolu taşımacılığı o yıllarda çok kullanılırdı. Bunlar benim gözlemlerim sadece. Yazınız derin araştırmalara, bilgi ve belgelere dayalı değerli bir yazı. Bu konuda araştırma yapacaklar için de ciddi bir kaynak olmuş. Elinize sağlık. Ayşe

    4
  4. Bilgi ve kaynaklar için teşekkürler yüreğinize sağlık murekkebiniz tükenmesin

    3
  5. Eğer Bir Ülkenin Kendi İnsanlarını Aldatan Bir Medyası Varsa, O Ülkenin Başka Düşmana İhtiyacı Yoktur!” diye özdeyiş durumuna gelmiş bir söz vardır. Yazıda röportaj yapılan kişi Devrim otomobili ekibinden Mk. Yük. Müh. Salih Kaya Sağın’dır. Sorun arabalara benzin konmaması değildir. Zaten Cemal Gürsel, “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama Doğu kafasıyla ikmali unuttunuz” sözlerini söyleyerek öteki arabaya geçiyor. Benzini biten 2 nolu araba benzin alındıktan sonra hizmet vermeye devam ediyor.
    Ertesi gün basın “100 metre gitti bozuldu” başlığını atıyor. Üstelik aynı yıl at soyunun iyileştirilmesi için 25 milyon ayrılmışken, Devrim Otomobilleri üretimine sadece 1.4 milyon ayrılıyor. 25 milyonun ne olduğu sorgulanmıyor.
    Böylece yerli otomobile karşı bir kamuoyu yaratılmış oluyor. Bu kamuoyu baskısını arkasına alan güçler Cemal Gürsel’e baskı yaparak yerli otomobil üretimini günümüze kadar ötelenmesini sağlamış oluyorlar. Son yirmi yıldır söylenen “yerli otomobil” türküsü ise adı üstünde sadece türküdür. Hedefe varılamayacağı Nasreddin Hoca fıkrasındaki gibi gidişlerinden bellidir.

    4
  6. Devrim otomobillerinde o talihsiz benzin koymayı unutma olayı olmasıydı, bugün kendi arabalarımıza biner okurduk. Kapsamli yazınız içim emeğinizi kutluyorum.

    3
  7. Ssyın Ethem Arı. Eskişehir Lokomotif fabrikasının hüzünlü geçmişi ve gelinen yerde dışa bağımlılığımızında bir anlamda fabrika özelinde hikayesinin anlatıldığı yazınız ibretlik. Bu tarz içerikteki bir yazı o kadar önemli ki, web. sitesi dolayısıyla bu sayfalarda hep kalacak ve çocuklarımız ileride bunları okuduğunda ülkenin nasıl ne şekilde ki oyunlarla üretimsiz, bağımlı ve başkalarının üretimini borçla satın alan hale geldiğini görecek. Bu sinsi planın yerli işbirlikçilerini, oligarşik burjuvazinin nasıl büyük plancılarla elele verdiğini de yazmak lazım. Araştırma yazılarınız büyük emek istiyor. Emeğinize saygımla!…

    9

Bir yanıt yazın