68 Kuşağı ve Atatürkçülük Anlayışı Feryat Bulut’tan aktaran Nezihe Şirvan

68 KUŞAĞI GENÇLİK OLAYLARININ BOYUTU VE TÜRKİYE’DE 68 KUŞAĞINA GÖRE ATATÜRK VE ATATÜRKCÜLÜK ANLAYIŞI.

Atatürk’ün önderliğinde kazanılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına zemin hazırlayan zaferlerin ardından hayata geçirilen Türk Devrimi, Türk Ulusunun elde ettiği en büyük kazanımlardan biridir. Atatürk’ün büyük bir azim ve kararlılıkla, karanlıktan aydınlığa çıkardığı Türkiye, onun ölümünden sonra iktidara gelen yönetici kadroların, Türk Devriminin sürekliliğini koruyamamasından dolayı, yeniden eski günlerine doğru sürüklenmiştir. 
 
Ülkenin giderek gerildiğini ve mevcut yenileşme modelini sürdüremediği görüşünü ileri süren devrimciler; bu duruma 1950’den sonra, siyasi emellerine ulaşmak için, dini bir politika aracı olarak kullanmak isteyen siyasi oluşumun izin verdiği tezini ileri sürmektedirler. 1950 yılından sonra on seneyi kapsayan DP iktidarının, özellikle ilk yıllarında devrimlerden vazgeçmesi, devrimci kesimin tepkisini çekmiş ve irticanın yeniden hortlaması olarak değerlendirilmiştir. DP’nin oluşan tepkileri doğal karşılaması da, milliyetçi-dini çevrelerde gerici söylemlere ve eylemlere neden olmuştur.
 
1954 sonrasında ülkenin genel durumuna bakıldığında bir duraklamanın başladığı görülmekteydi. Çünkü siyasi ve sosyal alanda vaat edilen demokratikleşme ve özgürlükçü siyaset tam sağlanamamıştı. Sanayileşme ve kalkınma adı altında ülke kaynaklarının DP döneminde olduğu gibi özellikle 1965’de AP’nin de iktidarı ile birlikte yabancılara açılması ve NATO çerçevesinde ülke ordusunun Batı’nın – Amerika’nın, Ortadoğu bekçiliğine itilmesi gibi gelişmeler gençlik tarafından tepki ile karşılanmaktaydı. DP ve AP döneminde ülke kaynaklarının yabancılarca kullanılması ve bağımsızlığa aykırı anlaşmaların yapılması da artık ülke içerisinde tansiyonun iyice artmasına yol açmıştı. 
Gençlik, dünyada meydana gelen gençlik olaylarından etkilenmiş ve üniversitede daha fazla demokrasi, eğitimde fırsat eşitliği, üniversite yönetiminde söz hakkı, öğrencilere daha fazla burs imkânı ve daha iyi şartlarda yurt imkânları gibi konularda bildiriler dağıtmakta ve basın açıklamaları yapmaktaydı. 
 
Türkiye’deki 68 kuşağı Batı’daki ve Amerika’daki 68 kuşağından farklı bir tablo çizmekteydi.
Batı’daki öğrenci olaylarında yaşanılanlar kısa süreli ve geçiciyken, Türkiye’de yaşanan olaylar daha uzun ve köklüydü. Meydana gelen olaylara sadece gençlik değil; aydınlar, siyasetçiler ve toplumun her kesimi tepki göstermekteydi. 1950’li yıllardan sonra bazı gruplar, devleti ve halkı kendi çıkarına alet ederek, Atatürk İlke ve İnkılâpları’na yönelik yeni oluşumlara yönelmiştir. 
 
İktidarın da yaptığı açıklamalardan cesaretlenen gerici çevreler bir yandan Atatürk heykellerine saldırırken bir yandan da Atatürkçülük anlayışına yönelik sözlü saldırılara da hız vermekteydi.
İktidarın yaşanılanları büyütmemek gerektiğini çünkü bunları yapanların Atatürk’e değil sadece heykellere yönelik bir saldırıda bulunduğunu dile getirmesi de 68 kuşağı tarafından tepkiyle karşılanmıştır. 
 
Bu yaşananlarla birlikte laiklik, Türk milliyetçiliği, tam bağımsızlık, halkçılık ve uluslararası barış karşıtı gruplar toplum ve gençlik içerisinde giderek yuvalanmaya başladı. Atatürk devrimlerini ve ilkelerini çok iyi anlamış olan gençlik, bu gerici, ülke bütünlüğüne, barışa ve demokrasiye zarar veren bu gruba karşı sürekli Atatürkçülüğü savunmuştur. Bu savunuculuğu yaparken de Atatürk’ün Bursa Nutku’nu kendilerine kaynak olarak almışlardır. 
 
Türkiye’de ’68 olayları, 50’lerde temeli atılan sorunların ve Atatürk anlayışından uzaklaşan bir iktidarın getirdiği sorunlarla devam ederek, 65’lerden başlayan, ’68’de doruğa ulaşan ve 69’da yavaş yavaş geriye çekilen bir toplumsal kitle hareketiydi. Türkiye’de yaşanan bu olayları 1970’li yılların sonlarına kadar da götürmek mümkündür. 
68 kuşağı, 1960 – 1970 yılları arasında bağımsızlık mücadelesi içerisinde sürekli olarak Atatürkçülüğe vurgu yaparak, Atatürkçü anlayış içerisinde olduğunu göstermiştir. Yayınladıkları bildirilerde ve yaptıkları tartışmalarda da Atatürk’e çok şey borçlu olduklarını söyleyerek, bu borcu onun devrimlerine ve emaneti olan Cumhuriyete sahip çıkarak ödemeye çalışmıştır. 
 
Atatürkçü düşünce, ilkelerin ve devrimlerin doğrultusunda, Türk toplumuna gösterdiği yoldan, toplumun ayrılmaması gerektiğini her zaman olduğu gibi ortaya koymaktadır. Her dönemde Türk toplumu için en akılcı yolun Atatürk’ün gösterdiği yol olduğu ülke dışında kanıtlanmış ve evrensel bir geçerlilik kazanmıştır. Bu geçerlilik cumhuriyetin ilk yıllarıyla başlayıp Atatürkçülük yoluyla da halen devam etmektedir.
 

FERYAT BULUT

Kaynak: DERGİ PARK, ÇAĞDAŞ
TÜRKİYE TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ arşiv kayıtları

 

Aktaran: Nezihe Şirvan.

4

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Gökyüzü Düşmüş Hazal Kader Barın

Şiir

Bir yorum var

  1. O yıllarda bırakın cep telefonunu ,her evde bile telefon yokken, 20 yaşındaki bir genç 20 bin kişiyi toplayıp,Amerikan askerlerini denize atıyorsa ,Deniz Gezmiş büyük liderdir. Ya 6. Filoyu kıble yapanlar nedir ?
    Kaleminize sağlık.

    4

Bir yanıt yazın