Adamlar Yaşamlar 15. Bölüm Recai Oktan

ADAMLAR, YAŞAMLAR

15 BÖLÜM

(Bu yazıda okuyacaklarınızın, gerçek yaşamla ilgisi olabilir:
Benzerlikler ise sadece rastlantıdan ibaret olmayabilir.)

DOKTOR İNAN

İnan Heröz, ünlü hastane zincirinin Bodrum’da bulunan biriminde, acil servis doktoruydu. Mesleğinin tüm olumlu özelliklerini taşıyordu. Yetenekliydi. Tıp alanındaki gelişmeleri yakından izler, yararlı ve başarılı olmak için çaba harcardı. Yalnızca tanıdığı kişilere değil, yolunun kesiştiği tüm hastalara eşit yakınlıkta dururdu. Arkadaşları gece nöbetine kalmak istemediğinde, başvurdukları ilk kişiydi. Evliydi ama Bodrum’da yalnızdı. Eşi ve iki oğlu Antalya’daydı. Oradaki düzenlerini bozmamışlardı. Hafta sonlarında, iki günlük tatil oldu mu, ailesinin yanına giderdi. Çocuklarından büyük olan lisede, küçük olan ortaokulda öğrenim görüyordu. Eşi, Antalyalıydı ve özel okullardan birinde, sınıf öğretmeniydi. Doktor İnan’la tanışanlar, Bodrum’da yaşayan biriyle karşılaştıklarında, onun özelliklerinden, insan sevgisinden, meslek duyarlılığından söz ederlerdi. Bu sahnelerde çoğunlukla, konuşanların ikisinin de Doktor İnan’ı tanıdığı, saptamalarının benzer olduğu ortaya çıkardı.

Doktor İnan Heröz, Wenicke Korsakoff’lu hastalara yakınlaşmasının bedelini, adı bile doğru dürüst bilinmeyen güvenlik birimlerinin gözetiminde izlenmekle ve hakkında, çalıştığı hastanenin üst yönetimine raporlar gönderilmesiyle ödüyordu. Bunlardan rahatsız değildi. Onu inciten, dost bildiği bazı kişilerin, ülke yangın yerine dönmüşken, insanların yaşam koşullarının hele sağlık sorunlarının her geçen gün daha da kötüleşmesiyle ilgilenmeyip, kendisine akıl verme gayretleri, “yaptığın yanlış. Geleceğini ipotek altına alıyorsun. Eşin, çocukların sıkıntıya girer” türünden içtenliksiz, yapay ve sahte yaklaşımlarıydı.

Yanında Hasan, arkada Bekir Sıtkı, özel otomobili ile Necati Doğanay’ın Bodrum Trafo’daki etkinliğine giderken, Başhekimle bir gün önce yaptığı son görüşmeyi düşünmeden edemedi.
-İnan bey, seni iyi tanıyoruz. (Elindeki dosyayı sallayarak) Bu dosyaya giren ve ülkenin güvenliğinden sorumlu olduklarını öne sürenlerin iddialarını içeren saçmalıkların farkındayız. Ne var ki cehalet, denetlenemez boyutlarda. Hastanemizdeki personellerden hatta doktor diye geçinenlerden bazıları, bu saçmalıklara inanıyor. Senin kuyunu kazmaya çalışıyorlar. Bunları sana olan saygımdan açıklıyorum. Yapabileceklerin konusunda, karar almak sana düşer, tüm yetki ve sorumluluk sende, demişti.
Doktor İnan Heröz’ün, başhekimine yanıtı kısa ve öz olmuştu:
-Kuruma zarar gelmemesi için çaba göstereceğime inanabilirsiniz. Özel ilişkilerim beni ilgilendirdiğinden, önerilerinizi saygıyla karşılamakla birlikte, farklı davranmayacağımı da bilmenizi isterim. Benim yaşadıklarımdan edindiğim en değerli olanı, düşüncelerimdir. Düşüncelerimin doğruluğundan ise kuşkum yoktur.
***

Burası güya Bodrum’du. Özgür, demokrat, yaşamın daracık çemberinden onurlarıyla geçmiş insanların yaşadığı yer olarak bilinirdi. Gerçek, farklıydı işte. Siyaset camiye, okullara, spora, adalet sistemine, sivil toplum kuruluşlarına girdiğince, sağlık kuruluşlarının odağına da girmişti. Olumsuzluklar karşısında saf tutması gerekenler, sinmişti, sindirilmişti.
Birlikte olmaktan hep sevinç duyduğu Bekir Sıtkı ve Hasan’la, Dereköy’ü geçip, bahçeler arasındaki ara yoldan ana yola çıkarak, Bodrum’a doğru ilerlerken, “koparsa kopsun ama bu defa inceldiği yerden değil, en kalın yerinden kopacak” diye düşünüyordu.
Hasan, gözlerini yola dikmiş, başını sağa sola döndürmeden, sürekli yola bakıyordu. Ne düşündüğünü anlamak olanaksızdı. Bekir Sıtkı, Doktor İnan’la konuşmak için, konuşmayı onun başlatmasını sabırla bekliyordu.
Sonunda Doktor konuştu:
-Park yeri sorun olacak. Oralar hem tek yön hem de sıkışık. Ben sizi Trafo’ya yakın noktada bırakıp, otomobili kapalı otoparka götürür, sonra yanınıza gelirim. Bekir Sıtkı, “olur” dedi. Yol boyunca başka konuşma olmadı. Yirmi dakika sonra, Bitez kavşağından Bodrum odağına giden yola saptılar. Tek yönlü yol dardı, trafik yoğundu. Otomobil, ağır ağır ilerleyerek Büyük Oto Gar’a yöneldi. Ara yolla ana yolun kesiştiği noktadan sağa, sonra yeniden sağa dönüp, Bodrum Belediye binasının önüne kadar gittiler. Doktor İnan otomobili o noktadaki taksi durağının önünde park etti. Hasan’ın inmesine yardımcı oldu. İki arkadaşını Belediye Binasının bahçesindeki kanepeye oturtup, aceleyle otomobile döndü, en yakın otoparka götürerek bıraktı. Yürüyerek döndü. Bekir Sıtkı’yla yardımlaşıp, Hasan’ı aralarına aldılar ve Trafo’ya doğru yürümeye başladılar. Saat 14.10 olmuştu.
Hasan’ın yürüyüş temposuna uymak zorunda kaldıkları için, 500 metrelik yolu tamamlamaları 40 dakika sürdü. Sanat merkezine vardıklarında, kapalı bölümde söyleşi sürüyordu. İçeri girmeleri halinde, dikkatleri dağıtacaklarını düşünerek, açık alanda, denizi gören bölümdeki koltuklara oturdular. Açık alanın orta bölümlerine yüksek masalar konmuş, üstlerine de o gün ikram edilecek çeşitli atıştırmalıklar yerleştirilmişti.

DEVAM EDECEK

Öyküyü ilk bölümünden başlayarak okumak için tıklayınız.

4

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

Bir cevap yazın