(Bu yazıda okuyacaklarınızın, gerçek yaşamla ilgisi olabilir: Benzerlikler ise sadece rastlantıdan ibaret olmayabilir.)
ADAMLAR, YAŞAMLAR
3
MUSTAFA DÜVER
Günlerden yine Sosyete Pazarı’ydı. Akşam saatlerinde Mustafa Düver, Yazar Çizer Meyhane’ye 5 blok uzaktaki bahçe katı, küçük evinde, ne yapacağını bilemez halde, odadan mutfağa, mutfaktan koridora dolanıp duruyor; 20 yıllık eşine dönük öfkesini kontrol ederken, sonradan pişman olacağı sözleri sarf etmemeye çalışıyordu. Eşi, tartışma hangi konuda olursa olsun, müthiş uzmandı. Evlilikleri süresince belleğinde kayıt altına aldığı, Mustafa’nın kasıtlı-kasıtsız tüm hatalarını sıralıyor, ne kadar şanssız bir kadın olduğunu tekrarlayarak, kendisi saldırı konumundayken bile, uğradığı haksızlıklardan söz edebiliyordu. Mustafa Düver, tartışmaya sonuna kadar katlanmadı. Zaten giyimliydi. Evin girişindeki ayakkabı dolabına gitti. Eline gelen ilk ayakkabı çiftini aldı, giydi. Sosyete Pazarı’na yakın sokağa çıktı. Ekim ayı akşamının serin havasını içine çekti. Çevresindeki hareketli kalabalığa net şekilde görmeden baktı. Birbirine karışan, kimin ne dediğini anlayamadığı sesleri, duyup ama anlamadan savsakladı. Acele adımlarla sokağın sol tarafına doğru yürümeye başladı. Evinden beş blok doğuda, günaşırı gitmeyi alışkanlık haline getirdiği Yazar Çizer Meyhane vardı. Önceden yarısını tükettiği litrelik şişedeki rakısı, Vedat’ın zeytinyağlı mezeleri ve tereyağı dökülmüş tavada hafif kavrulmuş, çerez özelliğine dönmüş küçük mantı tanecikleri onu bekliyordu.
Mekana ulaştığında, kalabalığın azaldığını, sadece 4 masanın dolu olduğunu gördü. Beşinci masadaki saçı sakalı birbirine karışmış, giysileri dökük müşteriyi de fark etti. Boş masalardan birine oturdu. Girdiğinde, kendisine gözleri kayanları başıyla selamladı. Sadece tek oturan kişi, bakışını önündeki boş tabağa dikmiş, kımıldamadan duruyordu. Mustafa, cep telefonunu çıkarıp, mekanın internete ulaşım sistemine ayarladı.
Yazar Çizer Meyhane’nin sevimli garsonlarından Selma, hep olduğu gibi güler yüzü, üzerine çok yakışan önlüğü ve elindeki temizleme beziyle masasına geldi. Lekesiz masayı tekrar silerken, bildik tümcelerle iyi akşamlar diledi. Nasıl olduğunu sordu. Mustafa da gülümsemeye çalıştı, pek başaramadı. Zor anlaşılır sözcüklerle, iyi olduğunu anlatmaya çalışırken, Selma’nın iyi akşamlar dileğine karşılık verdi. Emanetteki rakı şişesini, Yazar Çizer Meyhane’nin müşterilerinin beğendiği rakı peynirinden bir miktar, yarım kızartılmış pide, karışık turşu ve tereyağında kavrulmuş minik mantıdan istedi. Selma istekleri hızla yerine getirirken, rakının yanına soğuk su ve buz getirmeyi unutmadı.
Televizyon ekranında, Mustafa’nın beğendiği radyo kanalından, yumuşak caz nağmeleri duyuluyordu. Müşterilerin tümü, birbirine ve diğerlerine saygılı davranıyor, seslerini yükseltmeden konuşuyorlardı.
‘İşte böyle anlar dondurulabilmeli ve yeniden kullanılabilmeli’ diye iç sesiyle konuşurken, dışarıdan hiç belli olmayan şekilde iç gülümsemesini tüm ortamına yaydı Mustafa. Karşısında bir dostu varmış gibi, kadehine doldurduğu, su ve buz eklediği rakısını sağ eliyle hafifçe ileri uzattı, yine iç sesini kullanarak, ‘şerefe’ dedi; dudaklarına götürerek, yaklaşık dörtte birini içti. Kızarmış pideyle peynirden küçük lokmalar attı ağzına. Karısının evlerinde, az önce, nedensiz körüklediği kavgayı, belleğinin derinlerine itti. Masasındaki çilingir sofrasının keyfini çıkarmaya başladı. Rakısının ilk kadehini bitirmeden, tüm yaşantısının değişmesine, yaşantısının temellerine koyduğu düşüncelerinin evrilmesine neden olacak gelişmeler, birbiri ardına sergilendi.
*
Az ötedeki Sosyete Pazarı’ndan alışveriş yapan kalabalık Yunanlı grup, ellerindeki paketler ve dillerindeki neşeli Yunanca konuşmayla, mekana baskın yapar gibi girdi. Konuklar, buldukları sandalyelere oturdu. Bir kısmı ayakta kaldı. İsmet memnuniyet, sevinç, şaşkınlık içeren ivecenlik ve Selma’nın desteğiyle düzeni sağlamaya koyuldu. Ne yaparsa olmadı. Ayaktaki Yunanlılara masa bulamadı. Utanarak, sıkılarak Mustafa’nın yanına geldi.
-Ağabey nazım sana geçer.
-Buyur İsmet,
-Konuklarımızdan beş tanesi ayakta kaldı.
-Eeeeee!
-Karşı masada oturan arkadaşı senin masana ya da seni onun masasına alırsak, durumu kurtarıyoruz.
-Pek konuşkan birine benzemiyor.
-Biz de bugün tanıdık. Haklısın ağabey.
-İstiyorsa gelsin! Kafamı bozan bir olay nedeniyle mekana geldim, bir de sofra düzenim bozulmasın.
“Sağ ol ağabey” diyen İsmet, sözünü ettiği diğer konuğun yanına gitti. 3-5 dakika kadar konuştu. Adam İsmet’in söylediklerini dinlerken, başını kaldırıp, yüzüne bakmadı. Konuşmayı yanıtlamadı. Usulca kalktı masasından, Mustafa’nın masasına gelip, sağ tarafa oturdu. Selma, adam için açılmış servisi, Mustafa’nın masasına taşıdı. Adamın kalktığı masayı temizledi, beş kişilik servis hazırladı ve Yunanlıları oraya oturttu.
Devam Edecek
Öykünün 4. bölümünü okumak için tıklayınız.
- Adamlar Yaşamlar 8.Bölüm Recai Oktan - 21 Mart 2023
- Adamlar Yaşamlar 7. Bölüm Recai Oktan - 21 Mart 2023
- Adamlar Yaşamlar 6. Bölüm Recai Oktan - 20 Mart 2023
Bir yorum var
Pingback: Adamlar Yaşamlar 2.Bölüm Recai Oktan - Yazı Dükkanı Dergisi