“İktidar; iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara ihtiyacı olmayanlara verilmelidir” diyor PLATON.
Bu bilgelik denkleminin x’leri nelerdir? İktidardan gelecek yararlar olarak bunlar; x1=şöhret, x2=servet, x3= şöhret+servet olabilir. X1 Şöhret olmak, prestij kazanmak için iktidara taliptir, servette rüşvette gözü yoktur. X2 küpünü doldurmak; X3 prestij ve servet için iktidara taliptir. İktidar bunlara verilmemelidir diyor Platon…
İktidar veren kim? Kendini yönetemediği için, yönetilmeye muhtaç olan halk. Bilinçli bir birey; dikkatini yoğunlaştırarak duygularını irdeler, düşünerek ölçer biçer, tartar, karara varır ve kararını iradesiyle uygulayabilir. Birden fazla sayıda birey; irdelemeyi, düşünmeyi ve düşüncesini uygulamayı bir birey gibi başaramaz. İki birey konuşurken hem kendini, hem karşısındakini gözlemleyecektir. Tek bireyin dikkati kendine yönelik olarak 1/1=1 iken; iki bireyin her birinin dikkati 1/2=0,50 olacaktır. Katılımcı sayısı arttıkça ortak bilinç küçülecek ve etkisizleşecektir.
Birey netliğinde bilinci olamayan halk; hisseder, akıl yürütemez; refleksleriyle hareket eder. Binicisini arayan attan farksızdır. Kendilerini binici olmaya layık görenler kartvizitlerine “Politikacı” yazdırırlar. Yeterli destekçiyi bulunca; kral, padişah, hükümdar, parti genel başkanı olmak için harekete geçerler. Memurlarını -demokrasilerde Milletvekillerini- kendileri seçerler. Demokrasilerde halka önceden seçtiklerini onaylatır, “Ben seçtim, sen onayladın” diyerek keyif bağışlarlar. Bu nedenle, dünyadaki her demokrat denilen ülkenin demokrasisi; politikacılar yararına halk zararına birer anti demokrasi olur.
Nüfus Daireleri İnsan Kaynakları Departmanı haline getirilmeli; milletvekili olabilecek kişilerin bilgi beceri ve yetenek düzeyleri belirlenmeli, bu yetenekteki adaylar seçim bölgelerinde oy pusulalarında, alfabetik sıraya göre yer almalı ve çok oydan az oya doğru sıralamada, o bölgede seçilecek sayıda Milletvekili seçilmiş olmalıdır. Milletvekili partiye değil, doğrudan halka bağımlı olmalıdır. Seçim propagandaları adil ve ücretsiz olarak TRT kanallarında yapılmalıdır.
Seçimlerde halktan şikayetlerini önem sırasına göre (1, 2, 3) olarak oy pusulasında belirtmesi istenmelidir. Parlamentoda Milletvekilleri gruplaşarak halkın belirlediği önem sırasına göre hükümet programları yapmalı, tartışarak oylamalı ve hangi grup kazanıyorsa hükümeti kurmalıdır. İşte o zaman demokrat bir demokrasi olabilir umudumdayım.
Ne dersiniz?
Erol Erdoğmuş
- Bilim ile İnanç Erol Erdoğmuş - 24 Şubat 2023
- Kendimle Demokrasi Üzerine Söyleşi Erol Erdoğmuş (9. Katkı) - 30 Mart 2022
- Çanakkale Özsavunma Zaferi Erol Erdoğmuş - 17 Mart 2022
“Zor oyunu bozar” diye bir özdeyiş vardır. Bizim demokrasiyi din ve hamaset sömürüsü bozuyor. Zira halkımız her dindar görüneni Müslüman, her Müslüman’ı dürüst, her vatan-millet-sakarya hamaseti yapanı milliyetçi sandığından demokrasimiz ana rahmi olan sandıktan çıkmadan ölüyor. Ne zaman yukarıdaki ölçüleri aşıp, insana sadece insan olduğu İçin evrensel bir ölçüyle bakmaya başlarsak, o zaman demokrasiyi yaşamaya başlarız. Fakat ümitsiz olmamak gerekir. Yaşadığımız ekonomik şoklar bizlere epey öğretici oluyor.