Artin! Hamide Sönmez

ARTİN!!!!!!

1991 yılının yaz sonu yaklaşmıştı.Tatil bitmek üzereydi.Yazlıkçlar birer birer Ürkmez’i terkediyorlardı. Son kez denize girip serinlendim. Eve doğru yöneldim.Köşeyi döner dönmez ,ne göreyim…. Kızım Alev, oğlum Atasoy ve eşim Erol küçük bir sokak köpeğini hortumla yıkıyorlar. Yaklaşıp şaşkınlıkla , merakla,. ne yaptıklarını sordum. Eşim köpeği göstererek,” Deniz kenarında bulduk. Sürekli kaşınıyordu. Alev ,baba bu yavruya yardım edelim. Eve götürüp yıkıyalım dedi. Ben ona uydum”. Dedi.Alev köpeğin alacalı tüyleri arasından birşeyler koparıp yere atıyor.Bir taraftanda da acındrıcı bir ses tonuyla” Anne baksana kenelenmiş. , Yazık değil mi yavruya, kanını emiyorlar.” deyip benim işine engel olmamın önüne geçmek istiyordu..Bir bizimkilere baktım. Ayaklarınının sabun köpükleri içinde kalmasına aldırmıyorlar. Birde yavru sokak köpeğe baktım ,sudan çıkmış sıçan gibi . Ama halinden mutlu görünüyordu.Kızımın hayvanları çok sevdiğini biliyordum. Sokak hayvanları ,insanlar kadar kötü değildir derdi.Köpeğe ve kızıma kıyamadım. Yukarı çıkıp eski bir havlu getirdim. Kızım yavru köpeği kucağına alıp kuruladı. Babası da tüyleri arasını dezenfekte etti. Hayvan kendine gelmiş Cansız bakımsız görünümünden eser kalmamaıştı. Karnını da tavuk kemikleri ile bir güzel doyurduk. Hepimiz hayvancağızın etrafında toplanmıştık. Sıra ad koymaya geldi Erol ,” Ben daha önce ki av köpeğimin adını koymak istiyorum. Adı Artin olsun.” Deyince. kimse olmaz demedi. Köpeğimizin adı Artin’di. Tatilimizin son birkaç gününde kapımızdan hiç ayrılmadı. Yazlıkta son pazar günü , eşim Artin’i Bornava’ya götürelim deyince. Hemen itiraz ettim.Çocukların okulu başlayacak. Beni de sınıfımda öğrencilerim bekliyor.Sen , müdür yardımcılığında, kendi çocuklarına bile zor zaman ayırıyorsun.Zaten annen de bu köpeği istemez diyerek onları ikna ettim.aslında köpeğin durumuna da üzülüyorum. Ailece köpeğin yazlıkta kalmasına karar verdik. Bir şartla. Her hafta sonu gelip durumunu kontrol edecektik. Öylede yaptık Yazlığa her gelişimizde onu ,kapının önünde bizi bekler görmek hepimizi hüzünlendiriyordu..Güz rüzgarları sert esmeye başlayıp, sağnak yağmurlar başlayınca . köpeğimiz Artin’i düşünmeden edemiyorduk. İstemiyerek de olsa onu aile apartmanımıza getirdik. 3. katta dairemizin önünde kalmasına karar verdik. Kayınvalidem, ”Kendinize zor bakıyorsunuz. Bir de peşinize köpek mi taktınız.”diye söylense de biz duymamazlıktan geldik. O da bir süre sonra yeni duruma alıştı. Aradan 2 ay gibi bir zaman geçmesine rağmen ,bizim yavru. azman bir yavruya dönüşüyordu. Hızlı büyümesinden ve çevrenin etkilenmesinden korktuk. Hem onu buraya bağlı tutmakta eşimi kaygılandırıyordu. Köpeğin açık havada kalması onun için daha iyi olacaktı. Pazar günü Bornova yerel pazarına gitmiştik. Orada daha önce öğretmenlik yaptığım Kula/Gökdere köyden armut satmaya gelen köylüleri gördük. Köyden 1976 da ayrılmamıza rağmen iletişimimizi hiç koparmamıştık.Gökdereli Hikmet ‘e durumu anlattık. Köyde köpek isteyen bulunur mu ? Deyince hemen öne atılarak, Erol hocam köpeği ben alırım ,koyunlarıma bakar dedi. Buna çok sevindik. Köpeğimiz Artin’e güvenilir bir sığınak bulmuştuk. Köpeğin gidişine kızım çok üzülmüştü.Yazlık komşumuz Enver Yakın ‘ın cins köpekleri vardı. Her biri çok kıymetli.Yavru bir Rus Finosunu, Alev’e hediye etti Tüyleri fındık renginde .Atasoy ile Alev sevimli köpeğe Fındık adını koydular. Daha 15 günlük minnacık, el kadardı. Tuvalet alışkanlığını ,televizyon karton kutusunda öğretmeye çalıyorduk.. Eşimde akşam eve gelince yorgunlığunu onu kucağına alarak gideriyor. Hatta ayakları üstünde uyutmaktan büyük zevk alıyordu.Fındık evin maskotu olmuştu. Ona bakınca Artin acaba ne yapıyor diye düşünmeden de edmiyorduk. Bir yıl sonra köye gezmeye gittik. Hem köy havası alalım, hemde Artin’i görelim dedik.Serçe marka arabamız, köyün tozlu yollarından geçerken fındık burnunu camdan dışarı çıkarark soluyordu. Gökderer köyüne geldik. Hikmet’in evi köyün alt başındaydı. Üstündeki ev muhtar Rüstem’in evi. Burada öğretmenlik yaparken kaldığım ev. Acı,tatlı yaşanmışlıklarımı barındıran ev.
Çocuklarıma o evi göstererek, babanızla burada zorlu bir kış geçirmiştik dedim. Arabayı yukarıda bırakmak zorunda kaldaık.Araba ile yokuş aşağı inmemiz imkansızdı.Yukarıdan eve bakınca evin önünde ağıl görünüyordu. Koyunların başında karalı beyazlı iri bir köpek duruyordu. Kalınca bir zincire bağlanmıştı. Onun bizim köpek olduğunu düşündük. Ağız birliği etmiş gibi aniden Artin!, Artin!!!11 diye bağırmaya başladık. Köpek bir bize ,bir yanında duran adama bakıyordu. Yeni sahibine beni bırak dercesine zincirleri zorluyordu. Alev ani bir hareketle elindeki Fındığı abisi Atasoy’a verdi. Artin bundan huylandı galiba der demez yokuş aşağı koşmaya başladık. ” Alev dur! bizi bekle! ”Dememize kalmadanuçar gibi aşağıya boylanmıştı. Bizde arkasından koşturuyorduk. Birden irkildim,önü alınmaz,engel olunamaz bir durum karşısında kalmıştık. Alev uzak…..laş demeden Artin’in , kendisine yaklaşan kızımın üzerine atlayıp, patilerini omuzlarına koyduğu an……Tepemden kaynar sular devriliyordu.Soluğumuz kesilmiş ,donup kaldık. Alevde bir an irklir gibi oldu. . Ama çabuk toparlandı. Artin ile gözgöze gelmişti, köpeğin boyu, boyunu aşıyordu.. Artin oğlum. Seni özledim. Bak seni görmeye geldik derken korkmadan sırtını sıvazlıyordu.Artin onu tanıdı. Hırlamayı bıraktı. Alev’e patisini uzatıyordu. Alev’in yüzünü yalamaya başladı. Sonu gelmeyen saniyeler sonrası, hepimizin gözlerinden yaşlar boşanıyordu. …. Duygu patlaması yaşıyorduk. Artin aylar sonrası kızımı ve bizi tanımıştı .Onun sevgi gösterisisi karşısında çok duygulamıştık. Tetikte bekleyen Hikmet şaşkınlığını gizlemiyerek,”Olacak şey değil. Evin yakınından, kimseyi geçirmez. Hele sürünün yanına kimseyi yaklaştırmayan köpek, kızımızı sevgi gösterisinde bulunuyor.” deyip, olayın şokunu atamışcasına başını sallıyordu. Hikmet bizi eve davet etti. Tavşan kanı çayımızı içerken sohbetimiz devam ediyordu.Konu Tab iki yine Artin’di. Eşim köpekten memnunmusun. ?Nasıl ,işine yarıyor mu?diye sorduğunda Hikmet yüzünde memnunluk ifadesi ile ”Hocam sağ olun.. Sürüye kimseleri yaklaştırmıyor. Bekçiliğini tam yapıyor.Evin yakınından geçen herkese saldırdığı için , onu bağlamak zorunda kalıyorumBugün şok geçirdim. Köpek kızımızın omuzuna yapışınca ağzım burnuma geldi. Çok korktum.Hala olayın şaşkınlığını yaşıyorum.”Dedi. Çaylarımızı bitirip izin istedik. Kalkıp Artin ile vedalaştık. Köyden ayrıldık. Araan 2 yıla aşkın bir zaman geçmişti . Yine aylardan eylüldü. Eşim pazarda yine Hikmet’i görrmüş,merakla Artin’i sorar”.Artin der…”Yutkunur. Hocam dağda koyunların başında. Koyunların yanına bizden başkasının yanaşmasına izin vermiyordu. Oradan tarlasına eşeğiyle giden bir köylü vatandaş, koyunların yanından kestirmeden gitmek istemiş. Eşeğin üzernde olduğu içinde köpeği dikkate almamış. Ama bizim Artin adamı görür görmez durur mu. , onu uzaklaştırmak istercesine saldırmak istemiş.köylüde köpekğin ısırmasına meydan vermeden silahına davranmış. Artin soluk soluğa ona yaklaşırken tetiği çekiyor…. Artin son görevini yaparken insafsız bir el ateş ile son nefesini veriyor…Erol üzgün kısık bir sesle olayı bize anlatırken, hepimizi yasa boğan bir sessizlik….Yere batsın senin gibi hayvan cellatları…kızımın feryadı i yeri göğü inletiyordu…..
Hamide Sönmez/ emekli öğretmen 17 .04 2022

Yazı Dükkanı Dergisi’nin notu: Yazıda herhangi bir yazım ve noktalama düzeltmesi yapılmamış, yazardan geldiği haliyle yayınlanmıştır.

Hamide Sönmez
Hamide Sönmez son yazıları (Hepsini Gör)
5

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

2 Yorumlar

  1. Ne mutlu bana sizin gibi hayvan sever dostlarım var. Yazlıkçıların 2-3 bakıp bırakıp gittiği ne çok hayvanlar var. Artin’e üzüldüm. Emeğinize sağlık

    0
  2. Artin in hikayesi aslında sevginin,sorumluluğun,dostluğun hikayesi.Tum canlılar doğası gereği hareket eder.Artin sürüyü koruyor.Esekli dayı da kendini. Canımızı korumak üzerine formatlanmisiz.Artin in hazin sonuna üzüldüm.Yazinizi beğenerek okudum.Emeginize sağlık.

    0

Bir cevap yazın