SİBEL KARAGÖZ

Öğretmen bir babanın tek kızı, üç tane abinin kız kardeşi, melek annemin yavrusu olarak Bolu’nun Göynük ilçesinin köy lojmanında, sıcak bir Ağustos gününde doğmuşum. Takvimler 17 Ağustos 1973 ü gösteriyormuş, köy ebesi gelmemiş, ebem komşu teyzeler olmuş. El bebek gül bebek büyümüşüm, gerçek adımı okul sıralarında öğrendim. O zamana kadar çeşit çeşit isimle çağırılıyordum. Okul kütüphanesinde büyümüşüm, okuma yazmayı abilerimi kıskandığım için okula gitmeden öğrenmişim. İlk okuduğum kitap, Cin Ali. Sonrası geldi. Okuldakiler bitince, komşu köylerdeki okullara dadandım. Şehre gidenler, “ne istersin?” diye sorduklarında; kitap derdim, yemek içmek gibi... Sonra, büyüdük ve orta-lise için şehre taşındık. Üniversite Seramik Bölümü, Formasyon alıp sınıf öğretmenliği, o da yetmedi maliye derken, bitirmeden bıraktım. Evlenip yurtdışına gittim, 7 sene kaldım. Bir kızım var, 18 yaşını bitiriyor. Yurda döndüm. İyi gitmeyen bir evlilik, ağır bir boşanma süreci, boşanmak istemeyen bir eş ve sürekli çocuğumu görememek korkusu sonucu ilk atağımı geçirdim. MS tanısı konuldu. 2014’ten beri ayakta durmak için mücadele ediyorum. Çok defa atak geçirdim, yürüyemedim, konuşamadım, burnumdan beslendim. %80 engelli olduğum için kimse ayağa kalkabileceğime inanmıyordu. Ama yılmadım. Tekrar ayağa kalktım. Birçok insan acıyarak bakıyordu bana; duyuyordu. Şimdi annesi var, o ölünce kim bakacak, diye... Ailem hep destek oldu sarıp sarmaladı. Ama acılarım içimde büyüdü, 7 senedir kızımı görmedim, sesini duyamadım... Doktorum bir atağımda dedi ki; -Neden içine atıyorsun? Bağır, küfret, içindekini boşalt... Yapamam, dedim O zaman yaz, dedi Ne yazayım, dedim Annem dedi ki; kızım şiir yazar. Doktorun, evet şiir ya, paylaş, takip edeceği, dedi Şiir yazmaya başladım, rahatlattı. Artık tutunduğum bir dal var. Kızıma söylemek istediklerimi şiire döktüm... Kısa öykü denemelerim de var.