Baret Nurcan Yüksel Öçal

Madenci bareti

Elektrik kesilince şarjım tam dolmadı sanki. Umarım yeraltında kaldığımız süre uzamaz da Ahmet Abi sıkıntı çekmez. Ah kusura bakmayın, benim kim olduğumu bilmiyorsunuz tabii, Ben baret, kömür madeninde çalışan Ahmet Abinin koruyucularından biriyim, bir çeşit şapka yani. Benden başka bir sefertası var, tam aç kalmasın diye, bir yağmurluğu var, maden içinde su basmalarında sözde ıslanmasın diye, bir de eğer herhangi bir patlamada onlara da bir şey olmazsa çalışma ve çoğu çocukluk arkadaşları var.

O felakette kim kime nasıl yardım edecek, yemek dinlenmelerinde aralarında konuşuyorlar, belli bir plan yapıyorlar. Ama kimin başına ne geleceği belli değil tabii, o anda bütün planlar alt üst olabilir. Ahmet Abinin bazı arkadaşları kaderimizde ne varsa o olur, fıtrat bu dedikçe, O küplere biniyor. Kader diye bir şey yok, çalıştığımız bu yerde yapılması gerekenler yapılırsa, gaz kaçağı önlenirse bize bir şey olmaz diye bas bas bağırıyordu, sefertasından çıkan, 15 günlük eşinin yaptığı patates yemeği ve makarnasını yerken.

Madende yemek molası

Patlamanın olduğu o gün sıkıntılı çalışıyorlardı sanki. Ahmet Abi, sendikaya onuncu kez konuşmaya gitmiş, maden ocaklarında epey zamandır gaz kokusu olduğunu söylemiş, diğer sıkıntıları anlatmış. Onlar da bu konuyla ciddi olarak ilgilendiklerini, patronla ve ilgili müdürle konuştuklarını söylemişler ama olumlu ya da olumsuz bir yanıt alamadıklarını üzülerek açıklamışlar. Bu konuyu konuşurlarken, bir yandan kömür çıkarmaya çalışıyorlar, bir yandan da çıplak gözle bile görünen, gelen tehlikeyi birbirlerine yüksek sesle dile getiriyorlardı ama kazma sesleri onların sesini bastırıyordu. Ben bile olacakların ne kadar kötü olabileceğini anlamıştım, bir baret olarak.

Ahmet Abi ve diğer arkadaşları birden yerlerinde zıpladılar, bir patlama olmuştu. Ortalık toz dumandan geçilmezken, yangın ve ardından da su basması başlamıştı. Kendilerinde bir yaralanma olmayanlar, hemen patlamanın olduğu yere yardıma koştular. Ben yani Ahmet Abi en öndeydik. Mümkün olduğunca ışığımı yansıtmaya ve Ahmet Abinin kafasından düşmemeye çalışıyordum, bana gereksinimi fazla olabilirdi. Düşündüğüm gibi de oldu, Ahmet Abi, olayın olduğu yerde yaralanan ya da ölen arkadaşlarını bir bir madenden dışarı çıkarmaya başladı, yanağından kömür tozlu gözyaşları akarken. O kadar çok yerde yatan madenci arkadaşı vardı ki hayatını kaybeden, çoğunu ben de tanıyordum. Hatta, yemek zamanlarında onlar yemek yerken, ben de diğer baretlerle sohbet ederek, onları tanımıştım. Çoğu Ahmet Abi gibiydi, aldığı işçi ücretiyle bin bir zorlukla ev geçindirmeye çalışan emekçilerdi, ama iş yerlerinde yeterli önlem alınmadığı için artık hayatta değillerdi.

Acılar

Ahmet Abi koşturmaktan o kadar yoruldu ki arkadaşlarını taşırken, artık bıraksa diye içimden bağırıyordum ama beni duymuyordu ki. Şarjım bittiği için, artık önünü de aydınlatamıyordum. Sonra bir an nefesi kesilir gibi oldu ve hatta kesildi, karbonmonoksit gazından zehirlenmiş, yere düşmüştü. Kafasından düşüp yerde yuvarlandım. Çok sonra bir arkadaşı beni yerden aldı, tanımıştı kime ait olduğumu. Maden ocağından çıktı, dışarıda meraklı ve endişeli gözlerle bakan insanlara bir göz gezdirdi ve aradığını bularak, yanına gitti. Ahmet Abinin on beş günlük karısına beni teslim etti. O an ben bir daha yere düştüm, on beş günlük gelinle birlikte. Bu yaşananlar kader miydi, fıtrat mıydı? Ben bilmiyorum ama bilenler kesinlikle vardı. 

MADEN OCAKLARINDA YAŞAMINI YİTİREN EMEKÇİLERİN ANISINA SAYGIYLA ??

NURCAN YÜKSEL ÖÇAL
19.10.2022

Yazarın Pinokyo’nun Kuzeni öyküsünü dergimizde okumak için tıklayınız. 

Nurcan Yüksel Öçal
4

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

2 Yorumlar

  1. Baret. Çok hüzünlü, bir o kadarda günümüzün gerçeklerini anlatan bir öykü. Kader deyip fıtrat deyip geçiştirilen iş cinayetlerini üzülerek sadece izleyebiliyoruz. Sendikalara, muhalif parti ve örgütlere çok iş düşüyor. Toplum ancak örgütlü olursa başa çıkabilir bu durumlarla. Baret bir semboldür, madenci için. Madencinin çektiği her şeyi anlatır bize. Öyküde olduğu gibi. Emeginize sağlık.

    0

Bir cevap yazın