Bir Cinnetlik Ömrümüz Kaldı

Aysel Menteş

Hayat Apartmanın üçüncü katının kapısı hızla çarpıldı. Topal ayağını sürükleyerek bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırarak merdivenlerden inmeye başladı Musa Bey. Sesini sövgülerini duyan apartman sakinleri merakla  kapı önlerine çıktılar. Birkaç komşusu endişeyle peşine düştü.

Cadde üzerindeki apartmanın alt katlarında bir berber dükkanı bir de market vardı. Apartman sakinleri, sokaktaki esnaf sever sayardı Musa Amcayı. Şeker hastalığı yüzünden ayak parmakları kesilince işi gücü bırakmış kahve ve ev arasında yaşamını sürdürmek zorunda kalmıştı. Musa Bey’in söylenerek kendini akan trafiğin içine attığını gören Berber Ali:

“Musa amca!  Nereye gidiyorsun böyle? Sokağa çıkman yasak, dön geriye.” diye seslendi.

“Cehennemin dibine gidiyom. Yasağın da ta … goyım.”

Gelip geçen arabalara aldırmadan yolun tam orta yerinde yürüyordu. Araçlar korna çalıyor, sürücüler camları açıp bağırıyordu:

“Canına mı susadın be adam!”

“Manyak mıdır nedir?”

Alt katta oturan genç komşusu koşarak arkasından yetişti. Ayak direyen Musa Amca’yı sürükler gibi güç bela kaldırıma çıkardı. Sokağın esnafı başına toplandı. Kolunu komşusunun elinden kurtarıp topal  ayağını yola uzatarak  kaldırım kenarına oturdu.  Eline bir şişe su verdiler.

“Oğluna haber verelim.” dedi birisi. Bir diğeri onun yanına oturup:

“Ne oldu sana böyle Musa Amca? Hadi kalk eve gidelim. Polis görürse ceza keser.” dedi.

“O eve gitmem ben bir daha. Siz beni huzurevine götürün.  O garının olduğu eve girmem bir daha. Bezdim akıdeş bezdim dırdırından. Gider yatarım huzurevine keyfime bakarım.” dedi Musa Amca hışımla.

“Deme böyle Musa Amca. Sen Elif anayı çok seversin.” dedi yanında oturan adam.

“Nesini seveyim o manyağın.  Kendi evime sığamıyorum akıdeş. Hadi sen bi kahveye git de ben temizlik yapayım. Oraya oturma, buraya basma, ellerini yıka. Her Allahın günü anlatmaktan dilimde tüy bitti. Yasak var dışarı çıkamıyorum, diyorum. Ne yasağı ihtilal mi oldu,  diye dizlerine vura vura ağlamaya başlıyor.

Yok diyorum ihtilal falan virüs var, o yüzden bizim yaşımızdakiler belli saatlerde dışarıya çıkabiliyor ancak. Anlamıyor dinine yandığım, her günün sabahı aynı şeyi anlatmaktan bıktım usandım akıdeş. Geçen gün banyoya girdim, giyinmiş kuşanmış  güne gidiyorum diye çıkmış gitmiş evden. Oğul uşak, torun torba aramadık yer koymadık. Candoğan Parkı’nda otururken bulduk en sonunda. Bir bakıyosun cin gibi çalışıyor kafası, bir bakıyosun beni bile hatırlamıyor. Akşama kadar süpürge çalıştırıyor, aynı yerleri tekrar tekrar süpürüyor, kar kış yağmur demeden camları siliyo

r. Haberleri izlemek istiyorum bir çenesi açılıyor, o niye öyle olmuş kim söylemiş falan filan. Vallahi canımdan bezdim akideş. Gitcem yatcem huzurevine oh mis gibi. Şu tatlı canımdan bezdim akıdeş. Goyverin beni gideyim.

Musa Amca bunları söylediği sırada ortanca oğlu geldi. Babasının yanına tıpkı onun oturduğu gibi bir ayağını uzatıp oturdu.

“Ne oldu yine baba?”

“Ne olacak oğlum. Her gün olan şeyler. Huzur evine götürün beni dayanamıyom gari.”

“Hiç öyle şey olur mu baba? Kalk hadi eve gidelim, hava soğuk hem de yasak var.”

“Yasağının ta …. goyım. Bıktım diyom len bıktım.”

“Yapma baba, annem hasta biliyorsun.”

“Nasıl hastalıkmış bu böyle.” dedi sesi titreyerek Musa Amca.

Gözünden iri iri yaşlar dökülmeye başlarken devam etti:

“Beş yaşında bir çocuk kadar aklı kalmıyor bazı zaman. Dermanı, hapı, ilacı yok mu bunun oğlum?”

“Doktorun söylediklerini sen de biliyorsun baba.”

“Götürün beni huzurevine. O eve geri dönmem.”

O sırada küçük oğlan da gelmişti yanlarına. 3 oğlu ve 1 kızı vardı Musa Amca’nın. Hepsi de evlenip ayrılmışlardı yanlarından. İki kardeş ne yaptı ne ettiyse oturduğu yerden kaldıramadılar babalarını. “Huzur evine gidicem.” diyor başka da bir şey demiyordu. Musa amcanın kahve arkadaşı olan aile dostları Bahri Bey olayı duyunca koşup gelmişti yanına. Kahveler açıkken her gün görüşürler dertleşirlerdi. Elini Musa Amca’nın omzuna koydu:

“Kalk hadi akideş kalk da eve gidelim. Bizimkini aradım o da sizin eve geçmiş. Birer kahve içelim sizde.” dedi.

“Ölürüm de gitmem o eve. Huzurevine götürün beni  Bahri.”

“Etini yedin yedin de kemiğini sıyırıp atıvecen mi akideş.” diye cevap verdi Bahri Bey.

“Onu değil kendimi atıyom ben. Onu böyle görmeye dayanamıyom akideş. Dayanamıyom anladınız mı, yüreğim kaldırmıyor. Götürün beni huzur evine.” diye yeniden ağlamaya başladı.

“Kalk hadi benim goca akıdeşim kalk.” deyip elini tuttu Bahri Bey.

İki oğlu ve Bahri Bey’in eşliğinde evine geri döndü Musa Amca.

Aysel Menteş son yazıları (Hepsini Gör)
0

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

Bir yorum var

  1. Fatmanur Caner

    O kadar bir an önce yorum yazmak istedim ki, hikayenizi henüz okumadan kutluyorum. Çünkü kaleminizin üstünlüğünü önceden biliyorum. Sağolun. Varolun.❤️

    0

Bir cevap yazın