Doğunun uzak bir nahiyesinde, üç kız kardeşin en küçüğüdür Zeliha, yeşil gözleri sırma saçlarıyla nahiyenin en güzel kızlarından biridir ve daha 16 yaşındadır. Çiftçi olan ailesiyle birlikte yaşamakta, evin işlerine yardım ederek, boş zamanlarında elişi yapmaktadır. Kenan şehirde yaşamakta, liseden sonra minibüs şoförlüğü yapmaktadır.
Bir gün şehir merkeziyle nahiye arasında yolcu taşırken, dikiz aynasından Zeliha’nın yalnızca yeşil gözlerini görür. Siyah örtüsüyle örtünmüştür. Çok etkilenir. Kaçırır gözlerini, utanır bakmaz bir daha. Ama sevdalanmıştır. O günden sonra hep Zeliha’nın minibüse binmesini ister. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın aklından çıkaramaz. Annesine durumu söyler, kızın ailesinden evlilik için isteme yapılır. Yaşı küçük olmaz, cevabı gelir. Kenan beklerim, olsun, der.
Zeliha’nın isteyenleri çok fazladır ve bu durum Kenan’ı çok üzmektedir. Hiç aklından çıkaramadığı Zeliha’ya zor da olsa, bir mektup ulaştırır arkadaşıyla. Cevap olumludur, Zeliha da Kenan’ı sevmiştir. Evin penceresinden, perde arkasından hep izlermiş Kenan’ı ve sevdalıymış, o yılların sevdasıyla.
Aradan geçen bir yıl hep Zeliha’nın başka biriyle evlendirileceği korkusuyla geçmiş. Kenan üzüntüsünden çok zayıflamış ve ailesi yeniden Zeliha’yı istemeye gitmiş. Bu kez üzüntüsünden sarılık hastalığı tedavisi gören Kenan’a kızlarını vermişler. Nahiyede sevdaları herkes tarafından duyulmuş. Dilden dile anlatılır olmuş. Almış Zeliha’yı Kenan, süslediği minibüsüne gelin olarak; şehirde küçük yuvalarına getirmiş mütevazi bir düğünle.
Çok mutlu bir yuvaları ve önce üç kızları olmuş anneleri kadar güzel. Ama Kenan hep erkek evlat hasretindeymiş, Zeliha’ya belli etmese de. Dördüncü çocukları erkek olmuş. Kenan davullar çaldırmış, eğlenceler hazırlanmış ailece. Mutluluğunu duyurmuş tüm sevenlerine. Kızlarda bu değişik kardeşe çok sevinmişler tabii, kızların da en büyüğü 9 yaşındaymış daha. Bir sevdanın nadide .içekleriymiş onlar.
Oğlu sekiz aylıkken Kenan yeniden hastalanmış ve ne yazık ki, siroz olmuş, yaşama veda etmiş. Zeliha’sını ardında boynu bükük bırakarak… Zeliha yirmi dokuz yaşında, dört yavrusuyla yalnız kalmış. Zeliha öyküsü de o gün başlamış.
Kayınpederinin ahşap evinin alt katındaki, iki odalı evinde dört çocuğuyla yaşam mücadelesi başlamış. Kenan’ıyla yaşadığı odayı çocuklarına oda yapmış. Minibüs çalışıyormuş ama geliri çok azmış. Zeliha trikotaj öğrenmiş, evinin bir köşesinde örgü örmeye başlamış. Kimselerden bir şey istemeden yavrularına annelik babalık yapıyormuş. Üzüntüsünü kalbine atmış, kimselere bir şey anlatmaz, hele çocuklarına üzüntüsünü hiç belli etmezmiş. Çocuklar da okullarında annelerinin destekleriyle başarılı oluyorlarmış.
Yıllar çok zor koşullarda geçse de, Zeliha yorulmak, dur durak bilmeden yavruları için çalışıp çabalıyor, onların mutluluğu Kenan’ına bir borcuymuş gibi, kendisi de çok mutlu olup yorgunluğunu unutuyormuş. Yıllar geçmiş, büyük kızı Özlem, Tıp fakültesini kazanmış. Zeliha, okulu dersleri çok ağır olacak, ona ayrı bir oda gerekiyor, diyerek, evin bahçesine topraktan bir oda eklemiş. Kendisi de işçi gibi çalışmış yapımında. Çocuklarına hep mutlu, güler yüzlü çalışkan bir anneymiş. Geceleri yastığına dökülen gözyaşlarını saklayarak.
Hemen ardından, ikinci kızı Nazlı İnşaat Mühendisliği Fakültesini kazanmış. Zeliha kırk yaşına gelmeden, meslek sahibi çocuklara sahipmiş artık. Küçük oğlu mühendis, diğer kızı da öğretmen olmuş. Saçlarında aklar, yüreğinde yarım kalan sevdası, çocuklarının başarısıyla az da olsa teselli oluyormuş.
Yıllar sonra çocuklarını da evlendirip, yalnız kaldığında yorgunluğun bile bozamadığı asil, güzel ve mağrur bir duruşu varmış, Zeliha’nın. Seven, sevdiğinin değerini bilen ve onun emanetleri saydığı yavrularını, yaşama kazandırmanın haklı gururunu taşımaktaymış. Zeliha’nın bu yaşam öyküsü yine başka duyarlı bir kadın tarafından fark edilerek o yılın annelik ödül,ü sahnede Zeliha’ya takdim edilmiş. Takdir edilmek yaşayamadığı birçok mutluluk ve güzelliği unutturmuştur belki kim bilir!
Şimdilerde Zeliha, torunlarına sevda öyküsünü anlatarak, zaman zaman yeşil gözlerinden yaşlar süzülerek, Kenan’ıyla artık buluşmak duasıyla, yaşamını sürdürmekte olan yeşil bir çınar gibidir.
Tülay Demir
18 nisan2021
- Kader Tülay Demir - 25 Şubat 2023
- Bir Muz Öyküsü Tülay Demir - 5 Şubat 2023
- Tanıyın Bizi Tülay Demir - 10 Aralık 2022