Bizim Memleketimiz ve Bir Baba… Bir Öğretmen… Güzel İnsan Sabit Oktan

Ekonomik anlamda yoksul, moral ve sosyal anlamda varsıl çocukluk ve gençlik yaşantımın mimarı babam Sabit Oktan’dır.

68 Kuşağının devrimci gençlerinden Sinan Cemgil’in, “hocam” betimlemesinden en az 40 yıl öncesinde, babamın ünvanı “Sabit Hoca”ydı. Ben de “Sabit Hoca’nın Oğlu”ydum.

Evrensel değerlerle ilgili tüm doğruları ondan öğrendim. Kitaplığımdaki 1950 yılında ikinci basımı yapılmış, sayfaları sararmaya yüz tutmuş, Jean-Jacques Russo (Jan Jak Ruso)’nun EMİL ya da TERBİYEYE DAİR kitabı ondan kalmadır. Kitabın 8.sayfasındaki “Her şey aslında iyi olarak doğar” başlıklı bölümün üstüne, kendi el yazısıyla şunları yazmış: “Herkes dünyayı yetenekleri ve aklının kapasitesi oranında anlar ve yorumlar.”

Babam, öğretmen Sabit Oktan, “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” direktifiyle meslek yaşamına başlayan ama toplumun geleceğinin sorumluluğunun sadece öğretmende olduğu algısına itiraz eden bir eğitimciydi.
Böyle algıların yaratılmasının yanlış olduğuna, toplumda tembellik, ilgisizlik ve nemelazımcılık yarattığına; eğitimin temel örgüsünün ailede oluşturulduğuna, öğretmenin bu temel oluşuma şekil verdiğine, içinde bulunulan çevrenin de bireyin eğitiminde ve gelişiminde büyük etken olduğuna inanır; ”cevher sıkışmadan, mücevhere dönüşmez, bunu öğrenci velilerine belletmekte zorlanıyoruz” derdi.

Babam, öğretmen Sabit Oktan, geleceğimizi yapılandıracak öğrencilerimizin, daha bilgili, kültürlü, çağdaş, bilimsel düşünen, donanımlı eğitimciler eliyle eğitilmesi gerektiğine, bunun da sadece verilen “manevi değerle” mümkün olamayacağına, inanç temelli eğitimlerden geçen öğretmenlerin, içi boş özgüvenin ardına sığındıklarına dikkat çekerek, anne babaların eğitim alanındaki rollerini daha fazla ciddiye almaları gerektiğini vurgular, “duygusal olgunluğa ulaşmamak, öğrenmeyi engelleyen unsurlardan biridir” derdi.

Babam, öğretmen Sabit Oktan 1996 yılında öldü. En büyük oğlu olarak, ölümünün ardından onu mezarına indirirken, çok üzgündüm. Bugün sanki mutlu gibiyim. “İyi ki o yıllarda ölmüş ve eğitimin bugünkü hal-i pür melalini (çok hüzünlü durumunu) görmemiş” diye seviniyorum.
***
Bu paylaşımı, Yazı Dükkanı yazarlarının ortak çalışması “Bizim Memleketimiz” tasarımının kaynağında Öğretmen Sabit Oktan’ın öğretisinin de etkisi olduğu için yapıyorum.
Bizim Memleketimiz kitap olarak basılıp, gelecek kuşaklara bırakıldığında, sanki Sabit Oktan’ın da hep gerçekleşmesini beklediği hayali, ölümünden yıllar sonra gerçeğe dönüşecek.

Recai Oktan

9

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

Bir yorum var

  1. FEVZİYE ŞİMDİ

    İyi ki böyle bir babanın oğlu olmuşsunuz.
    Babam, öğretmen Sabit Oktan, “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” direktifiyle meslek yaşamına başlayan ama toplumun geleceğinin sorumluluğunun sadece öğretmende olduğu algısına itiraz eden bir eğitimciydi.
    Böyle algıların yaratılmasının yanlış olduğuna, toplumda tembellik, ilgisizlik ve nemelazımcılık yarattığına; eğitimin temel örgüsünün ailede oluşturulduğuna, öğretmenin bu temel oluşuma şekil verdiğine, içinde bulunulan çevrenin de bireyin eğitiminde ve gelişiminde büyük etken olduğuna inanır; ”cevher sıkışmadan, mücevhere dönüşmez, bunu öğrenci velilerine belletmekte zorlanıyoruz” derdi.

    Babanızın yukarıdaki düşüncelerine tamamiyle katılıyorum. Sorumluluğun sadece öğretmende olduğunu zanneden ve eğitimin evde başladığını önemsemeyen, anlamayan o kadar çok aile var ki! Buna rağmen ne yazık ki özellikle son yıllarda öğretmenlere karşı uygulanan saygısızlık had safhaya ulaşmış durumda.

    Siz de babanızın yolunda ilerleyerek böyle bir oluşumu iyi ki oluşturmuşsunuz.

    Babanızı rahmetle anıyorum. Kaleminize, yüreğinize sağlık.

    3

Bir cevap yazın