bir belirsizlik,
kocaman bir çember,
ben çizilmiş boşluğun içinde,
nokta kadar yer işgal ediyorum,
eşkali belirsiz,
birazda pulsuz, değersiz…
gülümseyen gözlerin ,
elime değiyor,
bir çerçevede, solgun resmin,
bir çekmecede, lastikli tokan,
bir dolapta, eprimiş pazen pijaman,
gülümsemelerini ezber eden, ellerim…
söylese ,konuşsa ,
bu gözler,
bu çerçeve,
bu çekmece,
bu dolap,
mesela,
konumu uzun bir çizgi
sokağı, çiçekli
binası afitap,
odası, pembe
mesela ,
günlerden pazar,
gecesi karanlığı ebedi yolcu
odada,
bir pazar gün aydınlığı
sofrada,
simit peynir çay üçlemesi
inceden inceye bardakta,
senelerin demi,
esir sözlerde,
tahliye kararı,
gündeme düşse,
hayat, bayatlamış umudu
bir ekmek gibi dilimlese
özlem, o dilimlerde raks etse
sarılmak kollara kalsa
yarınlarıma belirli bir imleç
güneş gibi doğsa
yine de,
boşluğun çemberine,
çemberin noktasına,
belirli bir değer biçer mi ?
yerimi söyler mi ?
söylesene,
ben kimim, ederim ne ?
sen de ki ben, kaça ?
ne kadarım, TL cinsinden….
Öğretmen bir babanın tek kızı, üç tane abinin kız kardeşi, melek annemin yavrusu olarak Bolu’nun Göynük ilçesinin köy lojmanında, sıcak bir Ağustos gününde doğmuşum.Takvimler 17 Ağustos 1973 ü gösteriyormuş, köy ebesi gelmemiş,ebem komşu teyzeler olmuş.El bebek gül bebek büyümüşüm, gerçek adımı okul sıralarında öğrendim.O zamana kadar çeşit çeşit isimle çağırılıyordum. Okul kütüphanesinde büyümüşüm,okuma yazmayı abilerimi kıskandığım için okula gitmeden öğrenmişim.İlk okuduğum kitap, Cin Ali. Sonrası geldi. Okuldakiler bitince, komşu köylerdeki okullara dadandım.Şehre gidenler, “ne istersin?” diye sorduklarında; kitap derdim, yemek içmek gibi... Sonra, büyüdük ve orta-lise için şehre taşındık.Üniversite Seramik Bölümü, Formasyon alıp sınıf öğretmenliği, o da yetmedi maliye derken,bitirmeden bıraktım.Evlenip yurtdışına gittim, 7 sene kaldım. Bir kızım var, 18 yaşını bitiriyor. Yurda döndüm. İyi gitmeyen bir evlilik, ağır bir boşanma süreci, boşanmak istemeyen bir eşvesürekliçocuğumu görememek korkusu sonucu ilk atağımı geçirdim. MS tanısı konuldu.2014’ten beri ayakta durmak için mücadele ediyorum. Çok defa atak geçirdim, yürüyemedim, konuşamadım, burnumdan beslendim. %80 engelli olduğum için kimse ayağa kalkabileceğime inanmıyordu.Ama yılmadım. Tekrar ayağa kalktım. Birçok insan acıyarak bakıyordu bana; duyuyordu.Şimdi annesi var, o ölünce kim bakacak, diye... Ailem hep destek oldu sarıp sarmaladı. Ama acılarım içimde büyüdü, 7 senedir kızımı görmedim, sesini duyamadım... Doktorum bir atağımda dedi ki; -Neden içine atıyorsun?Bağır, küfret, içindekini boşalt... Yapamam, dedim O zaman yaz, dedi Ne yazayım, dedim Annem dedi ki; kızım şiir yazar. Doktorun, evet şiir ya, paylaş,takip edeceği, dedi Şiir yazmaya başladım, rahatlattı. Artık tutunduğum bir dal var. Kızıma söylemek istediklerimi şiire döktüm... Kısa öykü denemelerim de var.
Gizem dolu ifadeler yer alsada,özünde çok güzel duyguların,özlemlerin yalnızlık ve gizlenmişlik isteğinin dile getirilmiş olduģu bir şiir diye tanımlayabileceģim güzel bir şiir.Kaleminize ve duygu yüklü yüreğinize sağlık.
Çok teşekkür ederim değerli Şadi hocam . Aslında bir hasret türküsü her harfi özlemi bağıran…
Çok teşekkür ederim değerli Ayşe hanımcığım, sevgilerimle…🍃🌺
Gizem dolu ifadeler yer alsada,özünde çok güzel duyguların,özlemlerin yalnızlık ve gizlenmişlik isteğinin dile getirilmiş olduģu bir şiir diye tanımlayabileceģim güzel bir şiir.Kaleminize ve duygu yüklü yüreğinize sağlık.
Eline sağlık can.
Çok teşekkür ederim değerli kalemdaşım Hüseyin bey, saygılar…
Yüreğinize sağlık. Kutlarım 👏👏👏