Dün ve bugünümüz! Cafer Keskin

Toplumlar da bireyler gibi hatalar yapabilirler.
-Yöneticilerini seçerken, etraflıca düşünüp karar vermek yerine esen rüzgara kapılıp gidebilirler.
“Hedefi belli olmayan yelkenliye rüzgar bile yardım etmez.”
Ne kadar da doğru.
Hem bireyleri hem de toplumların yönelimlerini açıklamada belirleyici bir niteliğe sahip bu veciz söz..
-Toplumsal tarihimiz, toplumsal yanlışlarımızla dolu.
-Kültür ve yaşam tarzımız geleceğimizi yönlendirme de zaman zaman zikzaklar çizmiştir.
1930-40 ve 50’li yıllara ait resimlere  baktığımızda özellikle kadınlarımızda olağanüstü bir yenileşme görmekteyiz.


Bugünün tersine tabii ki.
Elbette, çağdaşlaşma ve toplumsal gelişmişlik düzeyimiz bunun temel kanıtıdır.
Gelişmemizin  ideolojik boyutunu göz ardı edemeyiz.
Modernleşmemizi günlük yaşamımızda 1960’ın ikinci yarısından sonra daha belirgin görmekteydik.
“Türkiye de toplumsal gelişme ekonomik gelişmenin önüne geçmiştir.”tespiti yapan uluslararası sermaye, iç gericilikle birleşerek önce 70 sonra da 80 darbelerini örgütleyip, demokrasi, çağdaşlaşma ve modernitenin önüne ideolojik bir set örerek tavrını toplumsal ilerlemenizi önlemekten yana kullanmıştır.
70 ve 80 darbeleri, bireylerin yaşam biçimlerini daha çok “dinsel” gelenekten almalarının yolunu açarken, bu eğilim giderek topluma da yansımaya başladı.
Ekonomide “neoliberal politikalar” toplumsal düzenimizi altüst etti. 80 darbesi ile topluma giydirilmek istenen “ılımlı İslam projesi “sadece bize değil tüm Ortadoğu halklarına benimsetilmek istenmişti.
Süreç bu yönde ilerlerken adım adım toplumsal etkilerini de yaşamaya başladık.
Bu etkiler sonucunda;
Örgütlenme ve özgür düşünce yolunu kaybetti.
Sorgulayan ve araştıran düşünce tarzı adeta  kayıplara karıştı.
Aydın “direnen tavır yerine uzlaşmayı yeğledi.” toplumun bir kesimi  önce bireysel olarak gelişen bu eğilimi kabul etti ve yeni yaşam tarzına ayak uydurdu.
Derinlemesine baktığımızda 1954 yılında kapatılan Köy Enstitüleri sonrası emperyalizme bağımlılık artmaya başlayınca işler daha da kötüye gitmeye başladı.


Kısaca;
Cumhuriyet’in ilanı ile kazandıklarımızı kaybetme sürecine girdik.
Umarım;
Yeniden toparlanma, demokrasi ve özgürlükleri tüm içtenliğimizle yaşama arzumuz yeniden filizlenir, Anadolu topraklarında..

Ve AHMED ARİF’in doğum gününü bir şiiriyle kutlayıp,
selam gönderelim onunla birlikte hala yaşayanlara.

“Ne İskender takmışım
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler gölgesiz
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım
Görüyor musun

Nasıl severim bir bilsen
Köroğlunu
Karayılanı
Meçhul Askeri
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini

Sonra kalem yazmaz
Bir nice sevda
Bir bilsen
Onlar beni nasıl severdi
Bir bilsen Urfa da kurşun atanı

Minareden barikattan
Selvi dalından
Ölüme nasıl gülerdi
Bilmeni mutlak isterim
Duyuyor musun

Öyle yıkma kendini
Öyle mahzun öyle garip
Nerede olursan ol
İçerde dışarda derste sırada

Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne celladın
Fırsatçının fesatçının hayının
Dayan kitap ile
Dayan iş ile
Tırnak ile diş ile
Umut ile sevda ile düş ile
Dayan rüsva etme beni

Gör nasıl yeniden yaratılırım
Namuslu genç ellerinle
Kızlarım
Oğullarım var gelecekte
Her biri vazgeçilmez cihan parçası
Kaç bin yıllık hasretimin koncası

Gözlerinden
Gözlerinden öperim
Bir umudum sende
Anlıyor musun”

Cafer Keskin

CAFER KESKİN son yazıları (Hepsini Gör)
3

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

Bir yorum var

  1. SİBEL KARAGÖZ

    Umarım filizler ormana, ormanlar ülkeme yayılır…
    Kutlarım değerli hocamı….

    0

Bir cevap yazın