Ensest Ethem Arı

 “Ensest, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada, tanımı bir kültürden diğerine değişmekle birlikte, üzeri örtülen, konuşulmayan bir olgudur.  Uluslararası sözleşmelerle korunan temel insan haklarına yapılan en korkunç saldırılardan biridir. Bireyin beden bütünlüğünü, mahremiyetini, üreme haklarını elinden alan bu durum, genellikle çocuk yaşta başlayarak uzun süre “aile bütünlüğü”nü bozmamak adına gizli kalarak devam etmekte ve neden olduğu ruhsal, sosyal ve cinsel yaşam sorunları erişkinlikte de sürmektedir

Kaynaklarda ensestin tek ve kesin bir tanımını bulmak mümkün değildir. Tanım her disiplinde farklılık gösterir. Amerikan Sağlık, Eğitim ve Koruma Dairesinin 1980’deki tanımına göre; ensest aile içinde ana-baba figürüne, gücüne ve otoritesine sahip kişilerin  çocuğu cinsel anlamda istismar etmesi olarak kabul edilmiştir. Çoğu araştırmacı cinsel ilişkinin cinsel uyarı, pornografi gibi bütün formlarını cinsel istismar olarak kabul etmiştir. Son çalışmalarda üzerinde birleşilen tanıma göre ensest, birbiriyle evli olanlar dışındaki aile üyeleri arasında  sözlü-sözsüz, fiziksel, görsel her türlü erotik davranıştır.

Cinsel istismar ve ensest konusunda gelişmiş ülkelerde çok sayıda araştırma yapılmıştır. Türkiye’deki ensest çalışmaları ise oldukça sınırlıdır. Türkiye’de de ensest yaşanmaktadır. Araştırma süresince yararlandığımız yerli ve yabancı yazıncanın (literatürün) ve saha çalışmamız sırasında görüşmeler yaptığımız uzmanların neredeyse tamamının ifadesiyle ensest ancak çok küçük bir bölümü görünür olan bir buzdağıdır. Yapılan çalışmalar her iki cinsiyetin de ensest mağduru olabildiğini, genel olarak kız çocuklarının cinsel istismara uğrama oranlarının erkeklerden daha yüksek olduğunu belirtmektedir.        Ensest uzun yıllardır varlığını sürdüren ancak sürekli inkâr edilen bir konudur. Ruhbilimci, psikanalist Freud, antropologlar Levi-Strauss, Malinowski, Seligman ve sosyolog Bagley gibi pek çok bilim insanı ensestle ilgili çalışmış ve kendi disiplinlerinin kuramlarına göre farklı açıklamalar yapmışlardır (1)”

“Ensestin yaygınlığı cinsel istismarların büyük bir çoğunluğu bildirilmeyip gizli kaldığı için kesin bir oran vermek mümkün olmamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization-WHO) tahminlerine göre 2002 yılında 150 milyon kız çocuk ve 73 milyon erkek çocuk, 18 yaşından önce cinsel ilişkiye zorlanmış ya da diğer cinsel şiddet türlerine maruz kalmışlardır (1-15)”

“Ülkemizde sayısal verilere ulaşmak hem ensestin saklanması hem de ulusal kayıtların olmaması nedeniyle sınırlıdır. Cinsel istismar konusunda ulusal temsiliyeti olan ilk istatistiksel bilgi Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması 2009 verilerine dayanarak üretilmiştir. Henüz özet bulguları yayımlanmış olan araştırma sonuçlarına göre kadınların %7’si 15 yaşından önce cinsel istismara maruz kalmıştır. Saldırganların %60’ı kadınların tanıdıkları biridir. Saldırganların yakınlık derecesini henüz bilmediğimiz araştırma bulguları ayrıntılı olarak yayımlandığında, kadınların maruz kaldığı ensestin yaygınlığına ilişkin bir tahmin yapmak mümkün olacaktır. Ancak görüşmeler kadınlarla sınırlı olduğundan cinsel istismarın ve ensestin erkek çocuklar arasında yaygınlığı bu araştırmadan çıkarılamamaktadır (1-17)”

“Araştırmamız çerçevesinde taciz edenin kim olduğu konusunda ise temel kıstas kan bağı değildir. Kan bağı olan baba, anne, ağabey, abla, amca, dayı, teyze, hala ve dede gibi akrabalara ek olarak, çocuk üzerinde anne-baba gibi otoritesi ve saygınlığı olan geniş bir akraba ve hısım grubu ensest tanımında taciz edenler arasında sayılmıştır. Örneğin enişte, üvey anne-baba, üvey kardeşler bu gruptadır. Türkiye’de ceza yasası ensesti ayrıca tanımlamamaktadır. Ensest cezaları, saldırganın yakınlığı dikkate alınarak arttırılmaktadır. Ensestin yasalarda tanımının yapılması ensest farkındalığını arttıran bir durum olacaktır (1-24)”

Türkiye’de yaşanmakta olan buzdağının altında neler olduğunu bilmiyoruz. Konunun bilimsel açıklamalarını Ruhbilimci, psikanalist Freud, antropologlar Levi-Strauss, Malinowski, Seligman ve sosyolog Bagley gibi bilim insanlarına bırakalım. Ceza yasasında ensest ayrıca belirtilmediği gibi, cinselliğin, inancın, sadece inancın mı düşüncenin bile tabu olduğu ülkemizde duyduğumuzda insanlığımızdan utandıran ensest olayları  kol kırılıyor, yen içinde kalıyor. Sonra o yen’in içinden orda burada karşımıza çıkan sorunlu insanlar, mutsuz kadınlar ortalığa dökülüyor. Ensestin genel olarak evrimsel-kalıtımsal nedeni olabilir. Zaten Ruhbilimci Freud’da buna işaret etmektedir.

Türkiye özeline şöyle bir bakınca neler görüyoruz?! Tabularla çepeçevre kuşatılmış bir toplum. Kadın cinselliğinin namus olarak algılanması gibi bir akıldışılık. Kuran kurslarında, vakıf yurtlarında ortaya çıkan tecavüz olaylarını örtmeye çalışan devlet otoritesi. Tecavüz olayları karşısında, para ya da baskılara boyun eğen aileler. “Altı yaşında kadınlar evlenebilir” diye fetvalar veren din adamları.  “Aleviler mumsöndü yapıyorlar” diye atılan insanlığın yüz karası iftiralar. “Komünizmde kadınlar ortaktır” diyen  katran karası cehalet. Türkiye özelindeki taciz, tecavüz, kadına şiddet, ensest olaylarının altında yatan en önemli nedenler olamaz mı?

1) – Alanur Çavlin-Bozbeyoğlu / Türkiye’de Ensest Sorununu Anlamak / Nüfusbilim Derneği Haziran 2009 Ankara s.14-15-16-24

 

ETHEM ARI
İzlemek için
10

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

4 Yorumlar

  1. NURETTİN ŞENOL

    Genellikle normal olması, normal algılanması gereken cinselliğin TABU olarak görüldüğü, konuşulmasının bile ayıp, günah olduğu, toplumda karşı cinslerin yaklaşmasının bile yasaklandığı toplumlarda ağırlıkta olmak üzere tüm dünyada görülür.
    Kuşkusuz dünya etik kurallarına göre ve yasalara göre büyük suç sayılmasına karşın; çoğu da gizli kalan, örtülen ancak cinsel saldırıya uğrayanın kişilik bozukluklarına neden olan ensest (aile içi cinsel ilişki), toplumun önemli sorunlarından biridir. Cinsel saldırının en çok baskı gören ve gizlenen bir türüdür. Ensestin sanırım ancak yüzde beşi kadarı ortaya çıkmakta, geri kalanı karanlıkta kalmaktadır.
    Bu toplumsal hastalığın çok güç olan çözüm yollarının başında, normal eşeyler arası cinsel ilişkinin TABU olmaktan çıkarılması ve cinsel eğitimin okullarda ciddiyetle verilmesidir. Bu eğitim sırasında kimlerin kimlere cinsel duygularla dokunmasının yasak ve yanlış olduğu bilgi ve bilinç olarak belleklere kazınmalıdır. Belli yaşlarda belli cinslerarası cinsel yaklaşımın da olağan karşılanmasını uygun görüyorum. İnsanın en güçlü İÇGÜDÜLERİNDEN biridir cinsellik. Bunu baskı altında tutmak kişileri yanlışlıklara, enseste itebiliyor. Hormanların baskısını kişinin kendisinin denetim altına alabilmesi çok güç bir durumdur. Cinsel yanlışlıklar, sapkınlıklar, eşcinsellikler bastırılan hormon baskısı yüzünden görülmektedir. Eğitimde bunlar işlenmelidir. Gençleri uyandırmayalım anlayışı, onların cinsellik konusunda bilgisiz ve bilinçsiz kalması, cahil kalmasına neden olmaktadır. Okulların görevi insanları eğitmek, gerekli bilgileri vermek değil midir?

    2
  2. Ethem bey hocam yüreğinize bilincinize sağlık öncelikle.
    Boylesi içler acisi bir konuyu işlediginiz için sizi cani gonülden kutluyorum.
    Çok maalesef bir çok sorun gibi bunun da adı henüz konmasa da, ülkemizde çok vahip şekilde görüldüğü gerçeğidir.
    Bu gerçek mülktedirler tarafından ne yazık ki sumen altı edilmektedir.
    Sizin de yorumunuzda belirtiğiniz gibi kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla üstü aileler ve toplum tarafından örtbas edilmek isteniyor.
    Bunun mağduriyetini ise yaşayan nezdinde sorunlu bir birey olarak gün yüzüne çıkıyor maalesef.

    3
  3. Ensest konusunda bir program izlemiştim.Sanilandan daha fazla olduğu söyleniyordu.Dogrudur.Taciz ,tecavüz saklanır bizim toplumda.Bu olay bir de aile içinde olunca ses çıkarılmaz. Kapalı toplumlarda saklanır.Ayni evin içinde böyle bir olay nasıl farkedilmez?Demekki fethedildiği halde ses çıkarılmıyor.Son zamanlarda ünlü bir psikoloğun gerçek hayat hikayelerinden senaryolastirdigi TV dizilerinde bu konu ve sonucları işleniyor.Oyle acı hikayeler anlatılıyor ki inanılmaz sanki.Normal bir karşı cins arkadaşlığının ayiplandigi bir toplumda kapalı kapılar ardında neler yaşandığını kim bilebilir?Toplumumuzda tabu olarak görülen,yok sayılan bu konuyu işlediğiniz için yüreğinize sağlık.

    3
  4. Yazıda da belirttiğiniz üzre bu konu hasır altı ediliyor. Yazının sonunda son noktayı koyduğunuz tespitlere aynen katılıyorum. Ayrıca akraba evlilikleri de bir unsur olabilir. Emeğinize sağlık.

    3

Bir cevap yazın