En büyük çocuk yirmi üç yaşında oğlan, ikinci çocuk abisinden iki yaş küçük bir kız çocuğu. Aile köyde kendi halinde yaşayıp gidiyormuş.
Günün birinde, evlerine bir misafir gelmiş. Misafir bu ya, bir şeyler ikram etmek gerekiyor; onlarda, öyle yapmışlar. Yemişler, içmişler, sohbet etmişler. Derken, misafir susamış. Fakat evde, su yokmuş. Köy yeri… Evin içinde, şehir evleri gibi, su olmuyor bildiğiniz gibi. Suyu köyün akan deresinden getiriyorlarmış.
Abi kız kardeşine seslenmiş:
-Evde su yok, git dereden su getir!
Kız bakracı takmış koluna, salına salına dereye gitmiş. Evdeki misafir ise su bekliyormuş. Kız gitmiş gitmeye de , bir türlü gelmemiş.
Misafirin dili damağı kurumuş:
-Su yok mu, diye isteğini yenilemiş.
Oğlan annesine:
-Ana, bir in de dereye, bak bakalım, bu kız niye gelmedi?
Anne hemen kalkıp, o da dereye gitmiş. Gitmiş gitmeye de, ama o da geri gelmemiş.
Oğlan iyice telaşlanmış, dönmüş babasına:
-Baba, git bir bak, giden gelmiyor. Kötü bir durum mu var ki, anam da gidip, gelmedi?
Baba telaşlanmış, o da kalkıp arkalarından gitmiş. Gitmiş gitmeye ama o da geri gelmemiş. Misafir tekrar su istemiş.
Oğlan misafire:
-Bekle, ben bir gidip bakıp geleyim, ne oldu bunlara acaba, deyip bir telaşla evden çıkmış.
Varmış dereye, ne görsün? Annesi, babası, kız kardeşi oturmuş ağlıyorlarmış.
Yaklaşmış yanlarına, çömelmiş yanı başlarına:
-Hayırdır, niye ağlıyorsunuz; kötü bir şey mi oldu da ağlıyorsunuz?
Anası oğluna:
-Oğul, hele otur şöyle yanıma, dinle beni. Bizim derdimiz çok büyük.
Oğlu oturmuş, annesinin yanına:
-Anlat ana, ne oldu?
Annesi hem ağlıyor, hem de oğluna:
-Bak oğlum, kız kardeşin şu derenin öbür yanındaki köye gelin gitse, çocukları olsa, bize gelmek isteseler. Gelirken bu dereye düşseler, boğulup ölseler; sen ağlamaz mısın?
Oğlan yerinden fırlamış:
-Siz delisiniz, demiş. Kalkın alın suyu, eve gidiyoruz.
Doldurmuşlar helkeyi suyla, evin yolunu tutmuşlar.
Eve geldikten sonra, oğlan:
-Ben atıma binip, memleketi dolaşacağım. Sizden daha delisine rastlarsam, kurtuldunuz, demektir. Eğer memlekette saf delilere rastlamazsam, anam avradım olsun; elimden çekeceğiniz var demiş. Atına binip evden ayrılmış.
Atını öyle bir sürüyormuş ki dört nala derler ya, işte öyle.
Yolda giderken, yol kenarındaki bir tarlada çapa yapan bir kadına rastlamış.
Kadın kaldırmış başını, karşıdan gelen atlıyı görünce, seğirtmiş hemen yol kenarına.
Bağırarak, oğlana:
-Nereden geliyorsun oğul, demiş.
Oğlan:
-Cehennemin dibinden geliyorum, demiş.
Kadın, şaşırarak tekrar sormuş:
-Öbür dünyadan mı?
Oğlan:
-Evet demiş, öbür dünyadan geliyorum.
Kadın:
-Kurban olduğum, kocamı gördün mü?
Oğlan:
-Gördüm, demiş..
Kadın:
-Bir şey istedi mi benden?
Oğlan:
-İstedi.
Kadın:
-Ne istedi, kurban olduğum?
Oğlan:
-Ne isteyecek? Ne kadar parası elbisesi varsa, hepsini versin dedi.
Kadın:
-Bekle yavrum, ben gidip hepsini getireyim, götür kocama.
Kadın eve gitmiş, kocasının parasını elbiselerini, bir bohçaya koyup oğlana getirip vermiş:
-Allah senden razı olsun, kocama çokça selam söyle.
Oğlan:
-Söylerim teyze, sen meraklanma. Hem de öyle söylerim ki!
Oğlan ganimeti alıp, ayrılmış oradan, doğruca eve gitmiş.
Evdekileri, şöyle baştan aşağı bir süzmüş:
-Üzülmeyin, demiş, sadece siz saf ve deli değilsiniz. Memlekette saftan, cahilden, salaktan geçilmiyor.
Memleketin hali cehalet, cehalet, cehalet.
Esma Uzsoy
- Gemi Cehaletten Su AlıyorEsma Uzsoy - 25 Nisan 2021
- Veda – Esma Uzsoy - 3 Mart 2021
Annem rahmetlik bu tür mesel anlatırdı tabi ki olayları daha değişikti. Neydi diye hep düşünüyordum bu meselleri. TEBRİKLER ve Yüreğinize SAĞLIK ARKADAŞIM çok güzel bir yazıydı
Ot kökünde bitermiş; yıllar önce atalaramız ne idilerse biz de öyleyiz. Sadece yılların ve kahramanların ismi değişiyor. Teşekkürler kalemdaşım, güncel bir konuya değinmişsiniz.
Cehalet bu kadar yaygın olmasaydı Jet Fasıllar,Parsadanlar,Banker Kastelli en son da Tosuncuk veKripto parçacılar nasıl kazanacaklardı?Günümüzde halen telefon dolandiricilari aynı cümleyle dolandırıyorlar.Adamlar yeni bir hikaye uydurmaya bile uğraşmıyor. Aynı yalana herkes inanıyor.Cunku eğitim sistemimiz,aile yapımız sormayı,sorgulamayı yasaklıyor.Olaganustu bir durumda nasıl karar verileceğini kimse anlatmıyor. Çünkü evdeki büyüklerden ülkeyi yönetenlerden başka kimsenin karar verme yetkisi yok.Calişmayan beyin de paslanmış duruyor.
Canım Esma canım. Eskiler darbımesel gibi derlerdi. Aynı o tatda bir öykü yazmışsın. Memleketin son durumuna atıfla, cehalet artık arşıalâya çıkmış vaziyette.
Yüreğinize, emeğinize ve kaleminize sağlık.
Kutluyorum kaleminiz var olsun. Harikaydı.
kaleminize emeğinize sağlık. Kutlarım 👏👏👏