Huysuz Virjin… Eğitime El Verdi… Cana Can Kattı…

”Sevilen insanların aleyhinde alınan kararlar, kararı alan insanları sevimsiz yapar.”

Seyfi Dursunoğlu

Seyfi Dursunoğlu 1932 yılında Trabzon’da doğmuştur.

Pek çok ülkede sahne alan Dursunoğlu, Huysuz Show adlı programıyla kendini tüm Türkiye’ye tanıtmış ve sevdirmiştir. Dursunoğlu, bir dönem Popstar Türkiye yarışmasının ikinci sezonunda, İbrahim Tatlıses, Garo Mafyan ve Deniz Seki gibi şarkıcı ve sanatçılarla birlikte jüri üyeliği de yapmıştır.

2012’de Show TV’de yayınlanan Huysuz’la Dans Eder misin? programını sunmuştur. Aynı yıl Star TV’de yayınlanmaya başlayan, Benzemez Kimse Sana adlı yarışmada jüri üyeliği yapmıştır. Programın final bölümüne son kez Huysuz Virjin olarak çıkmıştır ve “Bu benim son kantom” diyerek yaşından dolayı bir daha kanto yapamayacağını dolaylı bir yönden anlatmıştır. Ayrıca 15 milyon TL tutarındaki mal varlığını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışlayacağını açıklamıştır.

Seyfi Dursunoğlu “Doritos Akademi” reklamlarında oynamıştır. Huysuz Virjin tiplemesiyle “Katina” isimli seslendirdiği şarkısı vardır.

24 Ocak 2015 Cumartesi akşamı “Benzemez Kimse Sana” programının 3. sezonunda yeniden jüri üyeliğini yapmıştır.

Sanatçının, mirasını kime bıraktığı ise merak konusu olmuştu. Dursunoğlu, yaptığı bir röportajda, mirasıyla ilgili gelen soruya; “40 yıldır çalışıyorum. 40 yıllık birikimimi bildiğiniz gibi Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na bağışlayacağımı açıklamıştım. Ancak bir şey oldu ve bundan vazgeçtim. Vakıf yetkilileri bir gün beni aradı ve Alâeddin Yavaşça için bir gece düzenlediklerini, o geceyi sunmamı istediler. Bunun karşılığında da bana bir şilt vereceklerini belirttiler. Sonra düşündüm. Ben de bir sanatçıyım. Neden bana bir gece yapılıp da şilt verilmiyor da başkasının adına yapılan bir gecede veriliyor dedim.” dedi. “Ben öldükten sonra kimse mirasımı bölüşemeyecek.” diyen Dursunoğlu, “O zamana kadar kendilerine bağışta bulunmuştum. Ama şimdi mirasımı Türkan Saylan’ın Derneği’ne (ÇYDD) bırakmaya karar verdim” ifadelerini kullanmıştı. Öyle de yaptı mal varlığını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bağışladı.

Ülkemizin biricik Huysuz Virjin’iydi o. Yüz yüze tanışamasam da ekran karşısında hep izlediğim, izlemek istediğimdi o. Onun güldürülerine hayrandık memleketimiz. Gayet seviyeli, kültür dolu şov programı izliyorduk. Söylenmeyenleri ince ince ile ironi yaparak işliyordu sahnede başarıyla…Her yerde olduğu gibi izlenen siyasi bakış ile karalama politikası ile sanat karşı karşıya getirilmiştir. Sanatçısını  koruyan ,kollayan onu biricik hayat damarı olarak görmeyen, göremeyen zihniyetle yönetildiğimiz için Seyfi Dursunoğlu dahil bir çok sanatçımız çile çekmiş, yaftalanmış, hapislerde yatırılmıştır. Ülkemizin nadir sanatçılarımızı alkışlayacağımız günleri adeta özlüyoruz.

Ne güzel yazılar, dilekler dökülmüş ardından…

“Bedenini kadavra olarak inceleyecek olan tıp fakültesi öğrencilerinin Huysuz Virjin’in akciğerini özellikle incelemesini öneriyorum. Neden nefessiz kaldığına baksınlar, Türkiye’nin yakın tarihini görecekler.” (U. Erışık)

HUYSUZ VİRJİN’İ ÖLDÜREN GERÇEK NEYDİ?

Tüm yaşamı huysuzluklarla (!) doluydu, bir huysuzluk (!) da gider ayak yaptı: Tüm mirasını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, bedenini de kadavra olarak tıp fakültesine bağışladı!

Neden?

Dikkat edin; Türkiye’de siyaset kurumu, ilericiliğin değil, gericiliğin üzerine işletilir. Toplumu bir arpa boyu olsun ileriye taşıyacak devrimsel hamle yeteneğinden yoksun olan siyaset, çareyi gericileşerek “oy kapma”da bulur. Bu durumda da, hedef seçmen, sonradan geriye dönene değil, zaten gericiliğin kitabını yazmış olana oy verir. Oyu alan da, toplumu daha da gericileştirerek, kendi siyasal geleceğini garantilemek ister. 1938’den bu yana olanın özeti budur.

“Huysuz Virjin”, nerede tepetaklak edildi ve kabuğuna çekildi? İşte tam bu kirli çarka dönmüş kısırdöngünün ağırlık merkezinde…

Zeki Müren’i “ama”lı alkışlayan, Bülent Ersoy’u “fakat”lı seven, Küçük İskender’i “lakin”le okuyan, bir türlü kendi içine tam olarak sindirememişliğin geldiği son nokta, Huysuz Virjin gibi yaratılmış bir karakter üzerinden Seyfi Dursunoğlu’nu da aynı yerden vurmak olmuştu. Soru şuydu: Acaba Seyfi Dursunoğlu da “o biçim” miydi? Eğer “o biçim” ise, bir “ancak” da ona ekleyelim!

“Küfür bizde mecliste olabilir, sahnede olamaz. Bel altı bizde mecliste olabilir, sahnede olamaz. Bizde küçücük çocuklara tecavüz edenler için mecliste “araştırma komisyonu” bile kurulamaz; ama “müstehcen” denilen şey artık neyse, ondan sahnede olamaz.

Heykelden tahrik olanlar memleketine dönüştü güzel ülkem… Heykelde kadın memesi görünce hormonları zıplayanların ekranda Huysuz Virjin’i görünce sinirlerinin zıplaması doğaldır; çünkü kendi iç pisliğini ancak dışarıya “ahlâk zabıtası” kesilerek kapatabilir. Su damacanasına bakınca, onda mastürbasyon yapabileceği bir “delik” gören sapkınlığın Huysuz Virjin’e bakınca “müstehcenlik” görmesi de çok normaldir.”(U.Erışık)

Seyfi Dursunoglu namı değer Huysuz Virjin’i kaybetmişiz söylenemeyenleri ironiyle dillendiren zeki, entellektüel, sıra dışı, neşeli, nüktedan halleriyle yıllarca gülümsetti bizleri güzel uyusun rahmetle… Neslihan Dağlı

Memleketimizde güzel bir renkti o. Dansöz kılıklı adamlardan daha cesur sanatçıydı. Katina ve huysuz Virjin olarak yüreklerimizdeki yeri asla unutulamaz, unutturulamaz.

Ruhu huzurla uyusun.

Hatice Altunay

 

HATİCE ALTUNAY
HATİCE ALTUNAY son yazıları (Hepsini Gör)
5

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

4 Yorumlar

  1. Hatice Altunay

    Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.

    0
  2. Hem çok severek hem hüzünlenerek okudum. Huysuz virjin ı bu kadar güzel anlatan çok az kişi vardır. Toplumda böyle sevgi dolu yüreklere ihtiyaç var, emeğinize sağlık.

    5
  3. Anısına saygıyla. Güzel insandı.Zeki ve dolayısıyla espriliydi.Bir güzellikte giderken yaptı.Butun mirasını ÇYDDY ye bıraktı.Rahat uyu güzel insan.

    4
  4. Bedriye Çakıcı Canbaz

    👍👍👍

    2

Bir yanıt yazın