Herkesin algısı, dikkati birbirinden farklı. Ben kendimde tuhaf bir şey fark ettim. Bir eşyayı ilk olarak rengiyle görüp tanımlıyorum. Mesela birinden süzgeci vermesini istiyorsam, süzgeci değil, “maviyi verir misin” diyorum. Bu her zaman böyle oluyor. Vitrindeki eteğe ya da bluza bak değil, “kırmızıya, yeşile bak” diyorum. İlginç bir durum. Karşımdaki böyle görmüyorsa, anlaşmazlıklar çıkabiliyor.
Olayları, duyguları, görselleştirerek daha kolay anlıyorum. Ancak o zaman somutlaşıyorlar zihnimde.
“Visualization” “Görselleştirme” diye bir kavram var. Ciddi ciddi teknikleri de var bunun. “Görselleştirme Meditasyonu” var mesela. Çok istediğiniz bir konuyu zihninizde resim olarak canlandırıyorsunuz. Kırmızı bir otomobil istiyorsanız, kendinizi o kırmızı otomobilin içine yerleştiriyorsunuz. Çocuk istiyorsanız, kucağınızda çocuğunuzla kendinizi hayal ediyor, o imaja bütün dikkatinizle odaklanıyorsunuz.
Nasıl sürekli düşünmekten insanın korktuğu başına gelirse, burada da aynı mantık geçerli. Teksif olunan ihtimalin ısrarla çağrılarak gerçekleşeceği ümit ediliyor.
Bu da bir alışkanlık istiyor tabii ki. Hayal kurabilmeyi ve o hayale inanabilmeyi gerektiriyor. Bilirsiniz, herkes hayal kuramaz.
Son zamanlarda, beş dakikalık bir muhabbet sonrası, karşımdakinin algı kapasitesini başının üstünde, karikatürlerdeki konuşma balonuna benzer şekilde resimleyebilir oldum. Kimininki dünyamızın üstünde renkli ve karmaşık bir dünya daha neredeyse. Hayranlıkla içinde kaybolup gidiyor insan. Kimininki futbol topu, kimininki pinpon topu, kimi zeytin tanesi kadar.
Bazen iki cümlede öyle net görüyorum ki, o algı balonunun orada olduğuna yemin bile edebilirim.
Konuştukça veya yazdıklarını okudukça derinleşip büyüyor bazısı, hayret ve coşku içinde, karşılaştığın yeni zenginliği izliyorsun. Bazen de tam tersi oluyor, giderek küçülüyor, havası kaçıp, kurumuş cevize dönüyor.
İdrak balonunun çapı ile yanlış anlaşılma ihtimali de ters orantılı. Biri küçüldükçe, diğeri büyüyor.
Görselleştirme idmanları yaparak muhatapların idrak balonlarını görebilmek, bu bakımdan çok yararlı bir yetenek. Eğer belli bir çapın altındaysa, konuşmaktansa susmak isabetli olur. Susmakla yanlış anlaşılma ihtimali de ters çalışıyor çünkü.
Biri arttıkça diğeri azalıyor.
#cananalicantekpınar
CANAN ALİCAN TEKPINAR son yazıları (Hepsini Gör)
- Kendini Bil Canan Alican Tekpınar - 3 Ağustos 2022
- Belki Canan Alican Tekpınar - 6 Mayıs 2022
- Yeşil Tırtıl Refleksi Canan Alican Tekpınar - 18 Nisan 2022