Kara Resimler-Francisco Goya Canan Alican Tekpınar

Burada İspanyol ressam Francisco Goya’nın Kara Dönemi’ne ait resimler paylaştım. Bunlarla ilgili kısa bilgiyi de aşağıda özetledim.

Bu resimlerin müthiş bir etkileme gücü olduğunu, izleyeni duygu yoğunluğuyla içine çektiğini düşünüyorum.

Sanki Nietzche’nin “Karanlığa (uçuruma) uzun bakarsan, karanlık da sana bakar” sözünün ürperticiliğini yansıtıyorlar. O karanlığa dikkatle baktığınızda, Goya’nın ciddi hastalığının, kendisinden çok genç aşkının yarattığı bunalımla birleşerek, savaş ve baskı yönetiminin dehşetine eklemlendiğini, oluşan dipsiz karanlığın da duvarlardan dik dik size baktığını hissediyorsunuz.

Köpek

Çok ilginç şekilde bu resimlerden beni en çok etkileyeni en boş, en küçük, en sade ama en çarpıcı olanı “El Perro”; sahibinin ölümüyle kendisini seven tek kişiyi kaybeden köpeğin hüzünlü resmi. Dayanılmaz kaybın o küçük canlıda yarattığı korkunç hüzün ve içinde kaybolduğu boşluk duygusu, müthiş ustaca yansıtılmış. İnsanın içi parçalanıyor.

“Kara Resimler”, İspanyol ressam Goya’nın, “Sağırın Beşi” adıyla bilinen evinin iki katındaki duvar sıvasına, 1819-1824 yılları arasında dekorasyon amacıyla yağlı boya ile çizdiği 14 tablodan oluşan karanlık ve ürkütücü duvar resmi serisidir.

Goya’nın bu tabloları, Napolyon’un 1808’de Madrid’i ele geçirmesi ve direnenleri acımasızca infaz etmesi üzerine bozulan ruh halinin etkisiyle yaptığına inanılıyor.

Yani bir kez daha bir İspanyol sanatçı savaşın yarattığı yıkım ve acıyı sanata dönüştürmüş. Aynı Guernica ile Picasso’nun, Gitar Konçertosu ile Rodrigo’nun yaptığı gibi..

Bu resimler bizi, sanatçının yaşadığı dönemin ürünü olduğu ve döneminden soyutlanarak sanatında salt kişisel ruh halini yansıtmayacağı gerçeği ile karşı karşıya getiriyor..

Son şarkısıyla Tarkan’ın bir kesim tarafından yerden yere vurulmaya çalışıldığı bugünlerde yeniden hatırlanması gereken bir gerçek bu.
Kara Resimler’deki sahnelerin çoğu, ışığın olmadığı, havanın karardığı zamanlara ait gece görüntüleridir. San Isidro Festivali, El Aquelarre ve San Isidro Kaynağına Hac (günbatımına doğru ilerleyen bir öğleden sonra) resimlerinde görülen bu durum ile, ışığın ölümüyle ilişkili olarak arka plandaki karanlığa vurgu yapılmıştır. Böylece resimlerde kötümser bir hava, muazzam bir görüntü ve gerçekdışı mekânların gizemi ortaya çıkmıştır.
Resimlerdeki karakter grupları düşünceli ya da şaşkın haldedir. Şaşkın gözüken karakterler, gözleri kocaman açılmış, gözbebekleri gözlerinin beyazıyla çevrelenmiş, ağızları açık şekilde, bir karikatüre ya da grotesk hayvana ait olabilecek bir yüz ifadesiyle betimlenmiştir. Karakterler, akademik standartlarda reddedilmiş şekilde kötü kişisel özelliklere sahiptir. Resimler çirkin ve kötü olanı betimler, güzellik artık sanatın temel konusu değildir. Bunun yerini, acıma duygusu ve insan hayatının tüm yönlerini, en tatsız olanları dahi dışarıda bırakmadan anlatma çabası almıştır. Valeriano Bozal’a göre bu ev “dünyevi bir Sistine Şapeli” olarak değerlendirilebilir; burada güzelliğin ve kurtuluşun yerini sağduyu ile yalnızlık, yaşlılık ve ölüm bilinci almıştır.

Oğlunu Yutan Satürn

Gülen Kadınlar

Judith ve Holofernes

Okuyan Adamlar

San Isidro’ya Hac Yolculuğu

Sopalı Kavga

Fantastik Vizyon

Kutsal Yürüyüş

Leocadia

Kader

Cadı Ayini


Çorba içen adamlar

İki İhtiyar Adam

Yararlanılan kaynaklar:
#wikipedia
#ufuktekin
Canan Alican Tekpınar

CANAN ALİCAN TEKPINAR
CANAN ALİCAN TEKPINAR son yazıları (Hepsini Gör)
4

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

2 Yorumlar

  1. Çok ilginç resimleri güzel bir yazı ile süslemişsiniz. “Karanlığa uzun bakarsan, karanlık da sana bakar” TEŞEKKÜRLER

    2
  2. Şu halde “sanatın bütün dallarındaki sanatçı, çağının tanığıdır, yaşadığı dönemi tarihe not düşer” diyebiliriz. Bunun en iyi örneklerini Avrupa’da görebiliyoruz. Dinin egemen olduğu dönemlerde, tapınaklara dinsel olayları ve kahramanlarını resim olarak, heykel olarak bugünde hayranlıkla izlediğimiz yapıtlarla işlemişler. Sadece bu kadar değil. Bizim, kiracı gibi üzerinde oturduğumuz Anadolu efsanelerini de sanatın her dalı ile işleyerek halklarına hem belletmişler ve onları koruyarak hem de unutturmuyorlar. Çünkü uygarlıklar beşiği Anadolu efsanelerini insanlara yüce duygular aşılayan, erdemli olmayı belleten yönleri var.
    Tarkan, hangi amaçla olursa olsun yaşadığımız karanlık günlere şimşek oldu, balkıdı geçti, geleceğe dair umut ışığı oldu.

    1

Bir cevap yazın