Sen toprağa tohum yerine sevgini sererken,
Ben seni düşünüyordum,
Bir ucu sana çıkan yollara uzanıyordum toz duman..
Yollara bir baksan görecektin,
İzlerimin sende bittiğini,
Bazen sana yakın meşedeki kuşum ben,
Kaptırmışsın kendini sevda türkülerine.
Eşlik ediyorum sesine yanı başından,
Bahara uyanmış bir kuş sanıyorsun sen.
Sonra bir menekşeye takılıyor gözlerin,
İnadına mor, mor bakan,
İnadına kırların sevdalısından.
Sevda kokan,
İkimiz de toprağa tutkun.
Eğilip kokluyorsun, içine içine doluyor,
Damarlarına yayılıyorum,
Yüreğin bir başka vuruyor.
Kanın baharla bir akıyor,
Damarlarında bir nehir coşuyor,
Toprağa bulanıyorsun.
Bahar yağmurlarında ıslanıyorsun,
Islak saçın alnın da yapış yapış..
Bazen önündeki çiziye konmuş,
Bir kelebeğe eğiliyorsun,
Şefkatle parmağının ucundan uçuruyorsun.
İşte ben oyum, sen bilmiyorsun.
Sevgine bulanıyorum tozayan topraklardan.
Bazen bir ceylan oluyorum uzaktan,
Ürkek ürkek bakan.
Tüfeğini doğrultuyorsun üstüme,
Gözlerime bakıyorsun,
Masum bakışlarıma kıyamıyorsun.
Biliyorum, yakalasan gözlerimden öpeceksin.
Sonra bir bulut olup geçip gidiyorum üstünden..
Sen yağmur yağacak deyip ayrılıyorsun toprağından.
Kırlar bomboş kalıyor..
Sen ve ben kırların birbirine değmeyen,
İki mevsimiyiz biliyorsun,
İki mevsiminden biri sen, biri ben,
Biri giderken, öbürü gelmekte olan..
Biri sen, biri ben,
Biri gelirken, öbürü giden…
Hiçbir zaman bir araya gelemeyecek olan…
Bir türkü yankılanıyor kırlardan..
Bir elmanın yarısı, biri sensin, biri ben,
İki ceylan yavrusu biri sensin biri ben..
ÖZ YAŞAM ÖYKÜSÜ Tekirdağ’ın Akçahalil köyünde ailemin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldim. Kıtlık yıllarının bütün sıkıntıların yaşadım çocukluğumda. Babam doğduğum yıl ölmüş olduğundan babasızlığın mahrumiyetleri de sıkıntıları katlamıştı. Çevremde istediğim anlamda bana sahip çıkabilecek kimsem yoktu. Herkesin derdi sıkıntısı vardı o yıllar. İlkokula yazdıran olmadı. Bulunduğum konumdan mutlu değildim. Aydın bir kafam vardı. Öğrenme açlığı hissediyordum. Kendi gayretimle İlkokulu dışardan bitirdim. Bu sırada bana destek olan, köyün ilkokulunda eğitmen Mehmet Yılmaz Bey'i, asil öğretmen Halil Çetintaş Bey'i unutamam. O yıllarda sayıları çok olmasa da durumu elverişsiz olup, okuma imkanı olmayan çocukları sınavla okula alan, altı yıllık parasız yatılı öğretmen okulları vardı. Bu okullar Köy Enstitülerinin bir devamı gibiydi. Öğretmenlikten başka hiç bir meslek düşünmüyordum. Bu okulların sınavlarını başarmanın zor olduğu söyleniyordu. Kendi çalışmam ve çabalarımla Bolu Kız İlköğretmen Okulu sınavlarını kazandım. Altı yıl sonra bu okulu başarıyla bitirdim. Çorlu’nun Pınarbaşı köyünde bir buçuk ay İlkokul Öğretmenliği yaptıktan sonra İzmir Eğitim Enstitüsü sınavlarında da başarılı oldum. Okulun Edebiyat grubu bölümünü iki yılın sonunda başarıyla bitirdim. Bir yıl Giresun Kız Meslek Lisesi’nde Edebiyat Grubu öğretmenliğimden sonra, memleketim Tekirdağ’a geldim. Tekirdağ Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi’nde Türkçe Edebiyat Öğretmeni olarak çalıştım ve buradan emekli oldum. Güzel sanatlara olan ilgim ve yeteneğim çocukluk yıllarıma dayanır. Resim, el sanatları, müzikle hobi olarak yakından ilgilendim. Edebiyat, şiir hep tutkum olmuştur. Dünyanın başka uğraşları bitip de kendime zaman ayırabildiğim andan itibaren yazmaya başladım. Şiirlerimde ve diğer düz yazılarımda Türkçeyi en güzel, en doğru, ve arı biçimde kullanmaya özen gösteririm. Açık, duru ve dolaysız anlatımı tercih ederim. Gerçekçi olduğum kadar duygusalım. Yazılarım duygu ağırlıklıdır. Her konuda yazarım. Yayınlanmış üç şiir kitabım, öykülerim bulunmaktadır. Düzyazı türünde ( anı, öykü, makale) yazılarımı bir kitapta toplama hazırlığı içindeyim. Dördüncü şiir kitabımın hazırlığı tamamlanmak üzere.. Hamdiye Özer 23 Eylül 2021
Kaleminize yüreğinize sağlık öğretmenim. Teşekkürler
Kaleminize sağlık Hamdiye Hanım.