Korkunun ecele faydası yoktur; onu çekip almazsa kişi zamanla sahibini yer bitirir. Ancak cesaretin onurlu duruşa çok faydası var. Onur saygın duruşu ifade eder, zira. Oysa korku kaypaklığı ifade eder.
Korku sizi hiç tereddütsüz itaat etmeye yönlendirir. Cesaret ise sorgulamaya, öğrenmeye, gerçeğe götürür. Aydınlanmanın yolu cesaretten geçer, korkudan değil.
Korku öğrenmenin önünde en büyük engeldir.
Öğrenmek isteyenin, gerçeğe ulaşmak isteyenin, doğruyu bulmak isteyenin, önce kafasındaki korkuyu bitirmesi gerekir, dolaysıyla.
Aklımıza gelebilecek her türlü korku.
Rengi, cismi, niceliği yoktur. Herkeste farklı şekilde ortaya koyar kendisini, tabii kafanıza girebilmeyi başarmışsa.
Korkunun kölesi olmayınız, cesaretin efendisi olunuz.
Şayet insan korku duvarlarını yıkmazsa, duvarlar sahibinin eceli olur bir gün.
Bu yüzden unutulmamalıdır ki;
korku bir dağ gibidir, her zaman yükselir insanın önünde,
şayet ona geçit verirsen.
O dağın yamaçlarında korkunun beslediği her şeyde ihanet de vardır .
En başta da insanın kendine ihaneti vardır.
Kendi değerlerine, kendi öz benliğine ve yaşam felsefesine.
Zira korkunun pençesine düşen insan kendisinin de kurdudur.
Zamanla korku kendisini kemirir ve çıplak bir dal misali kalıverir ortada.
Oysa cesaret aydınlığa çıkarır kişiyi. Düzlüğe çıkarır. İnsanlığa çıkarır, kendisine ihaneti alaşağı eder.
Zirveye vardırır en sonunda kişiyi. Yani hakikate vardırır.
İşte mesele tamda şudur ki; o dağı aşmak yani içindeki o korkuyu aşmak, güçlü bir irade ve kocaman bir yürek ister. Yani cesaret ister.
Aksi takdirde bütün dağlar üzerine devrilir. Altında ezim ezim ezilirsiniz.
Korkuyu aşamayan korkunun esiri olur. Korkunun esiri olan insanda korkunun karanlık pençesinde bir serçe gibi çırpınsa da kendini alı koyamaz. Dar kalıplar içerisinde sıkışıp kalır. Bilgileri yüzeysel olur.
Bu yüzdendir ki insan mücadele ederken hayatla ,önce önündeki çeperi kaldırmalı.
Yani korkuyu kaldırmalıdır.
Kişinin genlerine işleyen bin yıllık bir korku da olsa, kendisine miras da kalsa söküp atmasını da bilmelidir insan, yeri geldiğinde.
Çünkü onurun korkuya teslim edilmeyişi önemlidir.
Sağlam duruş tamda burada onu ifade eder.
Bilinmelidir ki korkunun panzehridir cesaret.
Asla ve asla aklınızı ve yüreğinizi esir almasına izin verilmemelidir bu yüzden.
Aksi takdirde bu hayat yolculuğunda ileri adım atmada ayaklarınızı sürekli geriye doğru iter durur. İstediğiniz şekilde asla yol alamazsınız. Hep ama’larınız, fakat’larınız olur, neden’leriniz, niçin’leriniz olur. Bir arpa boyu yol alamazsınız.
Kendiniz olamazsınız yani. İradeniz hep ipotek altında olur. Edilgen olup asla benliğinizle hareket edemezsiniz. Karar mercii siz olamazsınız. Hep sizin adınıza karar verilir. Şart gibi, kânun gibi, size düşen sadece yerine getirmek olur.
Dolayısıyla korkuyu yüreğinde barındıranın kafası sürekli gelgitlidir. Siz yapmak istersiniz kafanızdaki korku sizi çekmek isteyecektir hep.
Tıpkı suları azalan meddücezir gibi. Asla gelgitleriniz bitmez.
Başarıyı da asla yakalayamazsınız.
Çünkü başarının anahtarı cesaretten gelir.
Cesaret adım attırır. Öz güveni geliştirir.
Kendi ayaklarınız üzerinde durmayı öğretir. Kısacası kendiniz olmayı öğretir.
Cesur bir insanın aşamayacağı hiç bir dağ yoktur, bu yüzden.
Yeter ki kendine güvensin. Kendini bu konuda aşsın. Korku çemberini söküp atabilsin.
Kendini aşan insan dar sınırlar içerisine hapsetmez kendini.
Belki çoban yıldızını görmezsiniz ama zirveden hayatı daha berrak görürsünüz.
Belki kanatlarınız yok ama özgür düşünenin düşünce dünyası bir okyanustur, sizi her bilgiye götürür.
En büyük okyanusta asla boğulmaz, özgür düşünen insan çünkü yüzmeyi Yani bilgiyi öğrenmiştir.
Zeynep Kıyak
- Geç Kalma Zeynep Kıyak - 2 Ağustos 2022
- Yolculuk Zeynep Kıyak - 7 Haziran 2022
- Selam Götür Zeynep Kıyak - 1 Nisan 2022