Epeydir şiir deryasındayım... Bu deryada bir noktayım... Bazen yosunlara dolanırım... Tam boğuldum derken... Bir balık gibi soluduğumu fark ederim. Şiir bu ya olmayanı oldurmak... Ağlayanı güldürebilmektir marifeti... Düşünmeyeni düşündürmek... Kaybolmuş kişilere kendilerini buldurmaktır başka bir görevi... "Dizelerin beni anlatıyor" "Kendimi buldum o kızıl saçlıda Kırmızılı kadın aynı ben, beni anlatmışsın tanır gibi". Hele ki "Vita kutusundaki sardunyalar", "Hani dokununca ortalığı kokularıyla saran fesleğenler, lavantalar" "Hepsi hayalimdeki bahçeler gibi" "Sahi kuzum ya İlham dedikleri ne menem şey" "Bana bir kere bile uğramadı". Burnunuza gelen çiçek kokusu, çember çeviren çocuk taşıyıverir sizi çocukluğunuza... İçinizdeki çocuk yaşamalı, yaşar da siz şiir yazdıkça... Aslında Ethem Arı ağabeyim zamanında şiir yazmak zor iş, bulaşırsan bırakamazsın, taşıyamazsa yüreğin başlama diye uyarmıştı da... Çok emeği vardır. Bu günlere varmamda... Sayfalarca yazarsın... Aşarsın bendini... Bir sözcük cuk oturur bulur yerini... Yer de yer ha... Sırça köşkten yürek misali... Kendi halimiz de çizdiğimiz çemberde dolanıp duruyorduk... İki oğul için eşitimle birlikte... Eşit dediğim yürek istenci... Yuvayı dişi kuş yapar belletmişler ya! Öğretmenim serde.. .Kadınım da... Anayım da... Eşim de... Ama özellikle dişi kuşum... Yuvayı yapan... Çalış, çabala, didin, ermeyeni eriştir, yetmeyeni yetiştir. Büyüklerim hayat ciddi bir iştir dediler... Ciddiye al... Aldım da, dinledim sözlerini... Tek güldüğümüz zamanlar kadın arkadaşlarla buluştuğumuz anlardı. Uzun süre böyle gitti. Öğretmenlikte 20 yıl dolmadan makina teklemeye başladı... Bunda aileden kayıpların etkisi de çok oldu... Mesleki yıpranma ile emekli oldum... Parkinson son değildir sloganını çok ciddiye aldım. Parkinson da ciddi bir iştir. Aldığım dopamin sayesinde hayat buldum yeniden. Önce sanatsal etkinlikler var mıydı? Bilmem ama vakit yoktu. Tam gün çalışmadan arta zaman kalırsa el işi yapıyordum. Çocuklarıma el emeği giysiler kazaklar, kabanlar, çoraplar yaptım. Eski giysileri yeni giysilere çevirmeyi severim hala da. Resim, seramik, kırkyama, ahşap boyama derken 2011de şiire başladım... O yıl İnternet le tanıştım. Şu an beyin pili ile beynime dopamin uyarısı veriliyor. Ellerim titremiyor artık. Konuşma dersleri ile konuşmam yavaşlamıştı. Corona’dan sonra hızlandı. Yürüdükçe açılıyor yürümem. Kalemle imzamı bile zor atıyorum. Zaman zaman aşırı alıngan oluyorum. Hayat avuçlarımdan kayıyor tutamıyorum. 22 yaşında öğretmen oldum. 28 yaşında evlendim. 31 ve 35 yaşlarında anne oldum. 41 yaşımda Parkinson, 42 yaşında emekli, 44 yaşında ressam, 51yaşında şiire başladım. Her şeye rağmen yaptığım, yapmaya uğraştığım her şeye izimi bırakmak istiyorum. Cümleler devrik de olsa, şiir yazabilecek ve insanları çok sevecek yüreğim var. Sağ oldukça gülüm sağ oldukça...
Sanatsal-sosyal etkinliklerdeki uzun yol arkadaşım, yaşam-kalım savaşımının, direncin en önemli örneklerinden sevgili Meryem Göktepe, kısa ve öz ne güzel anlatmışsın Ata’nın bedensel ölümünü. Sağlıcakla yazarak kal.
Güzel ve anlamlı şiir için seni kutlarım.
Güzel bir kadından güzel bir şiir kutluyorum, sevgilerimle…??