Öğretmenler Günü Kutlu Olsun.
Değerli öğretmenlerimizin gününü ilk kez 1981 yılında kutlamaya başladık.
Biz kutlama denince, hemen hediye alma olarak telaşa düşeriz.
İlk öğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk gelir aklımıza.
Geçer kara tahtanın başına başlatır yeni Latin harfleriyle Türkçemizi anlatmaya.
Bu görüntü hep zihnimizdedir. Onurla bakarız bir deha başarısına.
Nasıl da cehaletten karanlıktan kurtulmuş bir nesil çıkarmış Ata’m aydınlığa.
Cumhuriyetimizi bilgi ve onur tacı yapmış saçlarımıza.
Tüm bu düşünceler zihnimizdeyken, bize bir harf öğretenin kölesi oluruz düşüncesiyle, her öğretmen Cumhuriyet onuru olur gözümüzde.
Hangi hediye bu emeğe uygundur karar vermek ne zor olur. Öğrencisinin ışıl ışıl parlayan gözleri en değerli hediyesi değil midir?
Arkadaşım köy okulunda öğretmendi.
O zamanlar kumaş mendil kullanırdık. Kağıt mendiller yeni üretiliyordu. Öğrenci özel olur diye bir paket kağıt mendil hediye etmişti. Kimi öğrenci süt kimi öğrenci yumurta ya da bir dilim peynir getirmişti.
Diğer üç arkadaşım şehir merkezinde bir okuldaydı. Onlara çeşitli ve pahalı hediyeler gelmişti. Veliler durumu yarışa çevirmişti. Ben çiçek göndermiştim. Yarış bana göre değil, hediye yarışı hiç değil. Başka bir nedenle gerekirse alırdık hediyemizi. Bilginin madden ödenecek karşılığının ederi yoktur.
Sevgi ve saygı öncelikli kutlamalar eşsiz değerdedir diye düşünürüm.
Öğretmenler Günü onur günü olarak kutlanmalıydı. Şiirler destanlar yazılmalıydı. Bir öğretmenin bir insan yaşamındaki önemi saygın yeri anlatılmalı öğretilmeliydi. Her birey bir öğretmenin eseriydi…
Çocuklarım okulda kutlarken, bende babama abartılı sarı beyaz zambaklardan oluşan el yapımı kocaman bir buketi vazosuyla almıştım. Yanında da okumak istediği “Gözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar Kemal” kitabını…
Yıllarca öğrencileriyle kutlayan babam emekliydi ve evdeydi. Ata’mdan sonraki ilk öğretmenim eğitmenimdi. Kardeşlerim başka şehirlerdeydi, ben babama, baba evime çok yakındım.
Giyindim babamın beğendiği tayyörü, taktım boynuma Atatürk imzalı fularımı, gittim kutlamaya. Tabii öncesinde telefon ettim size geliyorum diye.
Babam hep şık giyinerek karşılamayı severdi. Çatkapı gittiysek, gider traşını olur, gömleğini, pantolonunu, kravatını giyinir, öyle gelirdi yanımıza. Genelde yaşam şekli öyleydi.
Eğer babam giyimine özen göstermemişse, hasta olduğunu anlardım. Bakımına hemen yardımcı olurdum.
Kapıyı annem açtı, babam salonun ortasındaydı. Beni o kocaman buketle görünce, çok mutlu oldu. Sarıldık, hüzünlüydük ama dağıttık o havayı.
Babam buketi sevgiyle aldı masanın üzerine koydu ve anneme,
“Hatun, bu ilk hediyem deli kızımdan… Nasıl da yakıştı salonumuza, kitaplığımızın yanına. Ne çok para harcamıştır, şimdi bu kız; neyse çok beğendim ama” gibi sözler söyledi.
Tam 25 yıl yüzlerce öğrenci okutan Ata babam, çiçeğe ve kitaba mutlu olmuştu.
İnce Memed’i 3 cilt okuttuğu kızı, ona yıllar sonra Yaşar Kemal’i Zülfü Livaneli’nin kaleminden okusun diye hediye getirmişti.
Yaptım yanında gül lokumlu kahvelerimizi, içerken babam anlattı öğretmen anılarını, ben onurla dinledim. Yine kartal kanatlı oldu karşımda Ata öğretmenim…
Benden sonra öğrencileri de sürpriz yapmışlar.
Bazıları ilk öğrencilerinden, zor tanımış. Ama hepsinin anıları aklında. Çok mutlu olmuştu.
“Aranmak vefadır, çok değerli çok kızım.Ben bu eğitimi iyi vermişim. Telefon da hep çaldı, bugün postacı da tebrik kartları getirdi. Bir öğretmen başka ne ister ki” demişti.
Hep gurur duyardı öğrencileriyle…
Benim için çok saygın değeri olan, insan olmanın erdemini ilk öğretenlerimiz, yaşam mimarımız, öğretmenlerimizin her günü kutlu, yürekleri sevdikleriyle, sevenleriyle hep mutlu olsun diliyorum.
Daha onurlu bir yaşam için değerlerinin bilinmesini gereğinin yapılmasını diliyorum.
Saygıyla, minnetle.
Tülay Demir
23 Kasım 2022
tülaydan@
Yazarımızdan Babam ve Anılar yazısını okumak için tıklayınız.
- Kader Tülay Demir - 25 Şubat 2023
- Bir Muz Öyküsü Tülay Demir - 5 Şubat 2023
- Tanıyın Bizi Tülay Demir - 10 Aralık 2022
Bir yorum var
Pingback: Babam ve Anılar Tülay Demir - Yazı Dükkanı Dergisi