Anthony Burgess – Otomatik Portakal

 

Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulanarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum… (20)

Gençlerin elinden düşürmediği bu kitabı hep merak etmişimdir. Girdiğim sahafta turuncu kapağıyla bana göz kırpınca dayanamayıp çantama atıverdim. Eve geldiğimde nedir bu Otomatik Portakal diyerek heyecanla okumaya koyuldum.

İngiliz romancı, besteci, eleştirmen olan Anthony Burgess bu kitabı ilk olarak 1962 yılında yayınlanıyor. Modern Klasikler arasında yerini alan kitap anlaşılamayan bir kült eserdir. Şiddet, iktidar, birey, devlet gibi kavramların harmanladığı eseri biz baş karakter Alex’in dilinden dinleriz. Kitapta yan karakterler olarak Pete, Georgie ve Aptalof vardır.

Bunlar Alex’in çetesinin üyeleridir. Gündüzleri herşeyin normal seyrinde devam ettiği, fakat gece olunca sokakların bambaşka bir hal aldığını görürüz. Bizim 15 yaşlarındaki sadist ruhlu çete üyelerimiz hırsızlık, şiddet, tecavüz ve birçok suçu kendi deyimleriyle kıkırdayarak işlerler. Kitapta çok fazla rahatsız edici şiddet tasviri bulunmaktadır. Kitapta yolda rastladıkları yaşlı bir öğretmene yaptıklarını okurken sarsılmamak içten değildir.

Georgie bu havlamalara sinirlenmiş olacak ki herifin dişsiz ağzına yumruğunu yapıştırıverdi. Yaşlı salak başladı inlemeye. Georgie bir daha vurdu. Bu kez kan boşandı ağzından kardeşlerim; sıcak, kırmızı, köpüklü güzel kan! Başladık paltosunu, ceketini, pantolonunu çıkarmaya. Soyduk adamı. Aptalof çok güldü. Poposuna bir şaplak indirdi öğretmenin. (6)

Fakat bu yaptığı canilikleri yanlış bulmaz Alex çünkü:

Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın koz gezdiği bir dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, uslu, terbiyeli olmaları söz konusu değildir. (38)

Burada karakterimize kızmalı mı, düşünmeli mi siz karar verin ben emin olamadım.

Kitap asla bir zaman dilimi belirtmez. Bize kesin bir tarihi göstermez. Romanın geçtiği yer şehrin distopik kurmasıdır. Yani kitaptaki her şey kurmaca gibi görünse de arka planında yatan metaforik gerçeklik vardır. Aynı zamanda hiciv sanatının fazlaca kullanıldığı bir kara komedidir. Roman içinde gençler arasında kullanılan argo bir dil hakimdir.

Kitapta en belirgin çatışma iyilik ve kötülük çatışmasıdır.

Dünyayı, yaşamı sınırlandıramayız. İyi kabul ettiğimiz tatlı güzel dediğimiz birçok davranışta, duyguda yabanlık vardır. Örneğin tutkuda; müzikte. (104)

Baş karakterimiz Alex çeşitli metinlerde, kutsal kitaplarda, bestelerde şiddet olduğunu düşünür. Zira Alex Beethoven tutkunudur. Şiddet eğilimi de Beethoven’ın 9. Senfonisi ile perçinler.

Kitapta sınıf çatışmasına da gizliden yer verilmiştir. Çünkü Alex’in babası ve annesi işçidir. Oturduğu bölgenin de işçi sınıfı insanlara ait olduğunu anlarız. Alex tüm saldırılarını burjuvaların oturduğu yerlere yapar.

Kitapta sınıf çatışmasına da gizliden yer verilmiştir. Çünkü Alex’in babası ve annesi işçidir. Oturduğu bölgenin de işçi sınıfı insanlara ait olduğunu anlarız. Alex tüm saldırılarını burjuvaların oturduğu yerlere yapar.

Romanımızın birinci bölümünde Alex’e çok kızdık. İkinci bölüm Alex’in hapishaneye atılmasıyla başlar. Orada da karakterimiz rahat durmaz. Fakat 2 sene yattıktan sonra devlet hapishanelerin dolulukları azalmak için ISLAH TEDAVİSİ adında yepyeni bir yöntem deneyecektir. Bu yöntemin ilk komayı da Alex’dir. Çeşitli iğneler tedaviler yapılır tedavinin en önemli kısmı filmlerdir. Bu aslında Alex ve arkadaşlarının geceleri insanlara yaptığı caniliklerle birebir aynıdır. Kanlar, tecavüzler… filmin bir saniyesinde dahi gözünü kırpmasın izlesin diye bakın bizim cani Alex’imize neler yaparlar.

Kafamı iyice koltuğa bağlayan erkek hastabakıcı kollarımı da sıkıca bağladılar; ayaklarımı kayışladılar. Alnıma, gözkapaklarıma kıskaçlar tutuşturdular. Gözlerimi ne kadar zorlarsam zorlayayım kapatamıyordum. (91)

Tedavi 15 gün sonra başarıya ulaşır artık Alex şiddet işlemek bir yana dursun düşüncesi dahi midesini bulandırmaya başlar. Tedaviden sonra mekanik bir insana yani OTOMATİK PORTAKALA dönüşür Alex. Dışarıya çıktığında şiddet uyguladığı insanlarla karşılaşır bu kez onlar Alex’e şiddet uygular. Yani şiddet şiddeti doğurmuş olur. Alex’i siyasiler diye adlandırdığı birtakım adamlar bir odaya kilitleyerek son ses müzikle çıldırmasına sebep olup intihara sürüklemiştir.

1971 yılında Stanley Kubrick tarafından sinemaya uyarlandı.

Elveda elveda. Koca Tanrı intihara ittiğiniz bu zavallı için sizleri bağışlasın… (152)

Kahramanımız ölmez ama artık gerçekleri görmüştür. Siyasilerin kendi çıkarları için bu deneyi yaptığını kamuoyunun gözüne sokmaya çalıştığı apaçık ortadadır.

Ölseydim siz kötü yürekli siyasiler için daha iyi olurdu, demeye çalıştım. Halk sizin için bir kukla yığını yeter ki iktidar sizin olsun… (155)

Kitabımızın son bölümünde Alex 18 yaşına gelmiştir ve yaptığı yanlışları görmüştür. Yolda eski arkadaşı çete üyesi Pete ile karşılaşır. Pete evlenmiştir Alex hayale dalar evlenip yuva kurmuş ve bir oğlu olmuştur. Ee bizde umarım hayalin gerçek olur Alex diyelim.

Kitabın basıldığı yıl: 2003

Yayınevi: Türkiye İş Bankası

Yazarın adı: Anthony Burgess

Çevirmen: Aziz Üstel

Sayfa: 171

Fiyat: 15 TL

Türü: Roman

0

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Aklınızla Kalbinizi Uzlaştırın Hüseyin Güdücü Kitap Tanıtımı

Kitap Tanıtımı

Bir cevap yazın