Zeynep K. Eman’ın Çiçekli Fistan öyküsü Yazı Dükkanı Akademisi 1. Ulusal Öykü Yarışması’nda YDA009 kodu ile yarışmıştı.
Azize beş yaşındayken annesi çok halsiz kalmıştı.
Kadıncağız sabahtan akşama evden bir yere çıkmaz olmuştu
Eşi iş seyahatlerine çıkıp günlerce eve uğramıyordu.
Eşi urgan ip pazarlıyordu.
Genelde tren ile seyahat ediyordu.
Babasının çocukken yaşadığı köyde hemen hemen herkes urgancıydı.
Annesi o kasabaya uzak bir kasabadan gelin gelmişti.
Evde annesinin anne babası hakkında konuşma hiç olmazdı.
Annesi Azize’ye çok düşkündü.
Babası son zamanlarda çok değişmişti.
Sık sık kavga ediyor annesine sudan sebeplerle kızıyordu.
Bir gün annesi midesinden çok sancı olunca onu alıp şehir hastahanesine götürdü.
İki gün Azize’ye komşular baktılar.
Babası eve tek başına geldi onu alıp dedesinin köyüne götürüp bıraktı.
Ona
..Annen hasta onu hastahaneye yatırdım, demişti.
Azize anne babasını iki yıl hiç görmemişti.
Ne dedesi ne babannesi bir gün olsun evde annesinin lafını etmemişti.
Çocukları anneleri ile gördükçe o hep bir köşelere çekilip ağlamış annesini çok özlemişti.
Hele bir bayram sabahı yan komşunun onun yaşındaki kızı çiçekli önü iki cepli bir basma fistan giyip el öpmeye geldiğinde onu görünce çok ağlamıştı.
Dedesi babannesi çok yaşlıydı.
Babasının tek kız kardeşi de uzakta evliydi.
Babannesi evin işini zor yapıyordu.
Bir gün ,her hafta kumaş satan Musa amca, köy meydanında kumaşları serip eline makası aldığında onu karşıdan farketmişti .
Yanına çağırıp ona sorular sormuştu.
Azize hep
..Annem gelecek amca bana da bu basmalardan alacak önü cepli kuşaklı fistan dikecek ,diyordu.
Haftasına gene kumaşları seyretmeye gittiğinde Musa amca ona el etti ,Azize çekinerek gitti.
Musa amca cebinden bir kukuleta çıkarıp ona uzattı .
..Al bakalım bunu sana benim hanım gönderdi, dedi.
Azize kukuletayı aldı.
..Bak bakalım bu yeni kumaşlardan hangisi güzel ?
Azize baktı ,baktı
..Şu mavi çiçeklisi en güzel .
Musa amca kestiği iki buçuk metre kumaşı ona uzattı.
..Al bakalım önü cepli bir elbise diksinler sana.
..Ama benim param yok ki. Annem de hastahanede.
..Para istemez .
..Parasız olmaz alamam.
..Sen okumuycak mısın ?
..Okuycam doktor olucam hastaları iyileştiricem annem düzelmedi gelemedi daha.
..Tamam işte ilk maaşınla bu basmanın parasını ödersin bana.
Azize kumaşı alıp sevinçle eve koştu.
Bahçede renk renk leblebi şekerlerini yerken babasının sesini duydu.
..Azize nerdesin kızım .? Sevinçle koştu babası odada yanında yabancı bir kadınla oturuyordu.
Babasına sarıldı.
..Hoşgeldin baba annem nerde o niye gelmedi ?
..Annen şeyy.
..Nerde annem ?
..Annen öldü kızım.
Bunu söyleyen o kadındı.
..Artık annen benim ,bana cici anne diyebilirsin.
Azize yutkunamıyordu.
Boğazı tıkanmıştı.
Sustu oturdu gözlerinden ip gibi yaşlar akıyordu.
..Ağlama düzelemedi annen.
Bu da yeni annen.
Kadın kalktı bahçeye çıktı.
Azize de çıktı. Kadın bir sigara yaktı sedire oturdu.
..Nefret ederdim şu köylerden başıma gelene bak.
Azize karşıdan bakıyordu.
..Gel şu tavukları kışkışla batacak şimdi her yerim.
Pire de vardır bunlarda.
Sen de bana fazla yaklaşma. Senin başında da vardır belki .
Azize tavukların yeminden alıp kümese gitti yemi gören koştu. Tavuklar dolunca kümesi kapattı.
Az sonra babası o kadınla birlikte çıkıp gitti.
Giderken de
..Ben öbür ay seni almaya gelicem kızım dedi.
Dedesine biraz para verdi.
Köy dolmuşuna el ettiler binip gittiler .
Azize öylece bakıyordu.
Dedesi elli kuruş uzattı.
..Koş gazoz al kendine.
..Canım gazoz istemiyo dede .
Parayı almadan tahta sokak kapısından çıktı.
Sokaktaki üç kız sek sek oynuyordu.
..Gel sen de oyna Azize
..Yok canım istemiyo.
O günden sonra onun canı ne oynamak ne koşmak ne çiçek toplamak ne de basma fistan giymek istemedi.
Artık köy meydanına koşup her hafta gelen kumaşlara bakmaz olmuştu.
O mavi çiçekli kumaşı sedirin altındaki kertele (sepete) koydu .
İlkokula onu dedesi yazdırdı. Azize’nin kimliğinde baba adına dedesinin anne adına babannesinin adı yazılmıştı.
..Okul önlüğünün kumaşını dedesi aldı komşu Ayşe kadın dikti.
Ayşe kadın ona üç tane de patiskadan don dikmişti.
Önlüğünün iki cebi vardı.
Babannesi saçlarını tararken o hep annesini düşünüyordu.
Okumayı çabuk öğrenmişti . Asiye öğretmen ona bir resim defteri suluboya hediye edip kırmızı kurdele takmıştı .
Kumaşcı amca mutlaka bir kukuleta leblebi şekerini ona okul bahçesine gelip veriyordu . Çoğu zaman içinden para da çıkıyordu.
İki üç kere Musa amca ona boş defterler kalemler getirmişti .
O dördüncü sınıfta okulun en çalışkan öğrencisi idi.
Öğretmeni dedesinden izin alıp onu şehire götürdü evinde misafir etti.
Öğretmeninin annesi de emekli öğretmendi.
Azizeyi çok sevmişti.
Azizeye hediye güzel bir kırmızı pabuç alındı bir pantalon kazak alındı . Masal kitapları alındı .
Öğretmeni güzel güzel yemekler yaptı.
Hayvanat bahçesine gittiler.
Parkta gazoz içtiler. Asiye öğretmen ,ona hep yavrum kuzum ,güzel kızım dedikçe onun içi bir hoş oluyordu.
Köye döndüklerinde babannesini yatarken buldu. Babannesi çok hasta olmuştu.
Üç gün sonra babannesi öldü.
Artık Azize dedesi ile kalmıştı.
Cenazeye gelen halası
. .Ben babamı alır giderim diyordu.
Babası cenazeden iki gün sonra gelince evde kavga çıkmıştı.
. .Karım doğum yapmıştı hastahaneydi bırakamadım onu, diye bağırınca sustular .
Halası da babası da çıkıp gittiler.
Evin bütün işi onun üstüne kalmıştı.
Arada yan komşu Ayşe teyze gelip ona yardım ediyordu.
Babannesinden kalan pazen fistanları bozup komşular ona iki elbise diktiler .
O mavi çiçekli kumaşı çıkartmadı.
İlkokul bitince öğretmeni dede ile konuştu.
Dedesi muhtarın evinden babasını aradı.
Babası onu okutamayacağını söylemişti .
Asiye öğretmen Azize’yi alıp şehire götürdü.
O akşam babasını arayıp konuştu .
Babası onun teklifini kabul etti.
Azizeyi öğretmeninin annesi evlatlık alacaktı.
Azizeye yeni kimlik çıktı.
Dedesini halası götürmüş köyde ne varsa satılmıştı.
Dedesini üç ay sonra huzurevine yatırdıkları köyde duyulmuştu.
Asiye öğretmen köyden onun eşyalarını getirdi.
Azize ‘nin bir odası bir yatağı bir çok kitabı yeni elbiseleri olmuştu.
Gönül öğretmen mandolin çalıyordu. Azize büyüdükçe hep annesinin mezarını merak ediyordu.
O lise bire geçince Asiye öğretmen araba aldı.
Babasını ziyarete gittiler.
Güzel bir ev bahçede iki oğlan çocuğu görünce Azize şaşırdı
O kadın onları içeriye buyur etti .
Azize babası gelince ondan annesinin mezarını sordu.
Babası annesinin mezarı olmadığını onu devletin gömdüğünü söyledi.
Zorla ısrar ederek annesinin iki üç resmini babasından alabildi.
Dedesinin öldüğünü de orada duydu.
Kapıdan çıkarken babasına.
..Bundan sonra seni hiç rahatsız etmiycem üzülme dedi.
Azize günlerce annesinin resmine bakıp ağladı.
Annesi gittiğinde yirmi dört yaşındaydı.
Azize ile Asiye öğretmen hastahaneye gidip annesinin yatış kayıtlarını aradılar bulamadılar.
Gönül öğretmen araya avukatını koydu.
Avukat Azize’nin babasını annesini öldürmekle suçladı .
Mahkemede korkudan babası gerçekleri anlattı.
Babası annesini çok korkutmuş sonunda oralardan gitmesini sağlamıştı.
Annesini doktora bile götürmemişti.
Azize bunları duyunca çok üzüldü.
Annesi hayattaydı ama neredeydi.
Azize lise bitince yüksek okul sınavlarına girdi.
Asiye öğretmen evlenip eşi ile Bursa’ya tayin olmuştu.
Artık evde Azize ve Gönül öğretmen vardı.
Azize babasını hiç aramadan sürekli ders çalıştı. Gönül öğretmene hep Gönül anne diyordu.
Azize tıpı kazandı o gün çok sevindi.
Asiye öğretmen gemlikten bir yazlık almıştı. Yazları birlikte tatil yaptılar. Eşi çok iyi bir insandı.Azize’ye kendi gibi mandolin çalmayı öğretti.
Azize çok güzel bir genç kız olmuştu.
Okul bitince Bursa’da bir hastahanede işe başlamıştı.
Gönül hanım ona oradan bir daire aldı .
Artık sürekli Bursa’da oturacaklardı.
Bir gün orta yaşlarda bir kadın hastahaneye geldi midesinden rahatsızdı.
Azize onu annesine benzetmişti. Kadının sesi annesinin sesine çok benziyordu..
Ona nereli olduğunu sordu.
.. Antalyalıyım doktor hanım dedi.
.. Neresindensiniz.?
..Kumlucalıyım
..Çocuğunuz var mı?
..Yok olmadı eşim çok istemişti geçen yıl kaybettim onu.Kanserden öldü.Eşim Bursalıydı.
İlk eşimden bir kızım olmuştu. Onu da kaybettim .
..Öldü mü?
..Yok kayboldu eşim kaybetmiş garajda. Uzun seneler oldu .
..Aileniz nerede?
Ailem Antalya’da benim. Ben eşimden boşanınca Aileme döndüm. Babam ben ilk eşime kaçınca çok kızmış beni reddetmişti .
Ben lise son sınıftayken eşim beni kandırıp kaçırmıştı benim hikayem çok uzun doktor kızım.
Beni ,kızım kaybolunca eşim anne babama bırakıp kaçtı .
Bana nikahta kıymamıştı.
Babasının üzerinden kimlik çıkartmıştı kızımıza.
Bir kadın sevmiş İzmir’den. Beni hor görmeye başlayınca çok hastalar oluyordum.
Kaç kere dayak yedim beni evden kovuyordu.
Eşimin huyu çok bozulmuştu.
Zavallı kızımı kim kaçırdı bilemedim.
Babam da arama sorma diye tembih etti.
Yıllarca ağladım. Ben çok zor günler yaşadım doktor hanım. İkinci eşim ölünce aileme dönmedim Dayım bana bir dükkan açıp makine aldı . Moda evi açtım . Zaten evde dışa dikiş dikiyordum. Burada herkes beni tanır.
Annesi artık meşhur bir terzi olmuş güzel bir atölye kurmuştu .
..Ağlamayın lütfen.
Ben de annesiz büyüdüm.
Benim annem de sizin gibi güzeldi. Beni her gece uyuturken öperdi.
Benim de annem kayıp.
Siz kızınıza kırmızı çiçekli iki cepli ,yakası fistolu bir elbise dikmiş miydiniz.?
Bir bayram sabahı cebine mendillerle para koyup başucuna koymuş muydunuz?
..Evet ama siz nereden bildiniz.?
..Ben biliyorum anne hiç unutmadım ki.
..Azize kızım, Azizem yavrum ,seni nasıl bilemedim gül kokulu kızım benim.
İkisi sarıldılar onları bu halde gören herkes ağlıyordu.
..Doktor hanım bir hasta geldi acile .
Azize annesini iki yanağından öpüp beklemesini tembihledi.
Acilin önü kalabalıktı.
Yaşlı bir adam kalp krizi geçirmişti.
Üç erkek evladı kapıda ağlıyordu.
Azize gereken ilk müdahaleyi yapmış yaşlı adam normale dönmüştü.
Gereken tahlilleri istedi sonra ailesi ile konuştu .
. . Babanızın yatışını yapıyorum.
Acilen kan vermemiz lazım benim kanım uyuyor şimdi ben vereyim sizler de hazır olun çok kansız kalmış .Kan gruplarınız uyuyor mu bakalım .ARh+
Anneniz nerede?
.. Annem burada yok doktor hanım babam bize misafir gelmişti .
Dün biraz hastaydı.
..İyi olacak merak etmeyin onu görür görmez tanıdım.
Çocukluğumdan tanıyorum babanızı, bana sık sık leblebi şekeri getirirdi. Dedemin köyüne kumaş satmaya gelirdi.
Ona zaten bir borcum vardı .
Allah onu ödememe izin verecek inşallah.
Azize ağlıyordu. Gözünün önüne mavi çiçekli kumaş geldi. O kumaşı hep saklamıştı. Annesinin gelip dikmesini beklemişti.
Kumaşcı amca iyileşince
taburcu oldu, gitmeden defalarca Azize’ye teşekkür etti.
Hikayeyi öğrenen oğulları taburcu olurken Azize’ye bir paket hediye edip teşekkür ederek babalarını alıp gittiler.
Azize evde annesi ve Gönül öğretmen ile paketi açtı.
Üç tane ayrı desenli çiçekli elbise kumaşları ve bir torba renkli leblebi şekerini görünce hüngür hüngür ağladı.
Annesi onun saçlarını okşarken hem ağlıyor hem de
..Ben şimdi kızıma üç tane önü iki cepli fistolu ,dantelli elbise dikerim, diyordu….
Zeynep Karaaslan Eman son yazıları (Hepsini Gör)
- Ümmüş Nine/Kadınlar Günü Zeynep Eman - 7 Mart 2022
- Çiçekli Fistan Zeynep K. Eman - 12 Ağustos 2021
- AşkımaZeynep Karaaslan Eman - 18 Nisan 2021