Ferudun Zorlu’nun TAKMA BEYİN adlı öyküsü Yazı Dükkanı Akademisi 1.Ulusal Öykü Yarışması’nd YDA/015 kodu il
Sultan dağlarının yamacına kurulmuş, şirin mi şirin ağaçlı, çiçekli, böcekli yeriyle; ovayı seyrederek yaşayan, fakir ama mutlu, cahil ama arif insanların diyarıydı Yemlice Köyü. Komşuluk hasletlerinin hüküm sürdüğü, imecenin devam ettiği bu köyde, Şahbaz Şehriban Nine namıyla bilge bir kadın vardı. Köyün akıl danesi olup, bütün sorunların çözüm merkeziydi.
Anaerkil bir ailenin tabi ki doğal reisiydi. Eşi Mülayim Amca, çocuklar ve torunlarla geniş bir aileyi yönetirdi. Nine torunlardan Yunus ile şakalaşmayı çok severdi. Televizyonda hiçbir haberi kaçırmaz; oniki ajansını dinlerken, kendinden geçerdi. O gün de bir haber dikkatini çekti: Sunucu, “Japonya’da bir lastik fabrikası yöneticileri, kuyruk özrü olan bir yunusa tam 100 bin dolar harcayıp, bir kuyruk yaptılar ve yunusa taktılar, operasyon başarıyla tamamlandı ve yunusu denize bıraktılar” diye anlatıyordu.
Nine torununa, “Yunus, Yunus! Koş koş bi gelive hele bi şey söylecen, çabucak, koş koş!..”
Yunus, hayatta anasına yardım ediyordu. İşten kaytarması için fırsat doğmuştu. Anasının azarlamalarına aldırmadan, koşarak ninesinin yanına geldi. Soluk soluğa, “buyur Nine, ne deyceen?”
Nine gülerek, “guyruklu yunuslar varmış gavırlarda, du bakem neredeydi, he he… Japonya’da. İnan oğlum bi yaşıma daha giriverdin. İnsanın boynuzlusunu duymuştum emme guyruklusunu heeç duymamıştım.
Yunus, “eyleşme bennen Nineee! Benim işim gücüm va. Anamınan hayatı temizliyoz.”
Nine, “inan olsun vamış yavrım. Deha şoo sihirli gutu söyleyiverdi demincek. Hemi de bi sürü para harcayıp yapmışlar guyruğu. Takmışla sonracığıma denize bırakmışla.” Gülerek devam etti, “maşallah sende guyruk falan yok.”
Yunus, “ilahi Nine bunun için mi çağırdın beni, boşu boşuna yahu! O dediğin balık balık… Yunus balığı, anlayavedin mi hıı?”
Nine, “hadi ordan alık! Onca özürlü insan variken ne diye bi sürü parayı balığa harcalar bu fehimsizler hı!”
Yunus, “orasına aklım ermez nine, ben gidiyom anam şinci patakla beni valla, çığırıp duruyodu arkamdan.”
Nine, “dur ülen dur bi şey gelivedi aklıma, acep guyruk yapanla beyin de yapala mı hı deyive hele.”
Yunus, “Allah Allah! Ne yapcan beyni Nineee! Yoksam banı mı takdırcan, ‘beyinsiz’ der, durun ya! Yapalar yapalar her bi şeyi yapalar Nine. Sen paradan habar ver. Vaa mı paran hıı? Va mı!..”
Nine, “yoo yoo yavrım senin kime zararın va ki! Aklın kıt olsa da kimseciklere bi zararın yok evvelallah! Başkasına yaptırcen. Paraya gelince, ölümlük-dirimlik, kıyıda-köşede birazcık kefen parası ayırmıştım Yunuuus! Onunla yaptırak olmaz mı hı?”
Yunus, “peki anaşıldı bana yaptırmıyon. Kime bu sipariş beyin? Yoğsam amcama mı?”
Nine,”Bak Yunusuuum! Dünyanın başına musallat olan bi bela varya, hani bütün Müslümanları çoluk- çocuk, kadın-erkek, genç-ihtiyar demeden milyonları öldüren bir bela va ya! İnsan celladı, kasabı biri va ya ona yaptırıverem gari.”
Yunus, “Allah Allah! Kimmiş bu beyinsiz adam? Bi deyivee garii.”
Nine, “inan Yunusum adı da kendi gibi edebe aykırı. Demeye dilim varmıyo oğul. Garga mı guş mu yoksa puş mu ne? Hani babası da öyleymiş ya!”
Yunus, “hah hahha! Anladım anladım gari. Amarika Başkanı Buş’tan bahsediyon Nine! Anladım şincik ya ben para isteyince yemin billah edip, ‘gırtıklı guruşum yok’ dersin. Elin gavırına, kefen paranı bile feda edersin. Bu nasıl iş Nineee?.”
Nine, “get gari Yunuus get… Boşbığazlık edip durma. Ne öriim yavrıım. Dünyayı bi beladan kurtrcaam. Bundan daha büyük sevap mı olur de hele!”
Yunus, sus pus!
Nine, “ya susar galırsın. Takma Beyin, ehlileştirir belkim bu adam olmadığı. Dünyaya barış, gardaşlık gelir Yunusuum! Get gari get de bekletme ananı! Seni ünlüyordur.”