Rize Yöresi Halk Dansları Namık Kemal Osmanağaoğlu

DOĞU KARADENİZ BÖLGEMİZİN RİZE YÖRESİ HALK DANSLARI

Doğu Karadeniz’in renkli bir yöresi olan Rize, çay üretimi, fındık, narenciye ve sebze, meyve ve balıkçılığıyla verimli illerimizden biridir. Tabiat koşulları bakımından Karadeniz’in en fazla yağmur alan bölgesindedir. Sıra dağların denize yakın dizilişi nedeniyle çok geniş düz alanlara sahip değildir. Bu coğrafi yapı, insanların fiziki ve ruh yapılarını ve yaşam tarzlarını da etkilemiştir. Karadeniz’in hırçın dalgalarının da bu etkileşim içinde önemli yer tuttuğunu halk danslarındaki figürlerin zaman zaman hızlı ve değişkenliğinden de anlayabiliyoruz. Halk dansları türü olarak Rize’de horonları görürüz. Horonlar Erkek Horonları, Kadın Horonları ve Karma Horonlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak mutaassıp bir halk olmasına rağmen kadın-erkek ayrı ayrı oynadığı gibi bir arada alaca dizi şeklinde de oynayabilmektedirler. Yörenin önemli çalgı aletleri Kemençe, Davul ve Cura Zurnadır.

Yöre hakkında tamamen yöresel özellikleri anlatan bir kaynak anlatım sunuyorum;

Bu yörenin başlıca millî oyunları malûm Horon çeşitleriyle “pıçak” oyunlarıdır. Horon çevirmek için birçok delikanlı halka kurup, el ele tutuşurlar ki buna “Horon dizmek” de denir. “Horon çevirelim”, yahut “Horon dizdim” derler.

Horoncu sayısına göre halka bazen tamamıyla kapanır, kimi de azlık yüzünden açık kalır. Fakat meydan geniş de olsa, birçok oyuncunun dümdüz sıralanarak harekete geçtikleri vaki değildir. Bir merkezin gözetilmesi esastır. Kuşatma ihtiyacı hükmeder ki hususiyettir (özelliktir). Baştaki elebaşının elinde bir çevre veya mendil vardır. Ayakta çalan kemençeci, ortalarına durur. Kenetli eller, hep birlikte kimi yukarı, kimi de aşağı alınır. Türlü hareketlerle kimi açılınır, kimi de daralıp sokulunur. Sonra halka ayine genişleyiverir ve bu tekerrürler (tekrarlamalar) boyunca ayaklar mekik dokur. Ispazmoz (spazm, titreme), tik, hıçkırık, ürperti gibi sanki irade dışı hareketler bu oyunların cezbesi içinde ‘ni gıcık gibi yer yer figürleşerek belirli motifler sağlarlar. Dakikalar geçtikçe vecd (kendinden geçme) haline kadar yükselinebilir.

Issızlığın ürpertisinden ürküntünün irkintisine geçiş gibi nice tezatlar, kovalaşır. Kendini verişin samimî ciddiyeti tek an silinmez. Her an, seyirci içinde hep tetiklik, hep sürprizdir. Coşmak var, fakat dalmak yoktur.

Genç kızlarda bir nevi (çeşit) Horon yürütülürse de hareketleri nispeten muhaffeftir (yumuşatılmıştır). Bilhassa, ellerini başlarından yukarı kaldırmazlar ve erkekler derecesinde sıçramazlar, her unsurca daha hafif raks ederler.

Oyun esnasında armonikayı andıran fakat ondan küçük ve “santur” dedikleri bir çalgı çeşidini çalarlar. Horona katılmayan kız ve kadınlar da iki taraflı karşılıklı olarak türküler çağırırlar.

Pıçak Oyunları:

Heyecanlı olduğu kadar maharet de isteyen pek sanalı bir oyundur. Bıçakların hareketi (hareketleri) ve türlü vaziyetleri pek hızlı ve kaşla göz arası icra edilir. Oynanabilmesi uzun müddet talim ve mümareseye (alıştırmaya, antrenmana) ihtiyaç gösterir.

Aksi taktirde oyuna girebilmek imkânsızdır. Kaşla göz arası hamleler göz kırpılmadan karşı konulacaktır.

İki delikanlının bulunmadığı yerlerde bazen yalnız bir kişi tarafından “pıçak oyunu” yapılıp pek çok ustalıklar gösterilmesi mümkün olur.

Umumiyetle (genellikle) bayramlarda ve millî bayramlarda gösterilen bu oyunlar esnasında “ya davul – zurna veya kemençe çalınır (1922)”. Her yerde olduğu gibi; kimi de bir veya iki delikanlı ellerinde mendil bulunduğu halde, çalınan bir oyun havasına göre raks hareketleri yürütülür.

Bu oyunlar çoğu zaman gençler askere giderken icra edilerek, akraba ve taallûkatı (hısımları) da yanlarında bulunur. Kadınlar ile delikanlıların nişanlıları biraz fasılalı (aralık) olmak üzere uzun müddet çalgı ve oyunlarla askerleri uğurlarlar.

Bu vatanseverce manzara latif (hoş, güzel) olduğu kadar rikkat (acı) verice ve göz yaşartıcıdır da. Çalgılarla birlikte söylenen türkü ve şarkılar hep hasret ve ayrılık üzerinedir.

“Çocuklar tarafından bazı mahdut (sınırlı) ve hiçbir terbiyevî (eğitici) tesiri olmayan, gayesiz oyunla da oynanırsa da, zikre şayan (belirtmeye değer) bir ehemmiyet (önem) ve kıymetleri yoktur”.

“Düğün günlerine kariyerlerimizde (köylerimizde) öteden beri düğün olduğu hafta davul çalarlar. Yalnız kadınlarca oynanan Horra’ya gelin de girebilir, fakat birer erkek, birer kız oynandığı takdirde gelin kendine ait bir mevkide peçe şeklindeki örtüsü kapalı durarak seyirci sıfatıyla oturur. Düğün Horonunda söylenen kafiyeli karşılamacalardan birkaç örnek:

– Geldin geçtin karşıma
O şairlerin başı..            

– Şairlik öyle olmaz
                                         

Benim gibidir taşı … 

– Diyelim birkaç dane
                                                                               

Kaldır aradan taşı … 

Nereden geldi buraya                                                                                                                        O şairlerin başı

Rize Yöresinde Oyun(DANS):

Rize (danslarının) oyunlarının bir kısmı teklidir. Bir nevi köçek oyunu sayılan “Açılsın Demir Kapı” bu cümledendir. İki kişi tarafından yürütüldüğü de olur.

Yüz, seyircilere dönük kalarak daire çizmeler, arkadan yana kaykılıp yatış ve titreyiş hareketleri esas figürleridir. Hareketlerinde Horonun etkisi görülür. Aslında kadın oyunudur.

Kılıç Oyunu:

Bıçakla oynanan bu çeşitte, doğu Selçukîlerindeki varlığı tarihten bilinen “bir oturup bir kalkma” figürü yer alır.

Horon çeşitlerine gelince; halkanın veya kavsin merkezinde duran çalgısı aynı zamanda oynayıp söyleyebilir de. Kesik ve ‘ni komutlarıyla cezbeyi (heyecanı, coşkuyu) kışkırtmaya bakan da olur. Dizidekiler söylemezler. Erkeklerde bu böyledir. Halka kimi zaman bir noktasından kopup sıralanabilir.

Horonbaşı’nın elinde bir mendil vardır. Tempolarda; “Yavaş”, “Kıvrak”, “Sıkı Bas” ve saire tabirleri sinirli komutlar halinde usulca kemençeciden gelir.

Maçka, Akçaabat ve Trabzon ve yörelerinde üç esas Horon çeşidi vardır. Bir de karışık mahiyette tali terkipler (önemsiz birleşimler) görülür. Trabzon ilinde Vakfıkebir geçildikten sonra Akhisar Deresi’nin batı tarafında Samsun’a doğru toplu oyunlar yoktur: Yani, Çepniler arasında yoktur. En doğu tarafından Gürcü hududu (sınırı) ile Kemer Burnu arasındaki yaka parçası sekenesinin (yerli halkının) Horonları iç köylere kadar nispeten yavaş oynanırlar. Hemşin Horonları bilâkis pek atik ve “yatıp kalkma” figürleriyle tanınırlar.

Rize’de başlıca dört Horon görüldü:

1. Davul – zurna:

Adının delâletine (gösterdiğine) göre, Erzurum barlarıyla karşılaştırılması mümkün ve en eski hâtıra sayılabilecek çeşit bu olmak gerekirse de, kemençe eşliğiyle oynanır olmuştu. Davul – zurna çalınması unutulmuş gibiydi. 2/4 veya 5/8’lik havası “Aldım Param” barının tekerrürlü motifini andırır. Hareketi de ağırcadır. Başlıca figürü usul, usul geri çekilmektir

2. Millet: Daha canlı ve tamamen yöre malıdır, 2/4’lük ölçülüdür.

3. Hacabat veya Sıksaray:

Başka bir 2/4’lük ve pek canlı motifin mütemadi (devamlı) tekrarlanışı ile yürütülür.

4.Sallama:

Ayak sallama figüründen dolayı bu adı aldığı ilk bakışta fark edilir. 7/8’lik bir motifin tekerrürüyle (tekrarlanmasıyla) sürüp gider.

Bir de Çift Ayak Horonu varsa da titremeli (ikinci derecede önemli) bir çeşittir.

Bazı motifler:

  1. a) Titreme, başlıca figürdür.
    b) Ayaklar ileri geri oynatılır.
    c) Ekseriyetle yere bakılır. Cezbe (kendinden geçme) derecesindeki heyecan saniyelerinde başlar geri kayar ve bu kaykıklık içinde göğe bakılırken baş titretilir.
    d) Oyunda bacak hareketlerinin marifeti büyüktür. Ustalık, bunların cerbezesine, keskin reflekslerle ve omuz titreyişleriyle irtibat gösterebiliş kabiliyetlerine bağlıdır.

OF HORONLARI:

1. Atlama: Kısmen hoplayışlıdır. Sık titreme esastır. Birkaç adım sağa gidildikten sonra bir sola bükülünür.

2. Sara: Bıçak oyunu bununla (ezgisiyle) yapılır. Of’ta, olunduğu yerde titrenir ve dört titremeden sonra kısa bir adım sağa gidilir.

1. Titreme: Bu Horonla Sara arasındaki fark, bundaki titremelerin seyrek yapılmasından ibarettir. Diğerine “Sık Sara” denilmesi, hem de âdeta bir sarası tutmuşun ıspazmozlarıyla (spazmlarıyla) r’şelenmesi (titremesi) bu isim farkını doğurmuştur. Yoksa aralarında başkaca motif yoktur.

2. Sallama: Seyrek oynanır. Sağ ökçeyle bir adım ileri atılıp, ayak tekrar çekilir. Geri çekilinmiş olur vs.

1. KADINLI ERKEKLİ DANSLAR:

Düğün perşembesini takip eden Cuma günü, merasimin en şerefli merhalesi (aşaması) sayılırdı. Kadınlar o gün en ağır elbiselerini giyinirlerdi. Kızın ailesi bütün akraba ve yakınlarını toplayıp hep birlikte düğün evine gider. Akşama kadar mükemmel ve muntazam genç kız horonları çevrilir. Şairlerin atma türküleri söyleşilir, kıyamet kopar. Cuma günü kız tarafından gelen halkın (kafilenin) adı “Alay”dır. Horon esnasında doğan doğaçlama (irticalî) kıtalardan

Örnek: Ben kara, nenem kara, Kardeşim de kapkara
Bir gelin ettik beyaz, Hep olduk bembeyaz

Kurban gelinimize, Ay doğdu evimize
Kalaylı sini gibi, Kuruldu önümüze

Trabzon ve yörelerinin kadın oyunlarında da erkek oyunlarına nispetle daha kâmil bir hal vardır. Diz çökmeler ve sallanmalar azdır.

Trabzon, Çepni bölgesi, Rize, Of ve dolayları yaka köylerinde kadınlar “Lazotlar salkım saçak” türküsüyle düğünlerde çoğu zaman çift olarak da oyuna kalkarlar. Aile kızları köylerde delikanlılar arasında oynayabilirler. Göz koydukları delikanlılara ellerindeki mendilleri atarlar. Oğlan da cebinde olanı bu mendile bağlayıp kıza iade eder.

1. Maçka ve Rize’de kadınlar yalnız düğünlerde erkekten kaçmazlar. O, hayırlı ve uğurlu bir gündür. Horonlarda birlikte oynarlar.

Oyunda atışmalar yapılırken meselâ aşağıdaki gibi cinaslar savrularak, söyleşmeler bazen birer yarışmaya döner. Bilgiç işi haller edindiği olur.

Erkek Aktarıl benden yanı
Yüzüne maç edeyim!

Kadın Ben seni kardaş bilürdüm
Burnuna kıraç edeyim!

Fakat şakalaşmaktan ötesi olamaz. Evleninceye kadar kendi köylülerinden kaçmazlar.

Karşılamalı oyunlarda 15 – 20 kız bir dizi, bir o kadar delikanlı da karşılarında bir sıra kurarlar. Tulumcu ‘henge başlar. Bir erkek, göz koyduğu karşısındaki kıza söyler. Arkadaşları bu beyiti tekrarlar, kızlara hazırlanma (cevap için) fırsatı kazandırırlar. Sağa sola dörder adım gidip gelirler. Kız cevabına geçer, arkadaşları bunu tekrarlayıp erkeklere hazırlanma vadesi (zamanı) sağlarlar… Saatler geçer, oyun bitmez. Önemli düğünlerde otuz köyün türkücüleri toplayıp yarışmaya geçerler, fakat bu alelade (basit) bir çene yarışması değildir.

Çoğu zaman düşündürücü dil ustalıklarına ve doğuş verimlerine şahit olunur. Karma veya yalnız erkeklere mahsus oyunda türkü söylenirken “Titreme Horonu” ayakları tarzında bir yarım raks yürütülür. Coşan yarış dönüş de yapabilir.

Yazarın kendi birikimine ek olarak  Kültür ve Turizm Bakanlığı e-kitap kaynağından da yararlanılmıştır.

ARTVİN HALK DANSLARI YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Namık Kemal Osmanağaoğlu
2

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

“Fortuna Zakłady Bukmacherskie ️ Informacje O Bukmacherz

“Fortuna Zakłady Bukmacherskie ️ Informacje O Bukmacherze Oferta Powitalna Fortuna Content Czy Zakłady Bukmacherskie Fortuna …

Bir cevap yazın