Sarı Beyaz Düşler Tülay Demir

Torunumun rahatsızlığı nedeniyle, uzun süredir yazmaya zaman ayıramadım.
Hastane günleri ameliyat süreci yaşanması gereken tüm duyguları yaşattı hepimize.
 
Korku, hüzün, duanın gücü ve sabır en yakın arkadaşım oldu. Yıllardan sonra veda ettiğim kahve yanı kötü arkadaşta yine dumanıyla yer aldı hüzünlerim de.
 
İyileşiyor torunum. Okula da başladı. Ama yorulunca alıyoruz yarım gün yetiyor şimdilik. Birlikte yine keyifliyiz güneşimle. Gerekirse öğretime öğretmeniyle evde devam edecek.
 
Öykü ve şiirlerime ilgi duyunca, kendimce anlatıyorum nasıl yazdığımı. Bu konuşmalarımız hep “sen de yazabilirsin günlük yazmalısın” önerisiyle sürüyor.
 
Arkadaşı dertleşmiş şikayetçi olmuş bazı konularda…
Günlüğüne duygularını yazmış. Arkadaşını üzenlere öfke, üzüntü ve çözüm cesareti hepsi var. Ama yazıları daha çok emek istiyor. Görme sorunu olunca aynı boyutta harfler yanyana dizilmekte zorlanıyor.
 
Her akşam öyküler okuyarak uyuttuğum kitap dostu güneşim, belki de öyküler yazacak. Çocukların hep gülmesini mutlu olmasını isteyerek. 
 
Bu süreçte resimler yapmış. Gülen yüzlerle dolu. Yaşadığı zor günlere rağmen, mutlu ve güçlü bir çocuk. Sevgi dolu bir dünyası var. Ben de o dünyanın kıyısında bir yerdeyim. İstediği her an birlikteyim. Lego yaparken yanında istenmeyenim.
 
Hayallerimiz var geleceğe dair. Küçük bir kahve dükkânımız olacak. Emre piyano da sevilen melodiler çalarken, ben de sade ve aromalı kahveler sunacağım misafirlerimize. Her masada günlük papatyalar herkesi selamlayacak. 
 
Duvardan duvara bir kaç bölümden oluşan kocaman bir kitaplığımız olacak. Çocuklar için olan bölüm de hep onun seçtiği kitaplar olacak. Benim olan bölüm de okuduğum kitaplar ve öykülerimle şiirlerimin olduğu kitaplar yer alacak.
 
Ayrıca bana ait sevdiği yemeklerin böreklerin pastaların tarifleri “Gurme Emre’nin Seçtikleri” başlığıyla yazılarak duvarlara yapıştırılacak. 
 
Bir köşemiz tabii ki Atatürk ve Cumhuriyet olacak. Gençliğe hitabe ve Ata’ma yazdıklarım yer alacak. Büyükbabamızın resmi de Ata’mızın panosun da yer alacak. En ilk öğretmenimiz de böylece unutulmayacak. 
 
Bu sohbete başlayınca, öyle fikirler geliyor ki aklına heyecanlanıyor. Onun en sevdiğim halleri bunlar. Anlatsın konuşsun düşlesin. Her şey güzel tüm fikirler de iyi anlaşıyoruz. Karşılıklı düşler kuruyoruz ne güzel derken…
 
 En heyecanlı yerinde;
 
“Anneanne bir de yapmanın yasak olanları var naaber! ” diyor.
Suç üstü yakalanan çocuklar gibiyim.  Biliyorum ne söyleyeceğini. Yıllardır bıraktığım, börekte bile adını anmadığımız sigara yasağı var. Hem de kapı önü falan da yasak. 
 
Siyaset yasak. Kabul günü yapmak yasak. Bedava kahve günde belli sayıdan fazlası yasak. Piyano çalarken “portofino çalsana” gibi yönlendirmeler de yasak. Onun günlük belirleyeceği listesi olurmuş zaten. O iş ondaymış…bu kadar yasak diktatör yapmaz umarım…olması gerekenler diyeyim de bana teselli olsun.
 
Güneşim heyecanla anlatıyor ben hayâl ederek dinliyorum… Yıllar önce desteklenmediği için gerçekleşmeyen bir hayâlim geliyor aklıma. Şimdilerde torunumla ortak düşsel projemiz oluyor.
 
Yıllar önce Ankara’da arkadaşımın kızıyla birlikte gerçekleştirmek istediğimiz böyle bir projemiz vardı. Yöresel yemekler ve kahve kültürünün yer alacağı bir işletme açmaya karar vermiştik. Ailelerin onayı ile çıkmıştık yola.
 
Çankaya’da kiralayacağımız yeri bile bulmuştuk. Emlakçımız 70 yaşlarında çok başarılı bir kadındı. Memleketimin başarılı tanınan bir ailesinin tek başına 3 çocuğunu yaşama kazandırmış bilge bir insanıydı. Dizlerindeki şık örtüsü, özenle kesilmiş ak saçları, bakımlı elleri, fikirlerini anlatırken bilgi dolu cümleleri güven veriyordu. Kadınlarımız inanırsa başarır diyordu. 
 
Oradan ayrıldığımızda çok mutluyduk. İşyerimiz tam istediğimiz gibiydi. Önünde bir kaç masa koyabileceğimiz izinli alan bile vardı. Resmi evraklar için harekete geçecektik. 
 
Açılış için bile planlarımız hazırdı. İçli köfteler yapacak şık paketler de tanıtım için sunacaktık. Her gün yöresel yemek listemiz olacaktı. Hafta da bir gün çocukları misafir edecektik. Yalnızca bir yardımcı eleman yeterliydi. Biz birlikte başaracaktık. Veteriner olan ortağım hayvanları da doyururuz diye çok keyifliydi. Sabah her şey çok güzel olacak keyfiyle uyuyacaktık. Ama olmadı başaramadık.
 
Neden olmasın diyerek desteklenen kararım o akşam ki telefon görüşmesin de “olmaz çocuklarını sahipsiz bırakmamalısın” diyerek kabul edilmedi. Çünkü nasılsa başaramazlar sanılıyordu olur denilirken…
 
Ben bir hayalimi daha yarım bıraktım. Peki öyle olsun yaşam!.. diyerek vazgeçtim… Kavgası bile gereksizdi yalnızca bir hayâldi. Yaşamın gerçekleri çoğu kez hayâlleri sevmezdi. 
 
En zor olanı arkadaşıma ve kızına ” nedeni yok, ben yapamayacağım” demekti. 
Biz olabilmek adına yine ben diyememiştim. 
Kadın girişimcilere, her meslek alanında ki kadınlarımıza fikirleriyle cesaret olmaya çalışan “siyasette sizin için varım” diye seslenen ben, kendi kararlarımda aile olmanın sorumluluğuyla vazgeçmiştim.
 
Çankaya’da idolüm olabilecek Neriman hanım bile cesaret olamamıştı. Öne sürülen neden anneliğimdi. Cahil cesareti bile olsaydı yeterliydi belki de, önce ben demeye… ne yazık ki ben de yoktu işte.
 
Sorumluluk duygusu ile hep etrafıma ışık olurken, kendi ışığım tükeniyordu. Biliyordum ama çocuklarım için değerdi. Onlarla da yaşanacak güzellikler bana yeterdi. Yalnızca para kazanmak amaç sanılınca, hayâl bile kurulamıyordu.
 
Oysa yalnızca başarılı bir mutluluktu istediğim. Sonrasında her başarıyı her girişimi hep destekledim. Karanlığa ışık olan bir mum gibi…ama kendime yetemedim. Hep etrafıma ışık olmaya çalışırken enerjimi tükettim. Kapattım hayâl defterimi. Yaşama yine kaldığım yerden devam ettim.
 
Yıllar sonra aynı hayâli torunumla sevgiyle paylaşırken çok mutlu olduğumu hissettim. Paylaşılması bile ne değerliydi. Ortak düşler ne anlamlıydı. Bir çocuğun yüreğinden sunduğu sevgi ve birlikte düşler kurmak, gerçekleşmese bile ömre bedeldi. 
 
Belki bir gün torunumun yanında dizlerinde küçük örtüsü, yanında kitapları ve kahvesi… Atatürk köşesinde oturan ak saçlı ninesi olarak, piyano melodisiyle huzur buluyor oluruz. Olur mu neden olmasın hayâli bile güzel.
 
Güneşim var olsun, hayâllerimiz can bulsun diliyorum.
 
Tülay Demir
22 Eylül 2022
Tülay Demir
Tülay Demir son yazıları (Hepsini Gör)
4

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

Bir yanıt yazın