Lev Tolstoy – Savaş ve Barış

SAVAŞ VE BARIŞ

Yazar: Lev Nikolayeviç TOLSTOY (1828 – 1910)

Çeviri: Zeki BAŞTIMAR – Nazım Hikmet RAN

2 Cilt 1808 sayfa, İşb. Kült. Yay. 2016 basım

—————————————————————————–

TOLSTOY

– Varsıl, aristokrat bir ailenin çocuğu.

– Soyluluk unvanlarından, lüksten sıkılırmış. Tüm varlığını köylülere dağıtmış ve köyde, köylüler gibi yaşamaya başlamış. Giysilerini kendi dikermiş.

– Bıkıp usanmadan sürekli yazarmış.

– Yazın tarihinde, gerçekçilik akımının temsilcisidir.

– Aynı zamanda filozof, eğitimci ve pasifisttir.

– Geride toplam 174 yapıt bırakmış.

 

SAVAŞ VE BARIŞ

Savaş ve Barış, yazarın başyapıtı olarak anılır.

Özellikle birinci ciltte çokça Fransızca tümce ve metinlerin olmasını hoş bulmadım. Ancak, kitabın bu biçimiyle kendi dilini aşağılayanlarla alay etme iletisi verdiğini düşünüyorum.

Çarlık Rusyasında Aristokrat, zengin hanedan, sosyete kesimlerinde Fransızca konuşmak bir saygınlık, üstünlük yansıması olarak düşünülüyormuş.

Özellikle Napolyon 600.000 kişilik ordusuyla Rusya topraklarına girdikten sonra kitapta Fransızca giderek azalıyor.

Tolstoy bu betiğinde; bireysel, ulusal ve evrensel gelişim, değişim ve aşamaları ince ince vurgulamış.

*

Romanda 10 ana, 100 kadar yan karakter kullanılmış. Ancak çekirdek roman kahramanları 5 aristokrat (soylu) ailedir.

Napolyon ve Kutuzov’ u bunlardan ayrı tutuyorum.

*

Tolstoy bu romanında, olayların kişileri aştığını, tarihçilerin olayları ve savaşları gerçeğine uygun yansıtmadıklarını, saptırdıklarını savunuyor.

Tolstoy bu betiğini “KARŞITLIKLAR” üzerine kurgulamış.

Ona göre;

Karşıtlık yalnızca savaş ve barış arasında değildir.

Soylularla – köylüler

Fransızca ile Rusça

Kültürlü kişilerle yalın halk insanları arasında sürer gider.

*

Romanda saraylardaki gösterişli, görkemli, bol hizmetçili, balolu, danslı, davetli varsıl yaşam bölümleri barışı simgeliyor. Ancak, bu yapmacık, gösterişli, aşırı (züppece) davranışlar Rusya’nın dil ve KÜLTÜR AŞINMASINA neden olmuş.

Fransızlar, ordudan önce Fransızca ile Rusya’ya girmiş varlıklı kesimi etkileri altına almışlar.

*

Savaş alanındaki korkular, coşkular, kahramanlıklar, ölüler, yaralılar, açlık, yorgunluk, yokluk, yoksulluk, soğuk, tutsaklık, yağmalar, yangınlar, acılar ise savaşı simgeliyor.

Tolstoy, Savaş ve Barış romanında, Fransızların sonuç olarak başarısız Moskova işgalini bir kültürel işgal olarak nitelemek istiyor. Ona göre Avrupa, kültürü ve yaşam biçimi ile saldırı durumundadır.

Tolstoy’a göre, Rusya’nın asıl sorunu dışarıdan gelen saldırılardan önce içte toplumun özentici davranışlarıdır. Yöneticiler, varlıklı toprak sahipleri, soylular, güçlüler olarak hepsinin çürümüş bir düzen içinde yaşamaları Rusya’yı tehdit eden öncelikli sorundur.

Asıl tehlike kendilerine, ulusal bilince yabancılaşmış, yozlaşmış, kendi değerlerinden uzaklaşmış varsıl Ruslardır.

Rusya’yı Fransız Ordusu ve Napolyon’dan kurtaran, halkın toptan direnişi olmuş. Yoksa savaşarak dünyanın hiçbir silahlı gücü gelişmiş ve güçlü Napolyon ordusunu durduramazdı.

*

NAPOLYON bir deha mı, yoksa bir çılgın mı?

Belki her iki kişiliği taşımaktaydı. Büyük başarıları ve büyük yanlışları vardı.

Teğmenlikten İmparatorluğa yükselişi yadırganır, büyük başarıları da övülür.

Rusya seferinde 600.000 kişilik iyi donatılmış düzenli ordu ile Moskova’yı alma tutkusu; Rus halkının ve ordusunun toptan savunması, ordusunu ve kendisini bitirmiştir. Ordusunu bitirmiş bir komutan olarak Paris’e döndüğünde tutuklanması gerekirken, görkemli törenlerle karşılanmış olması çok düşündürücüdür.

 

Roman kahramanlarından Rus Orduları Başkomutanı Mareşal KUTUZOV, Napolyon’un tüm oyunlarını ordusunu sürekli geri çekerek bozmuş, çok deneyimli, soğukkanlı, akıllı bir asker olduğunu göstermiştir.

Kendi topraklarından 3.000 km. uzaklaşmış bir ordunun utku kazanamayacağını düşünmüştü.

“Sabır ve zaman” işte benim en iyi askerlerim diyordu.

Kutuzov, savaşmadan Moskova’yı teslim etmesine karşı çıkanlara sertçe “Rusya ve ordum, Moskova’dan daha önemlidir. Rusya ve ordumu kurtarmak için Moskova’yı yem olarak bırakıyorum” demişti.

*

Moskova işgali ile, ünlü Napolyon ordusunun disiplini bozulmuş, savaş yetileri yok olmuş. Aynı zamanda askerler ve atları için yiyecek sıkıntısı ortaya çıkmış, soğuk kış koşullarında Rus köylüleri gerektiğinde yakmışlar da Fransız ordusuna hiçbir gıda ve yem vermemişler.

Savaş gücünü yitiren Napolyon dönüş buyruğu vermiş.

*

Fransız ordusu hızla kaçarken, kimi Rus komutanlar, iyice zayıflamış Fransız ordusuna saldırıp yok etmeyi önerdiklerinde; KUTUZOV, “Hızla kaçan, topraklarımızdan kaçan bir orduyu durdurmanın anlamsız olduğunu, kan dökülmesinden başka hiçbir işe yaramayacağını; yalnızca durmalarını önlemek için sürekli peşlerinde olmak ” gerektiğini söylüyordu.

“Ordumuzun yarısını yitirdik. Daha fazlasını veremem. İstediğimiz kendiliğinden gerçekleşiyor. Daha ne istiyorsunuz “diyordu.

*

Kuşkusuz savaşlar her yönden toplumu etkileyen en büyük yıkımdır. Ancak, toplumdaki bilinç dağılması, çürümüşlük, ahlak çöküşü belirdiğinde ortaya çıkan savaşlar ulusal bilinç, toplumsal birleşme ve kenetlenme oluşturuyor. Romanda okuduğumuz savaşın tüm yıkıcılıkları yanında, Rusya’da ulusal bilinci, toptan direnişi, ulusun her kesiminin yurt savunmasına katkıda birleştiğini ve utkuya (zafere) ulaştığını görüyoruz.

*

1789 Fransız Devrimi büyüyor, batıdan doğuya bir akına dönüşüyor. 1812’de Moskova’da bu akın duruyor, doğudan batıya bir karşı akın başlıyor ve ilk çıktığı nokta olan Paris’te son buluyor.

Bu aradaki 20 yılda topraklar ekilemiyor, evler yanıyor, ticaret yön değiştiriyor; milyonlarca insan yoksullaşıyor, zenginleşiyor, göç ediyor. Milyonlarca Hıristiyan birbirini öldürüyor.

Tolstoy soruyor; ulusları eyleme geçiren güç nedir?

21 Şubat 2021

Nurettin ŞENOL /Denizli

NURETTİN ŞENOL
3

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Aklınızla Kalbinizi Uzlaştırın Hüseyin Güdücü Kitap Tanıtımı

Kitap Tanıtımı

Bir yorum var

  1. Sibel Karagöz

    Kutluyorum hocam, gayet güzel noktalara parmak basmışsınız. Ben lise yıllarımda merak salmıştım Tolstoy’a ve o zaman da anlayamamıştım bu kadar olanağa sahipken her şeyi elinin tersiyle itmiş doğal yaşama bir hırka bir nalınla dönmüştür de ama yazdıkları sınıf ayrımı yapıyor yani halk dili kullanmıyor sanki ben sizden üstünüm ama tercih etmiyorum lüks yaşamı diyor, bana samimiyetten uzak geldiği için de devam etmedim ama gerçekten iyidir ve söyledikleri doğrudur.

    2

Bir yanıt yazın