Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın dizeleri ile ilkin ilkokul beşinci sınıfta tanıştırıldım. Sınıfta öğretmenim tarafından verilen Üç Şehitler Destanı adlı uzun şiirinin bana ve tok sesli erkek arkadaşımıza verilmesiyle tanışmış oldum. Şiiri çok sevdiğim için gür sesimle okumuştum. Okulumuzda en çok alkışı biz almıştık 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimizi Anma töreninde. On Kasım Atamızı Anma şiirleri de bendeydi. On Kasımlarda Yürümek okuduklarım arasında hep olacaktı öğretmenlik yaşamımda öğrencilerime okuttuklarım arasında hep olacak olan şiirlerdi Dağlarca şiirleri.
Şairimizin yalnızca kahramanlık ve vatan sevgisi temalı şiirini okumakla kalmamıştım. Onun başka şiirlerini okulumuzun kütüphanesinden, ilçe kütüphanesinden araştırıp, öğretmenlerimden önce hazırlığımı çoktan yapmıştım. Ortaokul yıllarımda da şiir okuma heveslisi genç bendim. Türkçe öğretmenim Yüksel Parlar bendeki şiir okuma hevesine, hele hele şiirlerimi önceden hazır getirişime çok mutlu olmuştu. Ortaokul son sınıfta güzel yazılar yazdığımı gördüğünde gözleri parlamıştı. Sınıfın biricik şiir okuyanı olmanın gururunu hep taşıdım. Lise yıllarımda Dağlarca’nın hayranıydım.
Dersimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca olunca ezberden şiirlerini okumaya başlıyordum: Türkçe Katında Yaşamak, Bu Eller miydi? Mustafa Kemal’in Kağnısı, Kızılırmak Kıyıları, Sivaslı Karınca, Sular Bizden Akıllıdır ve niceleri… (ilk tayinim Sivas’a çıkınca hep hayal etmiştim Zara’da Kızılırmak köprüsüne çıkıp düşünmüştüm şairin dizelerini)
Sivas’ta görev yaptığım zaman ilkin öğrencilerim ulusal bayramlarda ve törenlerde Dağlarca şiiri okumuşlardı.
Kim nasıl yorum yapar bilemem Fazıl Hüsnü Dağlarca belirli bir akımın tutkunu olmamıştır. İlk şiirlerinde mistik- ruhçu, saf şiir izlenimi verse de biz okuyucularına onun şiirleri çok genli duruşlar üzerindedir. Hece ölçüsüyle başlayıp serbest nazımla bütünlemiştir şiirlerini. Edebiyat tarihi içinde koca çınarımızdır bizim. Dağlarca’nın şiirlerinde toplumculuk ince bir nakıştır asla politik duraklı değildir. Edebiyat tarihçilerimiz onun için koca çınar, ulu çınar demişlerdir.
İlk şiirlerinde Necip Fazıl Kısakürek etkisi görülse de yobazlığın karşısındadır. Onun şiirleri hercai menekşeleri misalidir. Çok boyutlu bakışı dizelerine yansımıştır.
Kısaca özetleyecek olursam:
- Şiirleri epik-dramatik, lirik-didaktik ve toplumsal gerçekçilik özelliklerini göstermektedir.
- Asonanslara, söyleyişi kuvvetlendiren yinelemelere, günlük konuşmalara, çağrışımlara yer vererek şiirinde özgünlük sağlayan sanatçının kullandığı dil yalın ve durudur.
- 1970 yılından sonra çocuk şiirleri de kaleme alan Dağlarca, sanat eserinin gideceği yönü gösteren bir pusula gibi olması gerektiğini vurgulamıştır.
- Şiiri birçok araştırmacı tarafından iki dönemde ele alınmaktadır. Birinci dönemi kendine has bir şiir biçimi oluşturmaya çalıştığı, hayal gücünün ön planda olduğu “sezgi” dönemidir. İkinci dönemi ise evrensel temalara yer verdiği ve dilin sadeleştirilmesi çabalarına katıldığı “akıl” dönemidir.
- “Türkçem benim ses bayrağımdır.” diyen Fazıl Hüsnü, çok çeşitli konularda şiirlerini yazmış, özellikle Türk tarihinin destanlaşmış birçok olayını şiirlerine taşımıştır. Toplumcu gerçekçi ve felsefi lirik şiirlerinin yanında özellikle yazdığı destanlarla ölmezliğe ulaşmıştır. Üç Şehitler Destanı eserlerinin en tanınmış olanıdır.
- Yerli ya da yabancı hiçbir akıma bağlanmadan uzun yıllar kendine özgü bir şiir anlayışıyla eserler vermiştir.
- Sadece ilk şiir kitabı Havaya Çizilen Dünya’da hece ölçüsünü kullanmış, daha sonraları şiirlerini serbest nazımla kaleme almıştır.
- Çok yazan bir sanatçıdır. Yetmiş yıldan fazla edebiyatın içinde olan şair, 134 şiir kitabı çıkarmış; özdeyiş niteliğinde nesir örnekleri de kaleme almıştır.
- Şiir dışındaki hiçbir türle ilgilenmemiştir. Şiire hece ölçüsüyle başlamış, sonra serbest şiire geçmiştir.
- İnsanın evren karşısındaki yalnızlığını, günlük yaşamın sıkıntılarını, acılarını işlemiştir.
- Yapma destan’larıyla tanınmıştır. Edebiyat tarihi içinde Üç Şehitler Destanı biricik ölümsüz eseridir. Destansı şiirlerinde Kurtuluş Savaşı tarihini anlatmıştır.
- Tür, biçim ve içerik bakımından kendini sürekli yenilemiş, kendine özgü bir şiir dili yaratmıştır.
- Her konuda şiir yazan usta bir sanatçıdır. Bireyselden toplumsala, ulusaldan evrensele uzanan bir çizgide kendine özgü bir şiir oluşturmuştur.
- Yerli-yabancı hiçbir akımdan etkilenmeden klasiği ve çağdaşı kaynaştıran özgün bir şair olmuştur.
- “Türkçem benim ses bayrağım” dizesiyle Türkçeye olan sevgisini anlatmıştır.
- “Çocuk ve Allah” kitabıyla tanınmıştır. Bu yapıtında soyut konuları işlemiştir.
Şairimizin şiirlerinden bir tutam tuz niyetine belleğimize iz düşürsün diye aldım. Dizeleri aramızda sonsuza kadar yaşayacak şiir dünyamızın arı, duru koca çınarının. Ruhu huzurla dinlensin.
Sular bizden akıllıdır, daha evvel görür akşamı,
İner havadan önce, karanlığa,
Büyük bir balık gibi ortadan silinir,
Kaçışırken hayvanlar dağa.
Sular bizden akıllıdır, memnun olur,
Sadece ağaçlardan.
Başka insanlardan değil,
Bizi yalnız bırakan.
Sular bizden akıllıdır, uyumaz,
Açar maviliğe, iri gözlerini.
Ve bekler bir ölüm sırrı içinde,
Kendi hayatının yerini.
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım
Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı…
Fazıl Hüsnü Dağlarca
- Çark-ı Felek Cepte (Saat Çiçeği) Hatice Altunay - 17 Aralık 2022
- Yeni Dünya Sevdiniz mi? Hatice Altunay - 28 Temmuz 2022
- UmuHatice Altunay - 25 Nisan 2022
Kaleminize, yüreğinize sağlık.
ÇOCUK KİTAP
Çok eskiden
Mavili yeşilli,
Çağlar içinde çağlar parlardı.
Kocaman bir ülkede, kocaman bir
kitaplıkta
Mavili yeşilli
Bir kitap vardı.
Çocuk Kitap derlerdi ona,
Dururdu minicik
Dev yapının binlerce kitabı arasında
Yitmiş gibiydi, yok olmuş gibiydi,
Dururdu minicik,
Yaşardı sonsuzluk üzre hep.
Güneş doğarken uyanırdı
Çocuk Kitap her gün,
Bir kuştu sanki
Özgürlüğü anlamazdı öbür kitaplar,
Mutluluğunu bilmezdi kimsecikler onun,
Bir kuştu sanki,
İlk ışıklarla yeni, ilk ışıklarla güzel.
Gündüzü sevinmekle doldururdu
Mavileyin
Karmakarışık.
Bir büyük kardeşliğin ta ortasında,
Ummakla bitirirdi geceyi,
Karmakarışık.
Elleri ellere, yüzü yüzlere, pırıl pırıl.
Yapraklar kızarsa da, sararsa da ayvalar,
Türküsü durmazdı hiç.
Ufacık bir suçu vardı
Öteki kitapları tedirgin ettiğine
Aldırmadan,
Türküsü durmazdı hiç,
Ormanlar, denizler, tarlalar üzerine.
Bir gün Hakan geldi Kitaplığa
Kafdağlarının arkasından sorguçlarla yüce,
En ulu kitabı bulmak için.
Aradı vezirleriyle birlikte, birer birer,
Bütün kitapların içini aradı,
En ulu kitabı bulmak için
Geçti parmaklardan yüzlerce yıllık
düşünceler.
Yedi yıl yedi ayda hepsini inceledi
Bıkmadan yorulmadan
Yoktu yok.
Kimi güneşi anlatıyordu, kimi toprağı,
Kimi böceği söylüyordu, kimi ağacı kimi
bilgileri uygarlıklardan
Yoktu yok.
Hakanın aradığı ulu anlam yoktu.
Birdenbire haykırdı Hakan elinde Çocuk Kitap
Bu, dedi.
Elinde Çocuk Kitap, gözlerinde yaşlar
Gerçeği bulmanın sınırsız esenliği içinde,
Bu, dedi.
Öptü, başına koydu yedi kez.
Hakan çıkınca, Kitaplığın bilginleri,
Koştular yanına Çocuk Kitabın,
Tozlu rafından aldılar, açtılar.
Baktılar, içine sığdırmış ancak
Bir tek sözünü varlığın
Baktılar.
Okudular yerden göğe,
Bir tek sözünü varlığın:
“Seviniz!”
Fazıl Hüsnü Dağlarca /Çocuk Kitap
Emeklerinize teşekkürler. Saygıyla…
Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın vasiyetnamesi
“Bu zamana kadar yayımlanmış ve bundan sonra yayımlanacak bütün kitaplarımdan hesabıma intikal edecek paraların yatırıldığı bankada birikerek bu paranın yıllık faiziyle benim adıma müze kuran Çamlıca Bilfen Okulu’nda indirimli, maddi durumu iyi olmayan öğrencilerin okutulmasını vasiyet ediyorum.
Fazıl Hüsnü Dağlarca sokakta bulunan evimi vefatımdan sonra hiçbir siyasi ve dini amaç ile kullanılmamak, sadece Fazıl Hüsnü Dağlarca Müzesi olarak kullanılmak ve gençlere Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda çağdaş eğitim vermek üzere içindekilerle birlikte müze yapılması kaydı ile Kadıköy Belediye Başkanlığı’na bırakıyor ve vasiyet ediyorum.
Ayrıca müteveffa murisim annem Kadriye Dağlarca’nın vefatı ile bana intikal eden Konya ili hudutları dâhilindeki bilcümle gayrı menkullerden hisseme düşen miras payımı da Mehmetçik Vakfı’na bırakıyorum.
Vasiyetimin amacının Türk çocuklarına Atatürk yolunu göstermek olduğunu beyan eder son arzu ve isteklerimi içeren vasiyetimin bunlardan ibaret olduğunu bu vasiyetnamenin hiç kimsenin herhangi bir etki, tesir, cebir baskı yönlendirmesi altından kalmadan hür irademle imzaladığımı noter huzurunda beyan ve ikrar ederim.”
Yazı Dükkanı Sayfa emekçimiz Serdar Hakyemezoğlu’na teşekkür ederim.