BUGÜN GÖRDÜKLERİMİZ
Merhaba değerli dostlarım, bugün tazecik yol yazımı okumanızı dilerim. Taaa uzaklardaki dostlar ile beraber yolculuk yapmak istiyorum.
Bilgisiz insanların sıkıntılarından, televizyon kanallarındaki cahillerden, canilerden bıktım artık. Keyifli yazı paylaşmak istedim izninizle.
Ülkemizin cennet köşelerinde Güler kaptan ile yaptığımız bir günlük yolculuğumuzu, çektiğim fotoğraflar eşliğinde anlatmak istiyorum. 1915 Şehitler Köprüsü’nden de geçeriz belki.
Oğlumuzun evi Tekirdağ Çerkezköy’de İstanbul il sınırında. Yüz metre ilerideki apartmanlar İstanbul Çatalca’ya bağlı. Çerkezköy’de yaşıyorlar ama onlar İstanbullu sayılıyorlar, aldıkları hizmet açısından işleri çok zor. Yani bizim oğlumuz da İstanbul’a yüz metre mesafede, bağırsa duyulur!
Gönen’deki kızımızdan 2 Ocak Pazartesi günü geldik oğlumuza. Çardak feribot iskelesini kapatmışlar, Lapseki’den bindik feribota 135 liraya geçtik Gelibolu’ya. 16 gün kaldık, bekar oğlumuz Tuğrul’da.
Sayılı günler çabuk bitti, dün oğlum evden çalıştı. Güzel kahvaltı yaptık beraber, Güler hanımdan börekler. Yolluk da ayırmış biraz.
Saat 10.30 da Çerkezköy’den çıktık yola, boza diyarı Velimeşe’den sonra Çorlu trafiğini es geçmek için sağ tarafta, girdik Ergene yoluna. Biraz uzuyor ama çok güzel çevre yolundan indik Marmara sahilindeki Tekirdağ yoluna.
Sağ taraftaki “uçaktan lokanta” Özcanın Yeri açık havada çok güzel görünüyordu. Bir dahaki yolculuğumuzda buraya girip öğrenmemiz lazım, cahil kalmayalım. Benim fiziki durum, ayaklarım sakıncalı, Güler hanım arabanın kaptanı. Tekirdağ’ı geçtik, Malkara yakınlarında verdik mola. Hanım açtı çıkını, ben doldurdum çayları. Hava güneşli ama lodos fırtınası esiyor, arabanın içinde çay ile Boşnak böreği yağ gibi gidiyor.
İhtiyaç molası için güzel, temiz bir benzinlik bulduk. Marketinde süt ürünleri satılıyor. Peynir tatlısı ve 700 gram keçi peyniri aldık. Görevli 172 lira deyince, emekliye %30 verenlerin künyesini okudum, selam ettim, ayan beyan.
Çok güzel inek vardı marketin önünde ama cansız. Güler hanıma dedim çek benim fotoğrafımı inek ile burada, kırmızı arabamız arkada.Bu gidişle inek ve öküzleri göreceğimiz yer; ya vitrinler ya da fotoğraflar.
Tekirdağ’ın son ilçesi Malkara’dan çıktık, Edirne’nin ilk ilçesine girdik, “hoppala paşam, Malkara Keşan” çok güzel uydurmuş kızancıklar beyaa. Çekemedim Keşan tabelasını, önceki fotoğraflardan kullandım te burda.
Artıkın Edirne ilindeyiz, ormanların arasından iniyoruz aşağıya Saros Körfezine doğru. Her ilçeden otobana giriş var ama cızzz cepleri yakar! Bazı yerlerde yan yana gidiyoruz paralı otobandaki tırlar ile.
Güler kaptan, sana türkü açayım telefondan, keyfimiz yerine gelsin. Rahmetli Şakir Öner Günhan pek de güzel söylüyor;
Çıktım Şarköy’ün yoluna
Sıra sıra zeytinler …
Tabiki Şarköy’den geçiyorduk. Orman yolları bitti, düzlükteyiz artık. Sağımızda çok yakında Saroz körfezinin dalgalanan beyaz köpüklü sularını ben görüyorum da Güler kaptan bakamıyor.
– Hanım ilerideki kavşakta EDS var, sen yavaşla, ben sana Rumelili sanatçı Faruk Yılmaz’dan da hareketli bir türkü açayım.
Evreşe yolları dar daar
Bana bakma benim yarim var
………
Tabii Evreşe kavşağını geçtik, Edirne’yi de bitirdik. Şehitler diyarı Çanakkale il sınırına Gelibolu topraklarına girdik, cennet vatanımızın yollarında.
Çanakkale Savaşları’nda benim dedemin de aralarında olduğu 30 bin Boşnak şehit anısına, Boşnakların katkısı, devlet işbirliğiyle yaptırılan ama henüz resmi açılışı yapılmayan anıtı ve Şahindere Şehitliği’ndeki Boşnak Ahmet dedemi ziyaret edecektik. Fakat fırtına öyle kuvvetli ki ayakta duramayacağız, ziyareti erteledik.
Gelibolu feribot iskelesine hiç girmedik çünkü bu havada bekleme olabilirdi. Ücret 135 lira. Sür kaptan arabayı, şeftesini yapalım köprünün, 200 liracık(!) olan geçiş ücretini verelim biz de, beşli arkadaşlara.
Az daha gittik Eceabat yönüne ve 1915 Şehitler Köprüsü yoluna girdik. Köprüde konvoy olur sanıyorduk ama bizden başkası yoktu köprü yolunda!
İlk defa yakından görüyoruz, eser gerçekten çok çok güzel. 85 Milyon vatandaşımıza çok teşekkür ediyorum, ceplerinden böyle bir köprü yaptırdıkları için. Hakkari’den dışarıya çıkmamış olan yurttaş da ödüyor, benim 1,5 yaşındaki torunum da ödüyor bu köprünün parasını. Gece uyurken dahi alınıyor ceplerden.
İşte fotoğraf ve videoları. Biz 3.13 dakikada geçtik köprüden. Topu topu iki taksi geçti bizi, diğer şeritte görmedim kimseyi.
42 bin araç garantisi var.
Bu hesaba göre bir günde 1380 araç geçer. Geriye kalan 40620 geçmeyen aracın parasını “imece” olarak ödüyoruz!
Biz kaç lira geçtik? 200 lira cık, cık cık. Arabası olmayanlar çok ucuz sanıyor da, ödediklerinin farkında değiller; zaten farkında olsalar emekli maaşları 10 bin lirayı geçer.
Çıktık harika köprüden indik Lapseki’ye, hâlâ Çanakkale’deyiz. Son ilçesi Biga’ya doğru gidiyoruz, kaptanımız yoruldu, girdik sağdaki benzinliğe… Önce lavaboya gittik, birer tane de çikolatalı gofret aldık. Lodos devam ediyor. Arabada termostaki son çayları da doldurduk, gofret ile götürdük.
Haydi kaptan, bir gayret daha, az kaldı yolumuz. Biga’yı geçtik, Balıkesir il sınırına girdik. Artık uyusak bile araba kendisi bulur alışkın olduğu bu yolu. Bursa yolundan Gönen’in ilk kestirme yolu göründü. Sağa döneceğiz, Sarıköy, Yenice’den, küçük üç beş köyden geçip Gönen’e varacağız. 15 km daha kısa yol. Bu yola da koymuşlar tabelayı Ömer Seyfettin Gönen’de doğdu diye.
Güneş kavuşmadan geldik kızımızın evine, damat Serhat işten gelmemiş daha, doya doya sarıldık kızımıza, torunumuz Atahan’a.
Sürçülisan ettiysek affola.
Hoşçakalın.
Sağlıklı kalın.
Sevgiyle kalın.
Mehmet Sönmez
19 Ocak 2023. Gönen.
Dergimizde yazarın Atalık Yerli Buğday Ekmeği yazısını okumak için tıklayınız.
- Tarihi Su Değirmeni Mehmet Sönmez - 14 Mart 2023
- Trakya’da Bir Günlük Gezi Mehmet Sönmez - 21 Ocak 2023
- İşte O Kaşağı Mehmet Sönmez - 25 Aralık 2022
Bir yorum var
Pingback: Atalık Yerli Buğday Ekmeği Mehmet Sönmez - Yazı Dükkanı Dergisi