perdeler aralanır,
yollar görünür, upuzun,
yollar gitmek için mi?
gelmek için mi ?
bir hoşça kal ülkesi olmuş, bütün yollar,
yollar yürünerek mi biter,
bitirmek için ille de ayak mı gerekir,
ya aklın yolları,
ona ne gece, ne gündüz, git git bitmez…
perdeleri kapattım,
ışığı da, göz kapaklarımı da ,
şalterler attı, kayış koptu,
aklımın ucunda efil efil bir merhaba,
perdeleri sonuna kadar açtı,
bin bir gece masalları başladı,
evir çevir anlattım, dinledim,
gönlümle, aklım aynı pencerede,
biri açtı, biri kapattı, sinema perdesi gibi,
anladım ki, yollar aftan geçiyor,
ben hangi masala anlatsam seni,
ne gece inanıyor,
ne gündüz,
ne perde,
ne yollar,
hiç bir masal af edemiyor seni,
merhabayı perdenin arkasına,
hoşça kal’ı yollara ektim,
sarı sarı güller arasında,
ellerim cebimde, masallara üflüyorum, üf diyorum üfff…
Sibel Karagöz
Öğretmen bir babanın tek kızı, üç tane abinin kız kardeşi, melek annemin yavrusu olarak Bolu’nun Göynük ilçesinin köy lojmanında, sıcak bir Ağustos gününde doğmuşum.Takvimler 17 Ağustos 1973 ü gösteriyormuş, köy ebesi gelmemiş,ebem komşu teyzeler olmuş.El bebek gül bebek büyümüşüm, gerçek adımı okul sıralarında öğrendim.O zamana kadar çeşit çeşit isimle çağırılıyordum. Okul kütüphanesinde büyümüşüm,okuma yazmayı abilerimi kıskandığım için okula gitmeden öğrenmişim.İlk okuduğum kitap, Cin Ali. Sonrası geldi. Okuldakiler bitince, komşu köylerdeki okullara dadandım.Şehre gidenler, “ne istersin?” diye sorduklarında; kitap derdim, yemek içmek gibi...
Sonra, büyüdük ve orta-lise için şehre taşındık.Üniversite Seramik Bölümü, Formasyon alıp sınıf öğretmenliği, o da yetmedi maliye derken,bitirmeden bıraktım.Evlenip yurtdışına gittim, 7 sene kaldım. Bir kızım var, 18 yaşını bitiriyor. Yurda döndüm. İyi gitmeyen bir evlilik, ağır bir boşanma süreci, boşanmak istemeyen bir eşvesürekliçocuğumu görememek korkusu sonucu ilk atağımı geçirdim. MS tanısı konuldu.2014’ten beri ayakta durmak için mücadele ediyorum.
Çok defa atak geçirdim, yürüyemedim, konuşamadım, burnumdan beslendim. %80 engelli olduğum için kimse ayağa kalkabileceğime inanmıyordu.Ama yılmadım. Tekrar ayağa kalktım.
Birçok insan acıyarak bakıyordu bana; duyuyordu.Şimdi annesi var, o ölünce kim bakacak, diye...
Ailem hep destek oldu sarıp sarmaladı.
Ama acılarım içimde büyüdü, 7 senedir kızımı görmedim, sesini duyamadım...
Doktorum bir atağımda dedi ki;
-Neden içine atıyorsun?Bağır, küfret, içindekini boşalt...
Yapamam, dedim
O zaman yaz, dedi
Ne yazayım, dedim
Annem dedi ki; kızım şiir yazar.
Doktorun, evet şiir ya, paylaş,takip edeceği, dedi
Şiir yazmaya başladım, rahatlattı.
Artık tutunduğum bir dal var.
Kızıma söylemek istediklerimi şiire döktüm...
Kısa öykü denemelerim de var.
Çok teşekkür ederim değerli arkadaşım Nezihe hanımcığım, sevgilerimle…?
İnsan affettiği zaman rahat ediyor ancak, hırs öfke affetmek ile sükun buluyor, ancak ondan sonra yeni sayfalar açılıyor. Bir tanecik hayatımızda saniyelerimiz bile değerli. Yüreğine sağlık sevgili arkadaşım. Pencerelerini daima güzelliğe sevgiye açmanı dilerim. <3