Evinin penceresinden, bahçesinde yetiştirdiği bodur karanfillerinin üzerine adeta bir inci tanesi gibi süzülen, ahmak ıslatan yağmurunu izledi, uzun bir müddet.
Çocukluğunu hatırlatan bu havayı oldum olası çok severdi Vasfiye Teyze.
Üşenmedi, kenarları dantelli beyaz başörtüsünü takıp bahçeye çıktı. Toprağın kokusunu içine çekti, uzun bir müddet. İki karanfil koparıp, ince belli vazosuna yerleştirdi.
….
Beş çocuk anasıydı. Yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmişti. Hayattaki en büyük zenginliği, evlatlarına olan sevgisiydi.
O, çocuklarını minicik bir gecekondu evinde her yere sığdırabilmişken, kendisi yaşlanınca hiçbir yere sığamamıştı ya, işte ona yanardı için için. Yüreği kan ağladı.
İrin damlayan memelerinin isyanlarına inat, çocuklarını nasıl büyük bir fedakârlıkla emzirişi bir film şeridi gibi geçti gözünün önünden. Parçalanmış rahminin bedeninden sökülüşüne gelince, o da ayrı bir acıydı ya, hadi neyse…
Ne günlerdi…
Çocuklarını özlemişti. En son geçen yıl kapıdan uğramışlar, paraya ihtiyacın var mı, diye sorup, bir bardak çayı zor içmişlerdi. Sanki ‘para’ her şeydi.
…
Yapayalnızdı. Yalnızlığının sebebini kendinde aradı.
Hayatını irdeledi. Hiçbir suçu yoktu. Olsa da ne olurdu?
O bir ana değil miydi?
Bedeli yalnızlık mı olacaktı?
Sorusuna cevap bulamadı.
Yaşlanmış, yıpranmıştı. Ne de olsa, bir asıra
beş yılı kalmıştı.
Muammer Efendi keşke biraz daha yaşasaydı, diye bir ah çekti derinden. Sağ camı kırılmış olan tel gözlüğünü çıkartıp, gözünden akan iki damla yaşı elinin tersiyle siliverdi.
İlerleyen saati fark etmemişti.
Oturduğu divandan usulca kalkıp, gramafonunda Müzeyyen Senar’ın, “Bir ihtimal daha var” adlı şarkısını açtı. Bu gece eskileri yâd etmeye karar vermişti.
Aklına, geçen yıl özenerek yaptığı, cam kavanozlarda, belki bir gelen olur, diye sakladığı Ahlat turşusu geldi.
Rahmetli Muammer Efendi çok severdi.
İki kristal bardak çıkardı. Hep öyle yapardı.
Bardakları doldurdu. Kendi bardağını
‘yalnızlığına’ kaldıracaktı ki; imdadına kedisi Sarman yetişti.
Yalnız değilsin, der gibi miyavlayıp, ayaklarına sarıldı.
Vasfiye Teyze’nin dudak uçlarında bu akşam ilk kez bir tebessüm belirdi.
Vefalı dostu Sarman’ı kucağına alıp uzun uzun sevdi.
…
Vasfiye Teyze o akşam çok duygulandı. Nefes almakta zorlandığını fark etti.
Karşı evin kızı Esma, hekimdi. Esma’yı çağırdı usulca. Hastalandığında hep gelir, muayene ederdi. Bu akşam da öyle oldu.
Esma, reçeteye hüzünlü bir not düştü.
Vasfiye Teyze’nin hastalığının teşhisi hep aynıydı.
Çaresi ise, iki şey’de gizliydi.
İlki, birkaç insan sesi.
Bir diğeri ise bir tutam sevgi…
…
Vasfiye Teyze, sabaha karşı kalbine yenik düştü ve bir yıldız gibi kayıp, hayata sessizce veda etti.
Evlatlarına haber salındı. Geldiklerinde ise artık herşey için çok geçti.
Sevda Akyol Baştımar
Sevdiklerimizi, “henüz vakit varken” sarıp sarmalayacağımız bir hayata…
Sevda A. Baştımar
Hannover, 8 Nisan 2021
- Sekiz Mart Sevda Akyol Baştımar - 7 Mart 2023
- Gelincik Düşlerim Sevda Akyol Baştımar - 3 Şubat 2023
- Başım Duman Sevda Akyol Baştımar - 23 Ocak 2023