bir yaram var, her daim kanar,
kimi kime sorsa, kimi kime şikayet etse,
içi içinde döner, kan döver huma kuşu,
ne kuş ağlar, ne kanat döver…
öyle bir gün, öyle bir susuş,
ne dakika hüküm sürer,
ne zaman dört döner,
bir ben dört dönerim
zaman denen 12’mi? 24’mü? Kaç’tı? Kaçmadı’da mı?
yaram yaralar açar, bir gül yüzünde,
öyle öz, öyle özden ki kimi kimseyi,
yermez, yemez, sen de beni yaralayansın demez,
güle güle gül koklar, canını kemiren canda güldür…
ahhh bu yaralar, yaraladı beni,
döndü camdan attı teni,
ne cam, ne pervaz, ne yağdanlıkta kül bıraktı,
esti gram kısmıyla, yıktı ton külçe ağırlığında,
ahhh zaman ne kadar zalim,
bu dakikada, saatleri dört dünya savaşı yaptıran,
ahhh mahmur serçe, neyi beklersin?
anamı beklerim, beraber karşılayalım ölümün soğuk nefesini,
ellerine sıkı sıkıya sarılıp uyumak istiyorum
koynunda bir bebek gibi…
Öğretmen bir babanın tek kızı, üç tane abinin kız kardeşi, melek annemin yavrusu olarak Bolu’nun Göynük ilçesinin köy lojmanında, sıcak bir Ağustos gününde doğmuşum.Takvimler 17 Ağustos 1973 ü gösteriyormuş, köy ebesi gelmemiş,ebem komşu teyzeler olmuş.El bebek gül bebek büyümüşüm, gerçek adımı okul sıralarında öğrendim.O zamana kadar çeşit çeşit isimle çağırılıyordum. Okul kütüphanesinde büyümüşüm,okuma yazmayı abilerimi kıskandığım için okula gitmeden öğrenmişim.İlk okuduğum kitap, Cin Ali. Sonrası geldi. Okuldakiler bitince, komşu köylerdeki okullara dadandım.Şehre gidenler, “ne istersin?” diye sorduklarında; kitap derdim, yemek içmek gibi... Sonra, büyüdük ve orta-lise için şehre taşındık.Üniversite Seramik Bölümü, Formasyon alıp sınıf öğretmenliği, o da yetmedi maliye derken,bitirmeden bıraktım.Evlenip yurtdışına gittim, 7 sene kaldım. Bir kızım var, 18 yaşını bitiriyor. Yurda döndüm. İyi gitmeyen bir evlilik, ağır bir boşanma süreci, boşanmak istemeyen bir eşvesürekliçocuğumu görememek korkusu sonucu ilk atağımı geçirdim. MS tanısı konuldu.2014’ten beri ayakta durmak için mücadele ediyorum. Çok defa atak geçirdim, yürüyemedim, konuşamadım, burnumdan beslendim. %80 engelli olduğum için kimse ayağa kalkabileceğime inanmıyordu.Ama yılmadım. Tekrar ayağa kalktım. Birçok insan acıyarak bakıyordu bana; duyuyordu.Şimdi annesi var, o ölünce kim bakacak, diye... Ailem hep destek oldu sarıp sarmaladı. Ama acılarım içimde büyüdü, 7 senedir kızımı görmedim, sesini duyamadım... Doktorum bir atağımda dedi ki; -Neden içine atıyorsun?Bağır, küfret, içindekini boşalt... Yapamam, dedim O zaman yaz, dedi Ne yazayım, dedim Annem dedi ki; kızım şiir yazar. Doktorun, evet şiir ya, paylaş,takip edeceği, dedi Şiir yazmaya başladım, rahatlattı. Artık tutunduğum bir dal var. Kızıma söylemek istediklerimi şiire döktüm... Kısa öykü denemelerim de var.
Çok teşekkür ederim canım Nezihe hanımcığım, sevgilerimle saygılarımla, öpücüklerle….❤️😘
Sevgili Sibel uyuma değil uyanma vakti. Gülme, güldürme… yaşama yaşatma vakti… Kalemine sağlık.