Ah insanlar, yaşamın olmaz ise olmazları, var iken yoranları, yok iken arayanları…
Yaşam genellikle önce sınavı yapıyor, sonra cevapları öğretiyor. Ne kadar yaşarsan yaşa, öğrenmek bitmiyor.
Her yeni insan, her yeni bilgi kimi zaman gücün, kimi zaman yaşam dersin oluyor.
Verdiğin emek yüreğinin gücüyle, aklının yol göstermesiyle, iyilik ya da nankörlük hanesinde kendine yer ediniyor.
Hepsi insan olabilme erdemine sahip olma mücadelesi. Yaşam boyunca hep emek istiyor, özveri istiyor.
Bazen öyle abartılı oluyor ki, bir başarıyı alkışlamak ya da bir acıya ortak olmaya çalışmak, karşınızdaki insan hep aynı ilgi aynı özveri ve aynı duyarlılık devam etsin istiyor bekliyor.
Oysa yaşamın bile bir gün biteceğini bilen, biz insanoğlu isteğimiz olmadığı an değişiyoruz.
En çok seveni, en çok değer vereni, en çok emek vereni, ilk ihmâlinde başlıyoruz yok saymaya ya da yok saymak için bahanelere sığınmaya…
Oysa, onunla paylaşılan her an gene o insan için değerlidir. İnsani ilişkilerinde asla vefasızlık ve ihanetle hareket edemez. Her davranış, her söz, her hareket karşısında tepkisi dürüstçedir. Fikri duruşu açık ve nettir.
Gösteriş ve maske sevmez bu tür insanlar. Canları acısa da acıtmazlar. Ancak bir daha izin vermezler aynı yanlışa.
Doğru ve yanlışları kendi dünyasında şekillenir. Bazen abartır, “mükemmelliyetçilik” sendromuna doğru yol alırken, hemen kendini toparlar, her şeyi oluruna bırakırlar. Herkesin kararına saygı duyarlar. Ama kendi kararları artık yaşam felsefeleridir, saygı bekler, saygıyı hak etmeye çalışırlar.
Hak edene saygı ve sevgi destekleri hesapsızdır; beklentisizdir. Mutluluğu böyle yaşamayı severler. Kötü gün dostu olmaya azami çaba sarf ederler. Yararlı olamayacağı zamanlarda uzaklaşır, gölge etmezler, ele ayağa dolanmayı sevmezler.
Ve bu kişiliğe sahip insanlar istemeyi bilmezler. Yaşam yolunda yürürken, emek saygı ve sevginin en değerli zenginlik olduğuna inanır, paylaşmayı çok severler.
Sinsi insanlar, riyakârlar çıkarcı ve kara cahiller, tek cesaretini yok eden, gücünü tüketen varlıklardır. Düzelebilir inancıyla, emek verdiği çaba sarf ettiği bu yol hep hayâl kırıklıklarıyla doludur ama kin tutmaz yolu hep doğrudur.
Elde etmek istediğini alan bu insanlar en önce bu insanları değersiz görmeye başlarlar. Oysa doğru tektir yol dürüstlüktür.
Ve yaşam, sevgi saygı vefa özveri ve en önemlisi empati duygusuyla yaşanabilirse, değer kazanır.
İnsanın en acı hesaplaşması kendisiyle olanıdır. Ve en doğru insan bence, kendini tanımaya çalışan, hep yenileyen her gün kendisi olmaktan huzur duymayı başarabilen insandır.
Yıllar geçer ve kendinizle tanışırsınız ya nefret edersiniz ya da, “çok mu yordular sevgi şefkat özveri dolu kalbini” der kendinize sarılırsınız.
Acemilik yılları geçer gücünüzü kendinize saklamaya çalışırsınız. Düşerseniz sayılı dostunuz olduğunu bilirsiniz, doğrular kimsesizlerin dostudur…
Ve bir gün mutlaka güneş gibi doğma, balçıkları yok etme huyu vardır.
Yaşam ve sınav diye başladı yazı; öyleyse “ben bu sınavı son mevsimde gene kendim kalarak, iyi notlarla bitirmeliyim” diyerek, dileyerek noktalayayım.
Yaşam gönlünüzce güzel gün ve iyi insanlarla, dolu olsun… Sizin de gönül heybenizde sevgi, saygı, iyilik yüklü olsun.
“Hayat bizi resmen dört işlemle sınar: gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda topla kendini der.”
Tülay Demir
1 Kasım 2021
- Kader Tülay Demir - 25 Şubat 2023
- Bir Muz Öyküsü Tülay Demir - 5 Şubat 2023
- Tanıyın Bizi Tülay Demir - 10 Aralık 2022
Finali, yazı içeriği izleğinde harika duygu seli olmuş. Gönülden kutluyorum sevgili arkadaşım
Kaleminize emeğinize yüreğinize sağlık.
Son günlerde görüldüğü gibi kadın cinayetleri arttı! Katil eşlerin saçma sapan savunmaları neydi ? “Ya sok seviyordum ” ya da “ya benimsin ya da toprağın ” bu sevgi olamaz.Bu akıl sağlığının bozukluğudur. Kaleminize yüreğinize sağlık.