
İçimde biriken gizli ve belirsiz özlemleri doyurmak isteğiyle olsa gerek, daha böyle bir süre çabaladıktan sonra, üniversite yıllarımda daha çok yazmaya başladım…
İçimdeki her şey, sözcüklere dönüşüyordu, sözcükler tümce olarak bir yandan içime doluyor, bir yandan da yanardağ patlaması gibi beyaz kağıtların üzerinden akıp gidiyordu… Yazı yazmak ruhumun derinliklerindeki her şeyi dışarı çıkartıp bir defter de depoluyordum. Yazı yazarak mutlu olabiliyorum…
Mutluluk ya da bana öyle görünen çözümdü yazı yazmak… Çünkü isteklerimin yerine gelmesinde de, bir şeylerden etkilenip acı çektiğim zamanlarda da daha çok yazıyordum… Acının bastırılması duygusunu yaşatıyordu her zaman… Bazen yazı yazmaya ara verip duygularımı kontrol etmeyi de öğretiyordu bana…
Tam olarak yaşanılmışlığın ezgisini kendi içimde söyleyerek ve sözcüklerden oluşmuş tümceler halinde içimden dışarıya çıkarma uğraşı mutlu ediyor beni… Hele bir başkası tarafından okununca umudum artıyor… İnsanoğlu umudunu yitirdi mi, yaşamanın da tadı kalmıyor çünkü.
Benim için insanlarla konuşmak karşılıklı muhabbet etmek gibi bir şey yazı yazmak…
Yazı yazmayı sevmek ya da sevdirmek yeterlidir bence. Yaşamın karanlık kıvrımlarında kendimize aydınlığa çıkacak yol bulmak demektir…
Yazı yazmanın, benim için neye karşılık geldiğini, bana olan yararını ara sıra düşünmüşlüğüm vardı. Bu sorular daha çok soruluyor bugünlerde…
Yazılarımda kendimin, benimin kendisi duruyor. Yaşanmışlıklarım, yaşanmamışlıkların, özlemlerim, sevinçlerim, mutluluklarım, acılarım ve bütün duygularım.
Yazı yazmak, kendimi daha çok kavramak ve var kılmak çabası. Kendime dokunabilmek çabasıdır. Sevdiklerimin, dostlarımın yaşamına dokunabilmek çabasıdır. Yaşamıma dokundurabilmek çabası…
Paylaşılacak bir şeylerimiz varsa dostlarımızla, önemli olmaz acılar, dertler. Aldığımız darbelerin yeri çabuk iyileşir o zaman. Yazımlarken bile iyileşeceğini hissetmektir. Küçükken bir yerimiz acıdığında Annemizin ”öpeyim de geçsin” dediği gibi…
Gerçek olan bir yuvam var özlediğim, diğerleri de başım sıkıştığında gireceğimi bildiğim ve bu yuvalardan gelen yorumlar; Merhabalar, Günaydınlar, İyi akşamlardır içimi ısıtan. Yazmak böyle bir şey…
Bir dünyam, bir dünyanız vardır. Bu dünyalarda yaşanır olan hayat ve bu hayatın bir açılımı yazmak. Bir uzun ve güzel yolculukta beraber olabilmek, gülümseyebilmek, üzülebilmektir yazmak.
Yazı Yazmak;
Yeni tanımana rağmen sanki yıllardır tanıdığını sandığın ve evin gibi hissettiğin, yanında huzur bulduğun insanlar vardır.
İşte öyle bir şey…
Yüreğimizdeki sevgi, davranışlarımızdaki kültürün seviyesidir. Nerede olursak olalım, nerede yaşarsak yaşayalım hayata anlam katmaktır YAZI YAZMAK…
Kısacası…
”Rakısamış bir adamın rakı içmesi bir sorun olmaz. Rakıyı çok güzel içer. Rakı içmek nasıl bir şeydir diye sorarsanız? Destan yazar. Anlatır da anlatır. Çünkü kimi dertten kimi zevkten içermiş söylemi gündeme gelir de ondan. Hayat, insanı bazen öyle bir noktaya getirir ki, kimseye zararın olmamıştır, ama sen ziyan olmuşsundur der bitirir…
Sözcüklerin anlamlarını yaşatmaya başladığım günlerden bu yana bakış açımın durmadan yenilendiğini gözlemliyorum…
Yazılarımın maviliğinde çoğalanım…
Ayhan ÇAKMAK
- Akşam Olunca Yoğunlaşan DuygularımAyhan Çakmak - 17 Aralık 2022
- Eskiyen İnsanlıktır Zaman Değil Ayhan Çakmak - 14 Ağustos 2022
- Yolumuz Sevgi Yolu Ayhan Çakmak - 22 Şubat 2022
Kaleminize, yüreğinize sağlık. Hepimizin amacı birileri tarafından anlaşılmak. Bildiklerimizi anlatmak. Kaleminiz daim olsun.
Kadim dostum güzel insan, Dergideki ilk yazın hayırlı olsun,Sana boşuna ” Sevginin elçisi ” ismini boşuna koymadılar.Sen yaz biz okumya devam… Selam saygı ve sevgilerimle..