Yiyin Efendiler

Tevfik Fikret’in “Han-ı Yağma” şiirinde de dediği gibi: ”Yiyin efendiler yiyin. Yiyin, yutun hapır hapur!”

Garsona çabuk çabuk: “Oğlum hazır mı tüm yiyecekler?” saatini göstererek sabırsız bir şekilde: ”Bak çok az zaman kaldı her an gelebilirler! Her şeyin mükemmel olması lazım. Anladın değil mi!” Garsonun cevabını beklemeden hızlıca arkasını dönüp mutfağa doğru hızlı adımlarla bir şeyler mırıldanarak gitti. Belli ki çok sinirlenmiş beyefendi. Mutfağa girince büyük bir şaşkınlık içinde: “Bu ne hal böyle?! Siz yemekten de anlamıyorsunuz resmen! Şuna bak,- eliyle çorbanın başındaki aşçıyı göstererek- daha çorbalar bile hazır değil!” Kızgınlığından garsonun kendisine seslendiğini fark etmemişti. Garson: “Şef, sanırım geldiler. Dışarıda bir ton siyah araba var. Hepsinin plakası da bir garip. Ben bu kadar fazla kişi beklemiyordum doğrusu.” Şef küçümser bir tavırla: “Tabii bir ton araba olacak salak. Korumasız gezilir mi hiç? Azıcık kafan çalışsa anlardın da, nerdeeee?” Mutfağa sinirli bir bakış attıktan sonra arkasını döndü, sinirlerini yatıştırmaya çalışarak restoranın girişine doğru yürüdü. Girişe vardığındaysa yüzünde koca bir gülümseme vardı. Sanki az önceki sözlerin hiç birini bu adam söylememişti, adeta pamuk gibi duran bu adam bu sözleri söyleyemezdi ki zaten.

Siyah arabadan inenlere heyecanlı bir şekilde atıldı. Önlerinde resmen iki büklüm olmuştu: “Aman efendim bu ne büyük bir şeref! Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Restoranımızın en onurlu konukları!” Gelenler şefle hızlıca tokalaştıktan sonra, şef onlara oturacakları rezervasyon yapılmış yerlerini gösterdi. Hepsini oturttuktan sonra masaya doğru bakarak: “Efendim, öncelikle restoranımıza teşrif ettiğiniz için sizlere tekrar teşekkür etmek istiyorum. Sizlere elimizden geldiğince iyi bir şekilde hizmet edeceğimizden kuşkunuz olmasın. -biraz durduktan sonra- “Efendim, bizler sizlere kendi spesiyallerimizden sunmak istiyoruz ancak farklı bir isteğiniz olursa lütfen çekinmeyiniz. Bizler sizin için buradayız zaten. ”Kimse farklı bir istekte bulunmayınca şef tekrar teşekkür ettikten sonra hızlı adımlarla mutfağa gitti. İçeri girdiğinde biraz korkmuş bir şekilde: “Hazırlandı değil mi tüm yemekler?” Çalışanlar sadece tatlının henüz hazırlanmadığını söyleyince şef rahatlamış bir şekilde: “Oh iyi iyi. Onlar yemeklerini yiyene kadar hazırlarsınız siz.” Dedi. Yanına birkaç garson çağırarak onlardan çorbaları taşımalarını istedi. Kendisi de bir çorbayı alıp yavaş adımlarla masaya doğru ilerledi. Çorbalar dağıtıldıktan sonra masaya dönerek: ”Efendim bu çorba en çok tercih edilen çorbamızdır. İçinde azıcık işsizlik azıcık çocuk işçiler azıcık da kıdem tazminatı bulunmaktadır. ”Masadakiler kahkaha atarak çorbaları yavaşça içmeye başladı. Çok hoşlarına gitmişti şefin yaptığı bu espri. Şef başka bir istekleri olup olmadığını sordu. Hayır yanıtını alınca tekrar mutfağa döndü. Onun da keyfi yerine gelmişti. Garsona bakarak: “İşte böyle olacaksın.” diyordu “Efendin oymuş gibi davranacaksın, bir de azcık huyuna gittin mi oldu bu iş. Belli olmaz belki buralardan kurtulup devlet dairelerinde garantili bir işin olur.” Dedi sırıtarak. Bir yandan da masayı gözetliyordu. Herkes çorbasını bitirip geriye doğru yaslanınca şef de ana yemekleri götürmek için yine garsonları çağırdı. Ana yemekleri masaya dağıtırken masadan biri gülerek: “Aman vallahi şimdiden doydum. Çorba da pek lezzetliymiş” dedi. Şef teşekkür ettikten sonra yemekleri dağıtmaya devam etti. Dağıtmayı bitirince masaya dönerek: “Efendim bu da en çok tercih edilen, bizim için en önemli ana yemeğimizdir. İçinde özel bir tarifimiz olan enflasyon sosu bulunur. Vallahi ne yalan söyleyeyim ben de en çok bunu severim.” Masadakiler yine bir kahkaha tufanına tutuldu. İçlerinden biri: “Bu şef beni gülmekten öldürecek” diyordu. Şef de pek gururlanmıştı bu sözlerden. Masada biri hariç hepsi yemeği götürmeye başlamıştı. Şef durumu fark edince: “Beyefendi siz neden yemiyorsunuz? Yoksa beğenmediniz mi? Hemen değiştirelim efendim. İçeride daha adalet, grev hakları, seçimler gibi yemeklerimiz de var. ” Zayıf, gözlüklü, diğerlerine muhalifmiş gibi duran bey: “Yok canım gerek yok. Biraz iştahsızım da ondan.” Dedi. Şef gülerek: “Aman efendim lütfen utanmayınız. Zaten şurada biz bizeyiz. Buyurun yiyin lütfen. Bakın darılırım sonra.”

İştahsız, zayıf ve gözlüklü bey başta biraz isteksiz olmasına karşın tabağını silip süpürdü. Masadakilerin iyice keyfi yerine gelmişti. Tıka basa dolmuş karınlarına yavaşça vuruyorlardı. Şef boş tabakları aldı ve mutfağa götürdü. Mutfaktakilere: ”Tatlılar hazır değil mi?” dedi. Çalışanlardan biri: “Merak etme şef. En güzelinden yaptık.” Dedi sırıtarak. Şef halinden çok memnundu. Herhalde bugün çalıştığı en güzel gün olacaktı. Tatlıları da garsonlarla birlikte masaya gönderdi. Tatlıları gören masadakilerden bir “Oooo” sesi yükseliyordu. Aralarından biri: ”Bu şef işini iyi biliyor. Sevdim bu adamı.” Diyordu. Şef  tatlısını da tanıttı: “Efendim bu tatlımızın adı da Demokrasi. Bana öyle geliyor ki en çok bunu beğeneceksiniz.” Masadakiler artık gülemiyordu. O kadar çok yemişlerdi ki! Her şeye rağmen büyük bir azimle tatlıları da bir bir yuttular. Şefin hala arkalarında dikili olduklarını görünce şaşırarak: “Eee, yoksa bitti mi?” Şef onlardan daha şaşırmış bir halde: “Aman efendim doymadınız mı? Vallahi ne yalan söyleyeyim sizler de biraz aç gözlüymüşsünüz doğrusu.” Dedi gülerek ve yeni yemekler getirmek için mutfağa giderken duyulmayacak kadar kısık bir sesle: “Ben zaten sizi doyuramayacağımı biliyordum.” dedi.

 

Kaancan Koçak son yazıları (Hepsini Gör)
9

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

10 Yorumlar

  1. Naciye Aktaş Koçak

    Kutluyorum genç kalemimizi. Devamını bekliyoruz. Sevgimle👏👏🤗

    0
  2. Mustafa yeşilmen

    Karakoçan evlat konu anlatım çok çok güzel inşaallah kitabını da en kısa zamanda görmek nasip olur.

    2
  3. Kaancan Koçak

    Değerli yorumlarınız için hepinize çok teşekkür ediyorum. Kaleminiz var olsun.

    2
  4. Genç bir yazar görünce ne kadar sevindim anlatamam.Yaziyi okuyunca yaz Ayşe dedim bu ismi bir yere.İleride ünlü bir yazar olacak bu genç ve sen ilk yazılarından birini Yazı Dükkanında okumuştum diye övünürsün.Gencleri yazar olarak,okur ve yorumcu olarakta aramızda görmeyi istiyoruz.

    2
  5. Genç kalemin geleceğin çok okunan yazarları arasında olacağnı dile getirmek isterim.Yüreğine sağlık kalemine yazma bereketi dilerim.

    2
  6. Kaleminize emeğinize sağlık. Aramıza hoş geldiniz. Kutlarım

    2
  7. SERDAR HAKYEMEZOĞLU

    Hoş geldin Kaancan kardeşimiz. Yazım dilin ve kurgun için tebrik ederim. Yeni yazılarını da zevkle okuyacağımıza eminim.

    2
  8. Zeynep Karaaslan

    Hoşgeldiniz Kaan bey oğlum kaleminiz hiç kurumasın..

    Zeynep Karaaslan Eman

    3
  9. Sevgili Kaancan Koçak. Eleştirmen değilim ama konu seçimi ironi ve anlatımını beğendim. Aramızda olmana sevindim. Yazmayı sürdüreceğinden kuşkum yok. Yeni yazılarını ve olanağı varsa arkadaşlarını bekliyoruz.

    5
  10. Fatmanur Caner

    Hoşgeldin Kaancan Koçak. Çok mutluyum. Sitemizin aynı zamanda Yazı Dükkanı Akademisinin en genç yazarısın ve aynı zamanda ilk . Yazımının kurgusu, ifade şekli içerik , tema hepsi çok güzel. Aslında şaşırmadım. Bu meziyetini annen , Sayın Yazarımız Naciye Koçak’ tan aldın sanırım. Devamını bekliyorum. Ayrıca, genç arkadaşlarını da bu oluşuma çağırmanı ve katılımı artırmanı bekliyorum. Bizler tüm gayreti mizi sizler için gösteriyoruz. Zaten sizler dükkanı sırtlayacaksınız. Rastgele genç arkadaşım.❤️

    7

Bir yanıt yazın