Yolumuz Sevgi Yolu Ayhan Çakmak

Yolumuz Sevgi Yolu Korkmayız Sevgiden

Hiçbir mevsim sonsuz değil. İnsan ömrü, hayata bırakacağımız izlerle sonsuz oysa ki… Ömrümüzün parçalarını derlemek için, biz yazalım diye, ben kendimi, insanlar kalemimi tanısın diye doğruları yazalım diye…

Ana sütüyle başlayıp tüm lezzetleri tatmadım ama. Acılar, işkenceler akraba oldu bana… Yollar yürüdüm, direnişlerde geçti en güzel yıllarım, insanları okudum… Sözcüklerden ve kalemlerden korkmamayı öğrendim…

Sorgulamaktan korkmadım… Araştırmaktan korkmadım… Okumaktan korkmadım… Yazmaktan da korkmadım… Hayallere dalmaktan, tümceler dizmekten birbiri ardına geldim bugüne…

Bir kağıda karalanmış, duvara yazılmış ya da okuduğumuz kitabın bir sayfasında denk gelir anlam yüklü bir dizi sözcükler… Okur okursun. Bir kez daha okursun…

Nasıl bir ruh ile yazıldığını çözümlemeye çalışırsın. Anlamlandırmak çok zordur bazen… Duygular yağmur olur, kar olur hepimizin üzerine yağar. Rüzgar olur hepimize dokunur. Anlam kazandığında bir yumruk gibi insanı silkeleyen bir etkisi olduğunu fark ettiğinde; kendimizden alınmış bir alıntılar görmeye başlarız. Hızla yaşanmışlıklarımız gelir bir filim şeridi gibi gözler önüne.

Büyük çizgileriyle hatırlarsın yaşanmışlıkları. Bir sürü olayların geriye dönüşünü seyreder gibi olursun. Yüreğin burkulur. Soluk soluğa kalırsın. Öğrenilmiş bir çaresizlikle nefes alamadığımızı duyumsarız. Aynaya bakarsın yüzündeki çizgilerin bir anı defteri olduğunu fark edersin…
O an ki mutsuzluklarını, çelişkilerini, karasızlıklarını ve yapılan baskıları düşünürsün. Günlük yaşamında koğuşunda bulunan sivrisineği, karasineği, bir küçük fındık faresini misafir olarak ve ne kadar güzel gördüğümüzü anımsarız. Bu karmaşık duygular içerisinde öfkenin sınırlarını ölçemez olursun. Bir kez daha o gün ki gibi acı çekersin. Bir acı eşiği vardır insanın, o acı eşiğini ölmeden, sakat kalmadan ve ruhsal bir dengesizlik yaşamadan atlattın mı yeni bir insan olur… Acılara dayanan insan olursun…

Özgürlük kimi zaman bebeğin pudra kokulu teni, kimi zaman uyandığımızda görmüş olduğumuz rüyanın tadı, kimi zaman sevildiğini ve sevdiğini hissetmek, kimi zamanda kuzine de pişen ekmek kokusudur diye düşünürsün…

Bu yazıları yazanlar; kimlerin acılarına, hüzünlerine, sıkıntılarına tanık olmuşlardır ki, böylesine etki bırakacak sözcükler dizelerini sıralaya bilmişlerdir diye düşünürsün. Bu yazılar tırnakla, kalemle, kanla, acıyla, kinle ve özgürlüğe duyulan özlemle yazılmıştır. Buruşturulup atılan bir kağıt parçası değildir..

Bir kağıt, bir kalem, bir buruşturulup atılan, bir yanmış, bir sönmüş kağıt ve devam eden hayat…
Hayata aynı açıdan bakanlar değil, aynı acıdan bakanlar birbirini anlarmış…

Dönüyorum sırtımı her şeye…
Sevgi dolu yürekleri evim bilerek,
Gerilerde kaldı geçmişim,
Geleceğimi umutlara yüklenerek…
Sevgimi hayal ederken,
Yüreğimde sen en güzel gerçeksin…
An gelir gecenin sessizliğinde,
Seninle hayallere dalarım…
Saçlarını alırım elime,
Uzaklara dalarım.
Gözlerimin derinliğinde
Saklanan yağmur bulutları…
Suskunluğumu böler,
Söker yüreğimi göğsümden…
Ağlamak gelir içimden,
Gözyaşlarım içime atarım.
Bir şarkı çıkar radyoda,
Tınısında kaybolur giderim…
Yüreğim buruk, bir yanım eksik…
Dokunur yüreğime tüm duygular,
Kimsenin hissedemediğini hissederim.
Her şeye rağmen bundan başka
Bir şey gelmiyor elimden…
Sevgiden başka…
Sevin sevebildiğiniz kadar diyebiliyorum…
Bakın nasıl da rahatlayacaksınız. Yeter ki bir kez sevmeyi deneyin. Hissedeceksiniz, nasıl da bir haz hücum edecektir tüm hücrelerinizden yüreğinize. Yeter ki bakmayın ırkına, dinine, milliyetine.
Bakmadan sevin yahu;
Diline, Dinine, Mezhebine. Türk demeden, Kürt demeden, Ermeni demeden, Rum demeden, Arap demeden, Çerkez demeden sev. Ayrım yapmadan. Ne olur bakmayın kardeşim gelmişine, geçmişine. Yeter ki bir dokunun, bir sokulun yanına, hele bir oturun sofrasına.
Yalnızca insanlığına bakın, insanlığına…
Başkasının alın terine, göz nuruna, emeğine göz koymadan; iliklerine kadar sömüreceğim demeden sevin.
Başlayın bir yerinden.
Becerebiliyorsanız, gücünüz yetiyorsa, yapabiliyorsanız; şu yuvarlak yeryüzüne milyonlarca yıl öncesinden gelmiş iseniz, yeteri kadar evrim geçirmişseniz,
Başlayın bir yerinden.
Acımak sevgi değildir, üstünlüğün kabulüdür. Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır. Bağımlılık sevgi değildir, gereksinmenin karşılanmasıdır. Sevgi değer vermesini bilmektir. Sevgi yaşama hakkını kabul etmektir. Sevgi, var olmaktan kıvanç duymaktır. Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır. Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır. Sevgi, bütün yapay ayırımların hayattan çıkarılmasıdır. Sevgi, bilinçtir. Sevgi, bir nedene dayandırılamayan duygusal bir olgudur. Tarifi olmayan bir güzelliktir. İnsanlarda duygusal olarak; müthiş bir enerji birikimi sağlar.
Kaç dil bildiğin önemli değil, gönül dili bilmektir insanı önemli kılan…

Sevgi, insan olmaktır…

Yaşamın cefasını acısını çekenlere, yüreklere sevginin hazını verenlere, gülün dikenine katlananlara, yolumuz sevgi yolu, gönlümüz muhabbet dolu diyenlere selam olsun…

Ayhan Çakmak’tan AKŞAM OLUNCA YOĞUNLAŞAN DUYGULARIM yazısını okumak için tıklayınız.

Ayhan Çakmak
10

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

Bir yanıt yazın