Dünyada Ölümler Nurettin Şenol

Tarih boyunca insanların toplu ölümlerine neden olan üç neden görülüyor. Bunlar salgın hastalıklar, kıtlık ve savaşlardır. Zamanımızda bilim insanlarının yoğun çalışmaları ile bu tür ölümler büyük ölçüde önlendi.

2000 yılında yapılan bir araştırmaya göre;

SAVAŞLAR

Savaşlar 310.000 ve cinayetler 520.000 ölüme neden olmuş. Bu 830.000 şiddete dayalı ölümlerin, dünyadaki ölümlere oranı yalnızca %1,5′ idir.

Aynı yıl trafik kazalarında ölenlerin sayısı 260.000 (toplam ölüm oranının %2,25’i) ve özkıyımdan (intihardan) ölenlerin sayısı ise 815.000 (%1,45).

2002 yılında 57 milyon ölümün yalnızca 172.000 savaşlar yüzünden ve 569.000’i cinayet sonucu gerçekleşmiş (toplam:741.000 şiddet nedenli ölüm).

Buna karşılık 873.000 kişi özkıyım (intihar) ile ölmüş.

Buna karşılık, 1,5 milyon insan “şeker” nedenli olarak ölmüş. Görünen odur ki artık ŞEKER BARUTTAN DAHA ÜRKÜTÜCÜ.

SALGINLAR

1330′ larda Doğu Asya ya da Orta Asya’da ortaya çıkan “salgın” kara veba Avrasya toplam nüfusun dörtte birinden fazlasının canını almıştı (75 – 100 milyon).

İngiltere’de her on kişiden dördü yaşamını yitirmişti (75 – 200 milyon. 3,7 milyon nüfus 2,2 milyona düşmüştü). Floransa 100.000 nüfusunun yarısını yitirmişti.

O dönemde salgını önlemek için yalnızca DUA ediliyordu.

1520’de küçük bir İspanyol filosu ile Küba’dan Meksika’ya çıkan Francisco de Eguia ile gemilerindeki köleler ve askerler çiçek virüsü taşıyorlardı. Ekim ayında Azteklerin 250.000 nüfuslu efsanevi başkentine bu virüs girmişti. Mart 1520′ de 22 milyon nüfusu olan Meksika, aralık ayında yalnızca 14 milyonu yaşıyordu (8 milyon kişi ölmüştü). İspanyol efendiler yerlileri sömürerek ceplerini doldurmaya çalışırken grip, kızamık ve öteki bulaşıcı hastalıklar Meksika’yı vurdu.

1580′ e gelindiğinde nüfusu 2 milyonun altına düşmüştü (salgınlar yüzünden Meksika 60 yılda 20 milyon nüfusunu yitirmişti).

200 yıl sonra 1778’de İngiliz Kaşif Kaptan James Cook Hawai’ye adım attı. Hiç bir salgınla tanışmamış olan Hawaililer Kaptan Cook ve adamları oraya grip, verem ve frengi gibi salgın virüslerini taşıdılar. 500.000 nüfuslu Hawai’de 1853′ e gelindiğinde yalnızca 70.000 insan yaşıyordu (yaklaşık 430.000 kişi salgınlar yüzünden ölmüştü).

1918′ de ortaya çıkan “İSPANYOL GRIBI” askerleri öldürmeye başladı. Birkaç ay içinde dünya nüfusunun üçte biri bu hastalığa yakalanmıştı. Virüs Hindistan’da 15 milyon insanın canını almış, nüfusun %5’ini yok etmişti. Tahiti Adası nüfusunun %14’ü, Samao’nın ise %20’si ölmüştü. Kongo’daki madenlerde çalışanların beşte biri ölmüştü.

Salgın bir yıldan az bir sürede toplam 50 ile 100 milyon insanın canını aldı.

Oysa Birinci Dünya Savaşında 40 milyon insan ölmüştür.

Zamanımızda salgınların gene görülmesine karşın (sars, domuz gribi, kuş gribi, ebola, AİDS…) alınan önlemler o kadar etkili ki ölümler çok kısıtlıdır. Batı Afrika’daki EBOLA Gribi için Dünya Sağlık Örgütü  2014 yılında “modern zamanlardaki en ciddi halk sağlığı sorunu” olarak tanımıştı. Oysa 2015′ de dizginlenen salgının 2016’da aynı örgüt ” hastalığın ortadan kaldırıldığı” nı ilan etti (11.000 kişi ölmüştü).

1980’lerde patlak veren ve 30 milyon insanın ölümüne neden olan AİDS ise iki yıl içinde bilim insanlarınca denetim altına alınmıştır.

Doktorların AİDS’in işleyiş mekanizmasını çözmesinin üzerinden yıllar geçmesine karşın daha bu hastalıktan insanların ölmesi ancak aptallıkla açıklanabilir. AİDS’in 1981 yerine 1581′ de ortaya çıktığını düşünürseniz, dünya üzerindeki etkileri nasıl olurdu?

Yeni salgınların ortaya çıkmayacağını kimse savlayamaz. Ancak bilim insanları ve hekimler ile virüsler arasındaki savaşta hekimlerin daha hızlı ilerlediğini görüyoruz. Yeni bulaşıcı hastalıklar sıklıkla patojenlerin (hasta eden virus ya da mikrop) mutasyona uğraması sonucu ortaya çıkıyor. Yeni tıbba karşı yarışta patojenlerin kazanması şansa bağlı ise, bilim insanlarının ise şanstan daha sağlam dayanakları var.

**********

KITLIK

Tarih boyunca insanlığın en büyük düşmanlarından biri kıtlık olmuş. Antik Mısır ya da Ortaçağda Hindistan’ı vuran büyük kuraklıklarda nüfusun %10 kadarının ölümüne neden olması sık rastlanan olaylardandı.

Güneş Kralı 14. Lui (Louis) Versay (Versailles) sarayında metresleriyle oynaşırken nüfusun yaklaşık %15′ i açlıktan ölmüştü (Fransa’da 1692 – 1694 yılları arasında 3 milyona yakın insan ölmüştü).

Ertesi yıl 1695’de Estonya’yı vuran kıtlık, nüfusun beşte birini; 1696’da Finlandiya kıtlık yüzünden nüfusun üçte birini; 1695 -1698 yılları arasında ise sert kıtlık yüzünden İskoçya nüfusunun %20’sini yitirmişti.

Günümüzde insanların çoğu asla böyle ölümler/yıkımlar yaşamıyor.

Geçtiğimiz yüzyıldaki teknolojik, ekonomik ve siyasi gelişmeler, giderek güçlenen bir güvenlik ağı yaratmayı başarmış “insanevladı”nı biyolojik yoksulluk sınırı altında yaşamaktan kurtarmıştır.

Dünyada artık doğal kıtlıklar kalmadı, yalnızca siyasi kıtlıklar var. Eğer Suriye, Sudan, Somali’ de insanlar açlıktan ölüyorsa, bu kimi siyasetçiler böyle istediği içindir.

12 Ağustos 2017, 

Nurettin ŞENOL

(Kaynak: Sapiens – Harari)

NURETTİN ŞENOL
8

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz

Çocukluk Çağımız Daha Güzeldi Sadi Geyik

Anı

3 Yorumlar

  1. Kutluyorum yazımemeğinize sağlık.Bilgilerimize bilgi kattınız.

    2
  2. Bilindiği üzre İspanyol gribinin çıkış yeri orası değil. Dünyayı sarsan bu gribi 1. Paylaşım savaşında hiç bir develet açıklama cesareti gösterememiş. Savaşa katılmayan İspanya bunu açıkladığı için adına İspanyol gribi denmiş. Benim naçizane görüşüm acımasız insanların doğayı katletmesi ve başka canlılara yaşam hakkı tanımaması virüsün ana sebebi. İnsanın insana yaptığı kötülüğü ,hayvan hayvana yapmıyor ! Emeğinize sağlık.

    2
  3. Hocam Amerikalıların Kızılderililere çiçek hastalığı bulaştıran battaniyeleri vermesi biyolojik savaşın başlanğıçı olmuş yaklaşık 70 milyon Kızılderili öldürülmüştür. Emeğinize sağlık

    3

Bir cevap yazın